Köşe yazarları

Ümit Zileli nin bahçesindeyiz. Kahvaltı için. Daha doğrusu onlar kahvaltı ediyor da ben üç kaşık yulaf ve üç kaşık yoğurttan oluşan ilk öğünümü yiyorum

Haberin Devamı

Ümit Zileli nin bahçesindeyiz. Kahvaltı için. Daha doğrusu onlar kahvaltı ediyor da ben üç kaşık yulaf ve üç kaşık yoğurttan oluşan ilk öğünümü yiyorum. (Ben bir BBG yazarı mıyım? Ne yediğimi yazdım yine... Galiba öyleyim. Geçende biri de bir liste yapmış, televole yazarları diyerek yeni bir tanım vermiş. Hadi bakalım hayırlısı...)

Kahvaltı meselesini yazmamın nedeni az sonra aktaracağım konuşmanın nerede yapıldığına dair kafanızda bir resim oluşturmak. Neyse...

Ümit'e "Bekir Coşkun'u okudun mu Haftalık'ta" diye sordum. "Yok daha okumadım, ne diyor?" dedi. "Köşe yazarlarını dört gruba ayırmış. Eli mahkûmlar, yalakalar, ahmaklar, salaklar. Bir de ayrı bir kategori var..." Ümit çok güldü...

"Televizyona gidince okurum ilk iş" dedi.

Her gün ve her gün!..
"Ümit" dedim... "Ümit, ben kendimi kötü hissediyorum."

Siyaset yazmadığım için çok berbat, gereksiz ve zayıf olduğumu düşünüyorum. Kimseye çatmıyorum, kimseyle kavga etmiyorum, laf atana cevap vermiyorum, polemik yaratmıyorum, yaratamıyorum... Korkak mıyım, cahil miyim, eksik miyim neyim yahu, neyim?... Yaşadığım her şeyden, aldığım her nefesten bir yazı konusu çıkar mı diye düşünüyorum. Kendimi tekrara düşmekten korkuyorum.
Ümit gülümseyerek dinledi beni.

"Ahh yapma!" dedi. "Hepimiz yaşıyoruz böyle sıkıntıları. Hepimiz yeni bir şeyler söylemek derdindeyiz. Günlük yazı yazmanın ağırlıkları bunlar. Bakma sen, aslında zor olanı senin yaptığın. Siyaset her sabah yeni bir yazı konusu getirir. Ama günlük yaşamın içinden ilgi çekici, bir derdi olan yazılar yazmak zor iştir. Kolay ağlatırsın ama gülümsetmek beceri ister."

Merak ediyorum...
Bana gene bir ferahlama geldi. Ümit'e baktım. Ne güzel, iyi ki var benim bu ağabeyim. "Sadece köşe yazmak meselesi değil... Yaşamında ne yaparsan yap, birinin evet dediğine bir başkası mutlaka hayır diyecektir."

"Ama" dedim, "ama Bekir Coşkun bizi yazardan saymıyormuş. Hem de Bekir Coşkun..." Ümit, "Böyle bir cümle mi kurmuş" dedi hem gülerek hem de bana inanmayarak. "Hayır tam olarak kendi kendine değil. Okay Gönensin'in BBG yazarları diye bir tanımı vardı ya, onun üzerine "diğer kategori" olarak bir soru sorulmuş."

"Ama soran yönlendirici bir soru sormuş demek ki..."

"Ümit yaaa... Kavga etmeyeni ciddiye almıyorlar mı yoksa?"

"Senin kafan dağılmış" dedi Ümit...

Evet... Kafam dağınık aslında. Sadece bir okur olarak, sade bir vatandaş olarak köşe yazarı "ablalarımdan" ve "ağabeylerimden" bir ricam olacak. Allah aşkına kavga etmeyin yahu. Birbirinizin gözünü kaşını yarmaya uğraşmayın artık. Mutsuz bir ailenin içinde durmadan itişen aile büyüklerini izleyen çocuklara döndük "okur" olarak.

Bir de... Engin Ardıç'ın hayatta sevdiği bir şey, tek bir şey var mı acaba? Tatlı bir anısı olan onda?

DİĞER YENİ YAZILAR