En naif İstanbulluyu düşündüğümde nedense aklıma Çengelköy Çınaraltı’da çayını içerken gazetesini okuyan emekli amcadan daha ötesi gelmiyor. Hani vardır ya İstanbul temalı televizyon belgesellerinin vazgeçilmez çay karıştırma sahnesi; oradaki amca işte. Muhtemelen evi çok yakında bir yerde… Hadi 3 çocuğu olsun, ikisi evlenmiş. Gelinine bayılıyor, damadına takık... Ne herkesten fazla, ne herkesten az; huysuzluğu bildiğiniz gibi.
BİR ZAMANLAR BÖYLEYDİ…
Üst kat komşularına kızgın, her gün kavga bağırış… Araba gürültüsüne feci bozuluyor, bazen gecenin köründe motor seslerine bile uyandığı oluyor. Bir de evinin hemen ötesinde yavaş yavaş yükselen gökdeleni sevmiyor hiç. Görüntü kirliliği, daha çok araba gürültüsü, vs… Ama o kadar işte! Üst kat komşularından rahatsızlığıyla eşdeğer o gökdeleni istememesi. Onlar kavgaya başladığında da ‘Tövbe estağfurullah’ diyor, inşaat sesleri geldiğinde de.
Yani, bir zamanlar böyleydi.
Bundan 15-20 yıl önce emekli bir amcanın evinin dibinde gökdelen istememesinin siyasetle hiçbir ilgisi yoktu. Ne taraf oluyordu, ne bertaraf; ne marjinal oluyordu, ne yandaş. Sadece ‘istemiyordu’; o kadar. ‘Düzenimiz bozulmasın!’ kartını oynuyordu yaşı başı gereği. O kadar normal, o kadar gündelikti ki bu emekli amca, onu dönemin en çok seyredilen dizisi Süper Baba’da izlemekte de bir gariplik yoktu.
BUGÜN OLSA TUTAR MI?
Mızmızlanırdı, söylenirdi gökdelene ama bir şey yapmazdı. Ancak mahallenin eli kalem tutan çocuklarından azar işitince silkelenir, en ön safta dururdu. HES’lere karşı direnen köylülerin İstanbul beyefendisi versiyonuydu o çünkü. O gökdelenin hayatının tam ortasından dikilmesi, büyük haksızlıktı. Geçen gün bakkalın onu kazıklamasından aşağı kalır yanı yoktu. Sormasa vermeyecekti 20 liranın üstünü.
'Meğer 'Süper Baba' anarşikmiş!'video için tıklayın |
Süper Baba, bunu yaptığında ne “Bravo!”lar aldı, ne de “Yayından kaldırılacak mı?” hedeflerine kurban gitti. Çünkü ortada cesaret de yoktu, korkaklık da. İstanbul’un bir mahallesini ‘öylece’ göstermenin “Vayy! Gezi’ye selam çaktı, helal olsun!” ayarında yanlışlıkla veya bilinçli ‘hedef göstermelere’, “Bunlar ne demeye çalışıyor Sayın Başkanım! İzlediniz mi dün geceki rezaleti?” ispiyonlarına mahal verecek bir durumu yoktu. İki taraf da ayrı dünyalarda ‘normal’i yaşıyordu, haliyle gördüklerinde bir anormallik yoktu. 40 yıllık iki arkadaş, iki emekli, çaylarını içiyorlardı. Peki, ‘İstemiyorum yahu evimin dibinde zebella gibi gökdelen!’ diyeni marjinal, ‘Amaan! Sana kalsa buralar hep köy kalsın zaten!’ diyeni yandaş yapan kimdi?
Zaten, neyi tartışıyoruz ki? Bugün Süper Baba gibi şahane bir dizi muhalefetinden değil, tutmayacağı için yayınlanmaz. Mahalle dizilerinin üzerinden önce ağa dizileri, sonra aksiyon, sonra yalı entrikaları geçti. ‘Normal’ ve ‘sıradan’ın reytingini ‘anormal’ derin devletiyle Polat Alemdar ile sıra dışı saray entrikalarıyla Hürrem Sultan çoktan bölüştü. ‘Gerçeğe’ şimdilik yer kalmadı, televizyonun aile salonu uzun süredir kapalı…