"Bundan Böyle Ayşe..."

Sanırım bir yıl önceydi. Telefonun bir ucunda o çok sevdiğim ve saydığım kadınlardan birinin sesi vardı. "Merhaba İclalciğim, ben Leyla. Bu akşam son programımı yapıyorum. Katılırsan çok sevinirim" diyordu

Haberin Devamı

Sanırım bir yıl önceydi. Telefonun bir ucunda o çok sevdiğim ve saydığım kadınlardan birinin sesi vardı. "Merhaba İclalciğim, ben Leyla. Bu akşam son programımı yapıyorum. Katılırsan çok sevinirim" diyordu. Ama o akşam beni çok üzen şeyler anlattı Leyla Tekül... Gidiyordu buralardan. Leyla Tekül'ün onu ezen yükünü buralarda bırakıp ilk ismi Ayşe'yi alarak Kanada ya gidiyordu. Onunla gitmeden önce Elele Dergisi için bir röportaj yaptım. Beni ve okuyanı düşündüren bir söyleşiydi. Gerçekten öyle olmalıydı ki sevgili Ayşe Arman aradı beni bir öğleden sonra. "Eline sağlık. Çok güzel olmuş. Ben nasıl atladım bunu yahu" dedi. "Bir röportaj da ben yaparsam kızar mısın?" (O bu yüzden farklıdır.) "Ne diyorsun Ayşe?" dedim. "Ne kadar çok yazar, anlatırsak o kadar iyi olur. Ben ayarlarım sana." Bir röportaj da Ayşe Arman yaptı. Yazısının başına da eklemişti. "İclal Aydın'ın yaptığı röportajdan sonra konuştum Leyla Tekül'le" diye... Çok da güzel bir iş çıkarmıştı...

Uzaklara... Uzaklara!..
Biz ne yazarsak yazalım gitti Leyla Tekül. Cadı kazanı Leyla'nın kanatlarını eritti. Giderken "Geçmişime ait ne varsa yaktım. Söyleyeceklerim bir kitapta kalacak. Bundan sonra adım Ayşe olacak" dedi. O kitap çıktı nihayet bir ay önce. Arkadaşı, iş yaşamında pek çok yolu beraber aştıkları Sevtap Atasev'in kaleme aldığı, Ayşe Leyla Tekül'ün hayatından kesitlerin anlatıldığı "Bundan Böyle Ayşe..." artık kitaplığınıza girmeye hazır... Bu kitabı önemsiyorum. Leyla Tekül'ün hayatını sıfırlamasını önemsiyorum. Okuyan, çabalayan iyi eğitimli insanların haketmedikleri haksızlıktan yaşamalarına öfkeleniyorum. Kime sorsanız televizyondaki yozluktan şikâyetçidir. Her şey çok kötüdür. Berbattır. Bu gençlik, bu memleket nereye gidecektir böyle? Nereye gidecek? Sonunda ya Kanada'ya, ya Amerika'ya ya da Avustralya'ya... Buradan mümkün olduğunca uzağa...

Korkak fareler...
Bazen basın içinden isimsiz profesyonel elektronik postalar alırım. Dilinden anlaşılır, sektörden birileridir. Ama adını yazamayacak kadar da korkaktır bu sektörün fareleri... "Birbirinizi övüp duruyorsunuz" derler. Sanki dövüşmek marifetmiş gibi. Dövüşe dövüşe, küfür kıyamet bu hale gelinir işte... Bu fareler başkasının tabağına bakmaktan, ona konan yemeğin miktarından, ne olduğundan kendini koparamadığı için, bunu hep sorun ettiği için hem kendini mutsuz eder hem de tabağın sahibini... "Alın!" dedi Leyla Tekül sonunda. "Hepsi sizin olsun. Ben gidiyorum. Bu sofrada artık yokum." Leyla Tekül bana bir derstir hep. Yaptığı, yaşadığı, anlattıklarıyla ve vedasıyla... "Leyla Tekül de kim?" diyen de çıkar mı acaba? Eğer böyle dediyseniz, o kitapta bulacaksınız yeteneğinin altında sesi kısılan Leyla'nın kim olduğunu...

DİĞER YENİ YAZILAR