ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster önümüzdeki günlerde Türkiye’ye gelecek haberi verildi.
Bugüne kadar Türkiye ile ABD arasında defalarca karşılıklı ziyaretler yapıldı, “PKK terör örgütüdür” dediler, “Tüm terör örgütlerine karşı Türkiye’yle birlikte mücadele ediyoruz” dediler ama eylemleri söylemlerinin tam tersiydi.
PYD’nin içindeki ABD askerlerinin bile “PYD ile PKK aynı örgüt, PYD karargahlarında Apo posterleri asılı” demesine rağmen bunun aksini iddia etmeye devam ederek PKK’yı onlarca yıl yetecek kadar silah ve araçla donattılar.
Şimdi bir kez daha Türkiye’ye gelmeleri neyi değiştirecek?
ABD’ye karşı hukuk
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “PYD-YPG’ye yardım eden ABD’ye karşı ulusal ve uluslararası hukuku kullanacağız” açıklaması onlar için hiç de caydırıcı olmayacaktır.
Uluslararası hukuk ve siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni “Devletlerin, işledikleri suçlarla ilgili yargılandıkları adres Uluslararası Adalet Divanı. Ancak kural gereği suçlanan ülkenin ‘Evet beni yargılayın’ demesi gerekiyor. B.M Güvenlik Konseyi’ne götürseniz ABD daimi üye ve bir üye veto ettiğinde o da olmuyor” dedi.
Aslına bakarsanız, “Beni yargılayın” dese bile ABD’nin kendisi de o Divan’ın üyesi. Uluslararası Adalet Divanı’ndaki İtalya, İngiltere, Belçika gibi ülkeler zaten ABD ile birlikte hareket ediyor, PYD-PKK’nın içinde onların da askerleri var.
AB ülkelerinin hepsi yanında.
Divan’da Mısır da var, onunla da Mürsi indirilip askeri yönetim geldiğinden beri kavgalıyız.
Rusya var, Esad PKK’ya destek veriyor, Rusya-Esad ayrılmaz ikili, ondan da sonuç çıkmaz.
Bahçeli ve ön saf
İran’ın da Esad ve Rusya ile birlikte hareket edeceğini biliyoruz.
“Türk ordusunun Afrin’de PYD-PKK’ya karşı kimyasal silah kullandığı” yalanını televizyonundan verdi.
Kısacası, uluslararası hukuk konusunda bir şey yapılması neredeyse imkansız, görünürde birlikte hareket edebileceğimiz, bize destek olacak (Arap Birliği dahil) tek bir ülke yok. Salı günü Afrin’de 2 askerimiz daha PKK-PYD-DEAŞ’lı teröristlerin saldırısında şehit oldu.
İdlib’de bir haftada 3 şehit verdik.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Eğer yeri gelirse ben de en ön safta Afrin’e gider, bu vatana canımı feda ederim” açıklaması yapmış.
Bahçeli’nin “yeri gelirse” dediği “yer” şimdi değilse, her gün şehit verirken değilse ne zamandır? Madem ki gideceğini söylüyor, kalkıp gitse, onlarla bir operasyona ön saflarda katılsa Mehmetçiğe moral vermiş olmaz mı?
Operasyona katılmak deyince, Türkiye’de bulunan 4 milyona yakın mülteci arasında savaşacak yaşta ve durumda en az on binlerce genç Suriyeli olduğuna şüphe yok.
Türk askeri “Suriye topraklarını terör örgütlerinden temizlemek için şehit olurken” onların da kendi ülkeleri için savaşmak yerine Türkiye’de güven içinde yaşamaları uzun süredir haklı bir tepki yaratıyor. Hükümetin bu sorunu çözmesi gerekiyor.