Ülkemiz için hayati gelişmelerle dolu günlerin içindeyiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündemdeki en önemli konularla ilgili olarak dün yaptığı konuşmada bu gelişmelerin hepsiyle ilgili önemli vurgular vardı.
Önce “Toplumumuzu çöküşe götürecek bir alçaklıktır” dediği çocuk ve bebek tecavüzlerinden başlayalım.
Pazartesi günü Erdoğan’ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu “çocuklara yönelik cinsel saldırılara karşı 6 bakanlıktan oluşan bir komisyon” kurulmasına karar verdi.
Öldürmekten farksız!
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yapılan açıklamada öncelikle “en ağır cezaların verileceği” belirtilmişti, Cumhurbaşkanı da kadınlara saldırılardan sonra çocuklara yönelen tecavüzlerin “son günlerde ardı ardına karşımıza çıktığını” söyledikten sonra:
“Bu tür suçları işleyenlere en ağır müeyyidenin uygulanacağını, bir çocuğun ruhunda ve bedeninde açılan yaraların bir insanı öldürmekten farksız olduğunu, verilecek cezaların infaz sistemindeki tüm indirimlerin dışında tutulması gerektiğini” vurguladı.
Bunlar bugüne kadar yapılması gereken, biraz geç kalmış açıklamalar ve adımlardır ama şu anda yapılması da bundan sonrası için çok iyi olmuştur.
Bir toplumu yönetenler, ülkedeki kadın ve çocukları kesin güvenceye alacak, “dokunulmazlıklarını” net şekilde sağlayacak çözümleri öncelikli olarak bulmakla, o toplum da bunu talep etmekle yükümlüdür.
Çok kısa bir sürede bunu sağlamak, çocuklara nasıl korunabileceklerini ve böyle bir durumda nereye başvurabileceklerini öğretmek için medya, sosyal medya da en etkin şekilde kullanılmalıdır.
Esad’la diyalog
Sınırımızın bitişiğindeki Afrin’de terör örgütü PKK-PYD ve onlarla birlikte savaşan DEAŞ’la mücadele sürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün “Suriye rejim güçlerinin Afrin’e gireceğine yönelik haberler var” sorusuna “Onlar ciddi manada durduruldu” cevabını verdi.
“Putin ile yaptıkları görüşmelerden sonra durdurulduğunu” da aynı konuşmada belirtti.
Daha önce Başbakan Yıldırım da “Suriye rejimiyle Rusya üzerinden görüşüyoruz” demişti ki bu bağlamda Rusya’nın “Putin-Erdoğan görüşmesi”nden sonra Esad’ı “Afrin’de PKK-PYD’ye yardım etmemesi, Afrin’e girmemesi” konusunda ikna ettiği akla geliyor.
Bununla birlikte Esad Afrin’in Suriye rejiminde olmasını istiyorsa Putin’in Esad’ı sonsuza kadar engellemesi mümkün değildir.
Bu isteği bir süre sonra açıkça dile getirir ve bugüne kadar tekrarladığı “Türkiye, Suriye’de işgalcidir” söylemini, o işgali kaldırmak üzere eyleme dökerse ortaya Türkiye için bugünkünden çok daha ciddi, çok daha riskli bir durum çıkacaktır.
Nitekim bu ihtimali gören Rusya’nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün bir açıklama yaparak “Türkiye’nin güvenlik çıkarlarının Şam yönetimiyle doğrudan diyalog yoluyla korunabileceğini” bildirdi.
Şam yönetimiyle yani Esad’la doğrudan diyalog!
Bizler de bunun gerekli olduğunu birçok kez dile getirdik, Hükümetin artık konuyu tekrar düşünme zamanıdır.