Başbakan Erdoğan, Pakistan dönüşü ‘operasyonların hedefinin bizzat kendisi olduğunu’ söyledi. ‘Erdoğansız AK Parti/Türkiye’ senaryoları Ankara’da uzun zamandır konuşuluyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça bu analizlerin daha sık yapılacağı anlaşılıyor.
Erdoğan’ı tasfiyeye gerekçe olarak kabaca şu iddialar öne sürülüyor. 1. İsrail’e karşı sert tutumu, 2. İran’a yumuşak davranması, 3. Erdoğan’ın öngörülemeyen politik kişiliği, 4. İslam dünyasının liderliğine soyunması, 5. Ortadoğu’da yeni bir politik denklem hayali kurması, 6. Türkiye’yi Batı blogunun dışına çıkarmak istemesi (Şanghay İşbirliği Örgütü) 7. Yaşam tarzı kaygıları 8. Son dönemde görece otoriter bir çizgiye kayma ve burada sayılamayan nedenlerden dolayı Erdoğan’a karşı açılan kredilerin sona erdiği iddia ediliyor.
Stratejik hedef
Cumhurbaşkanlığı!
Yukarıda ifade edilmeye çalışılan nedenlerin sonucunun ise cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu belirtiliyor. Tam bu noktada birbiriyle bağlantılı dört farklı senaryo tartışılıyor. Birincisi Erdoğan’ı toptan tasfiye etmek. İkincisi Köşk’e çıkmasına engel olmak. Üçüncüsü Erdoğan’sız bir AK Parti dizayn etmek. Dördüncüsü partiyi bölüp Erdoğan’ı güçsüz kılmak. Beşincisi ise Erdoğan’ın direnmesi durumunda ise hem partiyi hem kendisini imha etmek.
Eskiler ‘fikir hür, yorum serbest’ derlerdi. Buraya kadar sorun yok. İnsanlar farklı politik planlar yapabilirler. Bunu hayata geçirmek için legal yollara başvurabilirler. Sanırım burada ihmal edilen bir dinamik var. Bu çok bilinmeyenli denklemde gözden kaçan husus ‘Erdoğan’ın karakteri ve politik sezgileri’. Erdoğan’ın politik kariyerini dört ana dönemde ele alabiliriz. Birincisi 1994 İstanbul Belediye Başkanlığına kadar olan dönem. İkincisi 2002 seçimlerine kadar olan periyot. Üçüncüsü Başbakanlığından 2010 referandumuna olan restorasyon yılları ve son olarak 2010 sonrası inşaa dönemi.
Savaşlarla var oldu!
Erdoğan, sert politik mücadelelerle var olan bir lider. Girdiği her savaşta daha da büyüdü. Kendisi de bunu ‘Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük’ dedi. Erdoğan siyasetinin temel ilkesi ‘iktidarda muhalefet’ olmaktır. Özellikle kapatma davasın sonrasında ‘devletleşti/sağcılaştı/otoriterleşti’ denilse de pragmatik kişiliğiyle ezberleri bozmaya devam etti. Rakiplerinin statik pozisyonuna karşı ‘oynak merkezde’ durdu.
Erdoğan’a karşı yapılan tüm mühendislik çalışmaları geri tepti. Bugün yolsuzluk operasyonlarında yapılan ‘yöntem/zamanlama/içerik/hedef/aktör’ sorunları toplumda yeni bir ‘Erdoğan mağdur ediliyor’ algısı yaratıyor. Sonuçları üzerinden okunduğunda sanki bir görünmez el ülkeyi yeniden Erdoğan’ın Pınarhisar cezaevine gönderildiği sürece döndürüp cumhurbaşkanlığı seçimini manüple etmeye çalışıyor.
Duyguların ayağa kalktığı böylesi bir atmosferde sanılanın aksine Erdoğan daha da güçlenir. 1994 belediye başkanlığı, 2002 seçim sürecini ve 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde neler yaşandığını hatırlayın. Bu süreç sonunda velev ki Erdoğan tasfiye edilse dahi ‘daha sert bir muhafazakar dalga’ gelip, ülke geri dönülemez bir yola girebilir.
Bu defa çok farklı deyip, inanmıyor musunuz? Öyleyse 12 Eylül darbesiyle başlayan son 30 yılı gözünüzün önüne getirin...
Erdoğan tasfiye mi edilecek?
Haberin Devamı