CHP bu seçimde sadece sayısal olarak kaybetmedi. Temelde politik olarak kazanamadı. Asıl sorun aday profili, şartlar, seçimin referanduma dönüşmesi, oy kaymaları gibi türlü nedenler değil. Seçim öncesi girilen politik psikoloji bugün partide ciddi bir travmaya neden oluyor. Cumartesi yapılacak toplantıda eminim kazandı/kaybetti tartışmasından öte siyasette açılan yeni sayfa ve partinin yönü tartışılacaktır.
Serinkanlı bir tahlil yapıldığında seçimin CHP açısından dramatik bir sonucu var. Bu seçimle beraber CHP’nin ana muhalefet olma görevini kaybetme tehlikesi belirdi. Türkiye siyasetinin içine girdiği yeni moment doğru okunmaz ve partinin yeniden yapılandırılması gerçekleştirilemezse CHP hem alternatif, hem de ana muhalefet olma görevini kaybedebilir.
CHP kutuplaşmanın marjinal tarafı mı oluyor?
2011 seçimlerine göre AK Parti yaklaşık beş puan gibi bir kayıp yaşadı. Ancak iktidarın yaşadığı kaybın CHP’ye gitmediği anlaşılıyor. Lokal düzeyde şurada CHP’nin oyu arttı, şurada düştü tartışmalarını anlamlı bulmuyorum. Ancak daha önce de söyledim, CHP ‘derin Anadolu’dan’ kopuyor. Tabiri caizse parti Anadolu’dan dışlanıyor.
Partinin Gezi süreciyle girdiği ‘occupyCHP’ ve ‘YCHP’ sürecini halk onaylamıyor. Halkın bir kısmı partinin içine girdiği bu süreci CHP’nin marjinalleşmesi olarak görüp, ‘böyle bir yapıya, devleti nasıl emanet edelim’ diyor.
Son tahlilde yaşam tarzı saikiyle hareket eden modern kesimlerde de, muhafazakâr kesimlerde de beklenen oy artışını sağlanamıyor. CHP, bölge partisi olma yolunda hızla gettolaşırken, umut olmaktan çıkıyor. Toplum tarafından hafifsenmeye başlıyor.
Derin güven krizi!
Sonuçlar CHP’nin, geleneğine, topluma, devlete yabancılaştığını ve güven krizi yaşadığını gösteriyor. Gezi süreciyle içine girilen parantez partiye oy artışı sağlamak yerine politik olarak zemin kaybına neden oldu.
Partinin Kemalistle Kemalist, AB’ciyle AB’ci, liberalle liberal, Gülen’ci ile Gülen’ci, muhafazakârla muhafazakâr olması, dışarıdan yaranma çabası olarak görülüyor. Bu diyalogcu tavır dışsal bir fayda sağlamak yerine partinin kendi geleneğine yabancılaşmasına yol açıyor.
İçeriden ne kadar görülüyor bilemem ama CHP hızla güven veren bir parti olmaktan uzaklaşıyor. Derin Anadolu, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’yi marjinal bir parti olarak görmeye başlıyor.
Cumhurbaşkanlığında üçüncü parti olabilir!
Ankara-İzmir hattının siyaset sosyolojisi bakımından tahlili yapıldığında CHP ile MHP arasındaki oy kaymaları artarak devam edecektir. Bu ortaklaşma cumhurbaşkanlığı seçiminde hızlanabilir. Eğer iki parti tek isimde uzlaşmaz ve ayrı adaylarla seçime giderlerse CHP’nin üçüncülüğe düşme riski bulunuyor.
Politik bir değerlendirme yapıldığında bu sorunların tartışıldığı bir kurultay kaçınılmaz görünüyor. Bu kurultay salt seçim sonuçlarının konuşulduğu bir dar ölçekli tartışma değil, partinin yeniden yapılanmasını kapsayan geniş bir tartışma olmak durumunda.
Asıl problem kurultayın yapılıp yapılmayacağından öte zamanında düğümleniyor. Burada iki tez ortaya çıkıyor. Bir tarafta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucuna göre kurultay isteyenler diğer tarafta ise hemen kurultay diyenler bulunuyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi kurultay sürecini geriletse de tabandan gelen baskıya yönetimin dayanamayacağı anlaşılıyor. Sonuç olarak hangi senaryo gerçekleşirse gerçekleşsin kurultay toplanmadan bu tartışmalar bitmeyecektir.
Peki CHP ne yapmalı? Bu sorunun cevabını bir sonraki yazıda tartışacağız...
CHP’de kurultay zamanı!
Haberin Devamı