Adana’da durdurulan TIR’lar, unutulan bir konunun yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Hatay/Kırıkhan’daki TIR ve Adana’da aranan otobüslerden sonra yirmi gün içinde yaşanan bu üçüncü kriz. Olayla ilgili çok soru var. Fakat sorulması gereken asıl soru, ‘bütün bunların amacı nedir ve aslında ne yapılmak isteniyor?’
Sorun, TIR olayını aşmış görünüyor. Olayın boyutlarına ve taraflarına bakıldığında devlet içinde bir ‘gölge boksu’ yaşanıyor. Güvenlik bürokrasisinin içinde süren ‘kuralsız mücadele’ hız kesmeden devam ediyor. Bir anlamda doksanlara dönüşün işaretleri var.
Devlet içinde bir ‘istihbarat savaşı’ yaşanıyor. Ortak akıl devreye girmez ve kurumlararası koordinasyon sağlanmazsa benzer sorunlar devam edecek.
İhbar eden kim?
Araçların Ankara’dan gece yola çıktığı ve jandarmaya sabah 07.15’te ihbar geldiği iddia ediliyor. Hatay’da da ihbar bilerek jandarmaya yapılmıştı. Tabii bütün bunlar iddia. Burada iki temel soru var. Birincisi, araçları kimin ihbar ettiği. İkincisi ise ihbarın nereden yapıldığı. Bu iki sorunun cevabı bulunduğunda olayın üzerindeki şal kalkmış olacak.
Krizin detayları devletin bilgi işleminde var. Ancak şimdilik toplumla paylaşılmıyor. Bununla birlikte konunun ayrıntılarına bakıldığında operasyonun ‘profesyonel bir el’ tarafından yürütüldüğü anlaşılıyor. Galiba önümüzdeki günlerde mesele epey aydınlanacak.
Konunun polisiye boyutuna dair detaylar yazıldı. Ancak karanlıkta kalan çok boyut var. Vali’nin, MİT Bölge Başkanı’nın, Jandarma’nın haberinin olmadığı bir olaydan bahsediyoruz. Olay böyle olunca doğal olarak birçok şayia ortalıkta dolaşıyor.
Jandarma üzerinden savaş...
TIR meselesinin arka planında emniyet/yargı/MİT arasında yaşanan mücadelede jandarmayı taraf yapma arayışı var. Bir anlamda taraflar jandarma üzerinden bir istihbarat satrancı oynuyorlar.
‘MİT’in içinde farklı gruplar var’ yakıştırması ise bir iddiadan ziyade Hakan Fidan yönetimindeki kurumu çatlatmayı ve operasyona açık hâle getirmeyi amaçlıyor. Hatta daha da ileri gidilerek, Sakine Cansız cinayeti de dâhil olmak üzere bu iddiaların MİT içinden sızdırıldığı öne sürülüyor. Bunların doğru olup olmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ancak bahse konu olan teşkilat, gelenekleri olan bir kurum. Şimdiye kadar güçlü durmasını, bütün zamanlarda siyasetin dışında kalmasına borçlu. TIR meselesi, 7 Şubat’ta yarım kalan hesabın kapatılmasına yönelik bir operasyon ve algı yönetimine dayanıyor. Hedefinde Tayyip Erdoğan var...
Koordinasyon sorunu...
İstihbarat savaşlarına ilave olarak izaha muhtaç ciddi sorular var. En büyük problem koordinasyon konusunda yaşanıyor. Bu konuda güvenlik bürokrasisinde ciddi bir arayış olduğu belirtiliyor. Son yirmi günde yaşananlardan herkes gerekli dersi çıkarmış durumda.
Krizin ana fikrini ‘koordinasyon eksikliği ve güven sorunu’ oluşturuyor. MİT Emniyet’e, Emniyet Jandarma’ya güvenmiyor. Durum böyle olunca kriz daha da derinleşiyor. Koordinasyon sorunu çözüldüğünde galiba pek çok sorun kendiliğinden çözülmüş olacak.
İstihbarat savaşları...
Haberin Devamı