Bu tartışmanın temeli iktidar partisinin mevcut seçim sistemine alternatif sistemleri telaffuz etmesi ve kulislerde konuşulan “çalışma yapılıyor” bilgisi… Ayrıca Anayasa değişikliği ile 550 olan milletvekili sayısının 600’e çıkarılması işaret niteliğinde.
Gündemde iki başlık yer alıyor.
Dar bölge veya daraltılmış bölge sistemi.
Bununla birlikte %10’luk ülke barajı uygulamasının aşağı çekilmesi.
Bugün itibariyle AKP-MHP mutabakatı göz önüne alınırsa barajın aşağı çekilme ihtimalinin AKP’nin isteyeceği seçim sistemi ile iç içe değerlendirilme zorunluluğu var. Çünkü %50+1 alan kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olması yarışı İTTİFAKSIZ kazanmayı imkansızlaştırıyor.
Nedir bu sistem?
Türkiye kabaca 600 milletvekili kadar seçim çevresine bölünecek ve her bir seçim çevresinde en çok oyu alan kişilerle PARLAMANETO oluşacak. DARALTILMIŞ bölgede ise 4-6 arasında milletvekili sayısı seçim çevrelerine yerleştirilecek. Bazı iller, ilçeler ve hatta mahalleler birleşip ayrılabilecek.
Bu sistem aday ile seçmen arasında doğrudan etkileşimi esas aldığından ülkede/seçim çevresinde tanınan, bilinen adaylar öne çıkacak ve siyasi parti liderlerinin tek belirleyici olması sekteye uğrayacak. Sistemin hala kesinleştirilememiş olmasının bir sebebi de burada yatıyor. Partiler milletvekilleri üzerinde BASKI ARACINI kaybetmek istemiyor.
Dar bölgenin belki de en büyük dezavantajı mecliste oransal temsiliyeti zedelemesidir. İstanbul’un bir seçim çevresinden gelen tek bir milletvekili ile Yozgat’tan gelen bir milletvekilinin aldıkları oylar sayısal olarak farklı olacaktır . Bu sistem genellikle EN ÇOK OY ALAN PARTİYE mecliste aldığı oydan daha fazla temsil sağlayabiliyor . Seçim çevresi büyüklüğü daraldıkça, yani her bir milletvekili daha geniş bir alanı temsil ettikçe seçmenler partisi %10’u aşacak ve kazanacak adaya doğru yöneliyor.
Etkinin belirleyicisi
Sistemin en kırılgan yanı seçim haritasını, yani seçim çevrelerini HAZIRLAYANLARIN çoğunlukla iktidar partileri olması. Hazırlayıcılar seçimde yürütülecek büyük kampanyalardan daha fazla sonuçları etkileyebiliyor.
Muhalefetin YIĞMA yöntemi ile tek bir alanda sınırlandırılması kalan diğer kısımda iktidar partisinin çıkaracağı milletvekili sayısını hayli artırabilir. Aynı şekilde muhalefet partisi oylarının seçim çevrelerine BÖLÜNEREK küçültülmesi de benzer bir etki meydana getirecektir. Bu yöntem ile %40 ve %37 oy alan iki partiden birisi toplam 5 milletvekilinin 4’nü çıkarabilir.
Örneğin Yozgat’ın 6 ilçesi arasında şöyle bir dağılım yapalım. Birbirine coğrafi olarak bitişik sayılabilecek (1)Sorgun-Saraykent-Akdağmadeni bir bütün olurken (2)Yerköy-Şefaatli-Yenifakılı diğer bütün olsun. 1 Kasım’da birinci bölgede AKP %70.8, MHP %19.4 oy alırken, 2.bölgede AKP 52.2, MHP %37.6 oy oranındadır. 4 milletvekilinin 3’ü ilk bölgede biri ise 2.bölgeyle birleşecek başka dilimde yer alırsa dağılımın 4-0 AKP lehine olma ihtimali çok yüksektir.
Ancak böyle bir düzenlemede ülke ya da o bölgedeki seçmenlerin oy verme davranışının bir seçimden diğerine değişme ihtimalinin düşük olması GEREKİR. Üstelik öyle iller var ki gerek ilçe ve mahallelerinin sınırları gerekse muhalefet partilerinin oy yoğunluğunun BÖLÜNEMEYİŞİ bir fırsat yaratılmasına imkan tanımayabilir.
Bu tespitler ışığında dar bölge ve ülke barajı uygulaması zaten dar seçim çevrelerinde etkin olduğu gözlenen MHP’yi olumsuz etkileyebilirken HDP’yi Güneydoğu’da yeniden hareketlendirebilir. Özellikle kutuplaşan İKİ PARTİ arasındaki milletvekili dağılımı karşılıklı artıracağından KÜÇÜK PARTİLER kutupların çekimine girecektir.