Türkiye’ye IŞİD operasyonu

Biliyorsunuz, Suriye’nin kuzeyindeki Kobani şehri uzun zamandır IŞİD güçleriyle YPG arasındaki çekişmenin sahnesi. Bu stratejik noktayı ele geçirmek veya elde tutmak her iki taraf için de önemli. İç savaş ortamında ortaya çıkan otorite boşluğu yüzünden Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın Suriye kanadı YPG tarafından oluşturulan Kürt siyasi otonomisi dolayısıyla burası Kürtler açısından ayrı bir anlam taşıyor.

Geçen yıl IŞİD’in Kobani’yi ele geçirmek üzere olduğu duyulunca Türkiye’deki Kürtler arasında da doğal olarak bir infial oluştu. Doğal diyorum, çünkü öncelikle IŞİD zalim ve vahşi bir örgüt. Rehin aldığı kişilerin kafalarını kesip bu vahşetin video görüntülerini bütün dünyayla paylaşan tuhaf bir yapı. Dolayısıyla Diyarbakırlı veya Urfalı Kürtlerin Suriye’deki akrabaları veya soydaşları adına endişe etmeleri gayet doğal. Bu endişenin çaresizlikle birleşip infiale dönüşmesi de anlaşılabilir bir durum.

Ancak problem şu ki bu infial planlı ve kötü niyetli bir dezenformasyon kampanyasıyla oluşturuldu. Bir defa, iddia edilenin aksine Kobani’de sivil halkın katliamla karşı karşıya olması söz konusu değildi. Çünkü şehirdeki sivillerin tamamı Türkiye’ye sığınmıştı. Bundan daha büyük yalan ise Türkiye’nin IŞİD’i desteklediğine ilişkin dezenformasyondu. Bu dezenformasyonun kaynağı olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kobani düştü düşüyor” şeklindeki sözleri kullanılıyordu. Yani bu sözün bir memnuniyet ifadesi olduğu, Türkiye’nin Kobani’yi IŞİD’in ele geçirmesini arzu ettiği ve bunun için bu kanlı terör örgütüne destek verdiği söyleniyordu. Gülen cemaatinin Suriye’ye yardım götüren MİT tırlarına yönelik iddiası da aynı doğrultudaydı zaten.

Haberin Devamı

Oysa Erdoğan spekülasyon ve dezenformasyon nesnesi yapılan konuşmasında şunu söylüyordu: “Havadan bombalamak suretiyle bu sorunlar çözülmez. İşte IŞİD terör örgütü çıktı. Bu Suriye’de güç buldu. Bunlar İslam adına Allah-ü ekber diyerek, Allah-ü ekber diyenleri öldürüyorlar. Müslüman müslümanı bu şekilde öldürebilir mi? Müslümanın müslümana kanı, canı, malı, ırzı haramdır. Kardeşlerim şunu çok iyi bilmemiz lazım. Sadece havadan bombalamak suretiyle bu terörü sona ediremezsiniz. Aylar geçti herhangi bir netice yok. Şu anda Kobani de düştü düşüyor.”

Haberin Devamı

İşte Erdoğan’ın bu konuşmasının “Kobani düştü düşüyor” kısmı cımbızlanarak Türkiye’nin IŞİD’e verdiği desteğin kanıtı olarak lanse edildi. Bölgedeki Kürtler arasında oluşan infial PKK-HDP tarafından önce devlet kurumlarına sonra da bölgedeki rakipleri olan Hizbullah cemaatinin mensuplarına yönlendirildi. Ardından 6-7 Ekim vahşeti yaşandı. Öteden beri PKK’nın söz geçiremediği çevrelerden birtakım insanlar bu hengâmede IŞİD’ci diye vahşice öldürüldü. O gece HDP’lileri sokağa çağıran şahıs ise barış güvercini oldu ilerleyen günlerde…

Dün, farkında mıyız bilmiyorum, Türkiye yeni bir 6-7 Ekim vahşetinin kıyısından döndü…

Sabah saatlerinde IŞİD Kobani’de bomba yüklü iki araçla saldırı düzenledi. Birçok insanın hayatını kaybettiği bu saldırıyı gerçekleştiren IŞİD militanlarının Türkiye’den geldiği “bilgisi” kısa zamanda dolaşıma sokuldu. Ancak, Türkiye’nin IŞİD’i desteklediğine dair bir süredir ısrarla sürdürülen algı operasyonu yeni bir meyve vermek üzereyken beklenmedik bir şey oldu. İlkin Esed rejiminin ortaya attığı, ardından PKK/HDP çevresinin yaymaya çalıştığı “IŞİD militanları Türkiye üzerinden Kobani’ye girdi” iddiasını çürüten güvenlik kamerası kayıtları ortaya çıktı. Böylece tansiyon düşürüldü. Daha doğrusu bazı bahaneler bazılarının elinden alınmış oldu.

Haberin Devamı

“Türkiye partisi” olma iddiasındaki HDP yöneticilerinin bu konuda ilk andan itibaren yaptıkları açıklamalar sorumsuzca, kışkırtıcı ve açıkçası art niyetliydi. Dolayısıyla dünkü IŞİD saldırısının Türkiye topraklarından yapıldığı suçlaması kamera kayıtlarıyla çürütülmeseydi yeni bir 6-7 Ekim vahşeti yaşanabilirdi.

DİĞER YENİ YAZILAR