Lokumistan
"Bu gaflet uykusundan kalk kanu bildiklerin bırak şu cihana güzelce bak gelen durmaz gider yahu düşün bir geldiğin iline taraftan gider yolu kişi kazandığı malı çoban olur güder yahu..."
"Bu gaflet uykusundan kalk kanu bildiklerin bırak şu cihana güzelce bak gelen durmaz gider yahu düşün bir geldiğin iline taraftan gider yolu kişi kazandığı malı çoban olur güder yahu..."
Bu bir mezar taşı yazısı. Bitlis'in Hizan ilçesinin Gayda köyündeki Sebgetullah Arvasi türbesinin etrafındaki mezarlardan birinin taşı. Kimdir nedir belli değil. Böyle bir yazı var üzerinde... Noktasız ve virgülsüz. İyi bir şey demeye çalıştığı muhakkak da... Anlayan beri gelsin...
Anadolu'muzun en "derin", en "öteki" bölgesindeyiz şu an. Öz hakiki "öteki" Türkiye... Yıllık kişi başı gelirin hani beş yüz dolardan az olduğu yerler. Hani reklamların hiçbir geçerliliğinin olmadığı yerler. Hani o "malum" kavganın gürültünün en çok koptuğu yerler. Hani o en Kürt yerler...
Dağların arasından gidiyoruz sabahtan beri. Tatvan, Hizan, Deveboynu Yarımadası, Gevaş, Van şeklinde gölün güneyinde bir yay çizdik bugün. Kavuşşahap Dağları'nı aştık, Petek dağlarını aşmaya çalışırken yarı yoldan geri döndük. Yağmur ve eriyen kar yüzünden yollar aşılmaz vaziyetteymiş... Başka yollardan çıktık Van Gölü'ne.
Vahşi, nefis bir doğa utanmazlıkla kendi evimizdeymişiz gibi takılıyoruz.
Derken bir araba yanaştı, üç kişi indi. Yanımıza geldiler sohbet etmeye başladık. "Bu odunları da kim topladıysa, sanki bizim için toplamış keh keh keh" diyoruz, gülümsüyorlar. Yaptığımız marifeti desteklercesine ateşi körüklüyorlar, çalı çırpı getiriyorlar.
On beş dakika sonra anlaşıldı ki orası onları yeri! O da şöyle çıktı ortaya: Harikulade bir kuru odun getirip ateşe atmaya kalkınca ben içlerinden bir tanesi "Ablası onu atma, ben onu başka bir şey için kullanacağım" dedi. Meğer biz mahcup olmayalım diye ses etmemişler on beş dakikadır...
Şimdi bu hadise bizim oralarda olsa daha birinci dakikada çıkacak olan kavgayı düşünmek bile istemiyorum. El alemin dükkanına gireceksin, odununu mangalı kullanacaksın, misafirler mahcup olmasın diye mal sahibi hiç ses etmeyecek!?!?
Kürtler, kendi aralarında da bu kadar kibar mıdırlar bilemiyorum. İstanbul'a gelince de böyle olmadıklarını gayet iyi biliyorum. Hele de taksici olmuşsa pek bir sevimsiz, pek bir höt zot, pek bir Ali kıran, baş kesen oluyorlar.
Fakat buralarda resmen lokumlar. Kadını erkeği herkes lokum. Eziklikten değil. Gayet zeki, gayet uyanık ve gayet de dalgacılar yeri geldiğinde.
Günün kamyon tepesi lafıyla yazımı bitiriyorum. "STAR YA RAB" Yani "Allah korusun".