CHP’de son yapılan değişiklikler çok fazla tartışılmasa da önemli. Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminin arayışını gösteriyor. Bu bağlamda yapılan değişikliklere anayasa referandumunun yaratıcı sözünü tersine çevirerek ‘yetmez ama evet’ demek gerekiyor. Çünkü bu değişikliklerin taktik bir değişiklik mi, yoksa stratejik bir değişiklik mi olduğunu yakın zamanda göreceğiz.
Kemal Kılıçdaroğlu 22 Mayıs 2010 Kurultayında genel başkan seçildi. Daha sonra peş peşe seçimli kurultaylar ve tüzük kurultayları yaptı. Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen dört kurultay yapıldı.
Neredeyse her yıl bir kurultay yapılması, olumlu tarafından yorumlandığında ciddi yön ve politik arayışın işareti sayılabilir. Olumsuz tarafından bakıldığında ise bu kadar çok değişimin ve iç iktidar mücadelesinin olduğu partinin nasıl olup da iktidara yürüyeceği eleştirisi getirilebilir.
CHP’de isim değişikliği mi, siyaset değişikliği mi: CHP yönetiminde yapılan değişikliklerin ilk sonuçlarını cumhurbaşkanlığı seçiminde göreceğiz. Ancak değişimin söylemsel sonuçları daha yakın zamanda anlaşılacak. Bu değişiklikler parti yönetimince kurultaya gitmemek için bir ara çözüm ya da taktik değişiklikler olarak düşünülürse hata yapılır. ‘Derin CHP’de yerel seçimlerle ilgili ciddi eleştiriler var ve Kılıçdaroğlu yönetiminin bunlarla yüzleşmesi lazım.
‘Sözde yeni’ mi, ‘özde yeni’ mi: Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan oluşuyla vaat ettiği ‘Yeni CHP’nin artık somut biçimde ortaya konulması gerekiyor. Yani partinin pek çok konudaki ikircikli tavrından vazgeçmesinin ve acı şurubu tabana içirmesinin zamanı geldi de geçiyor.
Bu noktada Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderlik vizyonu devreye giriyor. Kılıçdaroğlu’nun hem partisini iktidar alternatifi hâline getirmesi hem de partinin yapısal sorunlarını çözmesi gerekiyor. İşi iki defa zor ve zaman Kılıçdaroğlu’nun aleyhine işliyor.
Neden böyle oldu sorusu mu, nasıl iktidar olur sorusu mu: Genel Başkan seçildiğinde, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin son şansı olduğunu, eğer Kılıçdaroğlu ile iktidar alternatifi hâline gelemezse partinin bölüneceğini söylemiştim. Bu analizimde ısrar ediyorum.
Kılıçdaroğlu gibi çevreden gelen ve çevrenin değerlerini yaşayarak içselleştiren bir isim CHP’nin dönüşümünü gerçekleştiremezse tabandaki ‘öğrenilmiş çaresizlik sendromu’ kurumsallaşacak ve Türkiye demokrasisi büyük yara alacak.
Bu anlamda Kılıçdaroğlu yönetiminin ‘neden böyle oldu’ sorusuna personel değişikliğiyle cevap vermek kadar ‘CHP nasıl iktidar olur’ sorusunu eklemesi ve paradigma değişimini gerçekleştirmesi lazım. CHP’li yöneticiler sürekli CHP’nin ne kadar zor bir parti olduğunu ve değişimin güçlüğünü dile getiriyorlar. Bu sav doğru ancak zaten liderlik de tam bu noktada devreye giriyor.
Bahçeli, Kılıçdaroğlu’na şah mat dedi: MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, ‘çatı aday’ formülünü CHP’liler olumlu karşıladılar ancak bu hamlesiyle Bahçeli’nin CHP’ye ‘şah-mat’ dediğini şimdilik fark etmiyorlar. CHP bu teklifi kabul ettiğinde tabandaki ‘sağcılaşma’ tartışmaları hızlanacak. Bu saatten sonra teklifi geri çevirdiğinde karar veremeyen ve zaman kaybına yol açan taraf olmakla suçlanacaklar.
Son tahlilde CHP’nin personel değişimini aşan majör bir değişime ihtiyacı var. Kılıçdaroğlu, bu dönüşümü başarırsa CHP büyüyecek ve iktidar alternatifi olacak. Büyüme stratejisi başarısız olursa cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra parti içi iktidar mücadelesi hızlanacak ve ‘ulusalcı kanadın’ bölünme tezleri daha fazla gündeme gelecek.
CHP’yi siyasetsizlik değil, siyaset büyütecek...
CHP büyüyecek mi, bölünecek mi?
Haberin Devamı