* 27 Nisan sabahı gözaltına alınan ve bırakılmayan arkadaşımız Aylin Duruoğlu için bir araya gelinmiş o fotoğrafta bedenen görünmemiş olsam bile tüm kalbimle elbette Aylin’in yanında olduğumu belirtmek istiyorum.
Bütün bunlar olup biterken uzaklardaydım. Aylin’in sorguya alındığını duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Aylin? Aylin??
Zaten olayın ne kadar yanlış yol aldığı konusunda günlerdir yazılanları okuyorsunuz. Biliyorsunuz. Ben bu satırları yazarken Aylin hâlâ hiçbir yasal işlem yapılmadan tutulmakta.
Dün bir röportaj sırasında “Nasıl oluyor da hâlâ Türkiye’ye karşı umut besleyebiliyorsunuz” diye sordu genç bir gazeteci arkadaşım. “Başka şansımız yok” dedim.
Yoksa işte soluğumuzun kesildiği anlar bunlar. Sesimiz çıkmazsa, bir gayret feryat etmezsek, yanlışın düzeleceğini, Türkiye’nin gerçek adalete kavuşacağını umut etmezsek ne olacak? Bunun için çabalamazsak ne olacak? Mucizelerle kendisini var etmeyi başarmış bir ülkenin evlatları olarak “yanlışlığa” kurban mı vereceğiz aydınlığı?
* Pazar günü Anneler Günü sebebiyle bir söyleşiye katıldım. Haber ajansının haberi geçerken kullandığı ifadeler eksik olduğundan yanlış anlaşılmalara sebep olmuş.
Durum şudur:
Dokuz aylık çocuğunu bakıcıya bırakarak çalışmak zorunda olan ve gücünün üzerinde bir beklentiye yanıt vermekte zorlanan bir genç anne, “Siz nasıl başardınız, ben sürekli ağlıyorum ve bu işi başaramayacağımı düşünüyorum” dedi.
Ben de “Hangi sosyal sınıftan olursak olalım, hangi işi yapıyorsak yapalım hepimizin yaşadıkları aşağı yukarı aynı. Ben de çok ağlardım. Üstelik iş yaşamım çok yoğundu. Televizyon programım vardı, reklam filmi çekiyor, gazetede yazı yazıyor, ünlü bir markanın ulusal sözcülüğünü yapıyordum. Ve o dönem yatılı bir yardımcım da yoktu üstelik. Her şeyi kendi başıma çözebilirim gibi bir takıntı edinmiştim. Sıkıntıdan ağladığım çok günler olmuştur ama insan sonunda bir formül buluyor. Önceliklerinizi belirliyorsunuz. Öğreniyorsunuz. Zaten anne baba olmak durmaksızın bir vicdan azabıyla yaşamakmış. Hep iyi bir anne olamadım, daha iyisi nasıl olur diye çabalamakmış” demiştim.
Tabii ki internet tarihine benim bu ifadem değil İhlas Haber Ajansı’nda haberi yazan arkadaşımın “Bir yardımcım bile yok, sürekli ağlıyorum, ben kötü anneyim” ifadesi geçtiğinden bu söylediklerimizin hepsi boş!!!
Bu yüzden söyleşilerden artık kaçıyorum. Bu yüzden bu annelik babalık işlerini konuşmaktan çok sıkıldım...
(Çok çok uzun bir aradan sonra resmî internet sitem iclalaydin.com.tr haziran başında yayına giriyor. Nedense hemen haber vermek istedim.)
Niye ağlayayım...
Haberin Devamı