Böyle durumlarda rahmetli büyükannem "elleri kırılsın" diye beddua ederdi.
Hayatta olsa eminim yapılacak termik santrala yer açmak için Yırca köyünde 6 bin zeytin ağacı kesen haydutlara aynı fenalığı dilerdi.
Eylül'ün ortasından bu yana Yırca'da doğa katliamı tehdidi yaşanıyordu.
Köylüler de savunmada...
Zaman zaman doğan çatışma hallerinde jandarma araya giriyordu.
Ama köylülere karşı tahammülsüzdü genç askerler.
Bu ayrım bile adaletin adresini şaşırdığını gösteriyordu.
İktidar mensupları kamu düzeninin korunmasına verdikleri önemi her fırsatta tekrarlıyor.
Kamu düzeni yasalara saygı gösterirsek korunur.
Bu çelişkiler arenasında köylüler, doğayı koruyan, yasalara saygı gösteren roldedir.
Mahkemenin kesilmesine izin vermediği 6 bin zeytin ağacı onlar sayesinde hayatta kalabilmiştir.
Bu halkın dilinde zeytin "cennet taamı"dır.
Ama ne yazık ki hakkı yenmiştir.
Danıştay'ın kararı hukuku, köylüleri, doğayı korumamış, kurtarmamıştır.
"Kırılası eller" tebligatın yapılmasına fırsat tanımamış, altı bin zeytin ağacı kurtuluşlarını sağlayacak olan mahkeme kararından önce bir gece toptan yok edilmiştir.
İktidar böyle durumlarda eli çabuk davrandığı için övgü alıyor. Ama dikkat; bir ayağı çevre duyarlılığına basan eylemler hep kaybettiriyor.
Yeşile zarar veren protestolar, iktidarın sabıka kaydında büyük lekeler oluşturuyor.
Aklı olan doğaya ve gençlere yan bakmasın. Meydan okumasın!
Acele, tahriktir..
Kürtçü siyasetin önderleri adil davranmıyorlar.
Unutuyorlar, Çözüm Süreci aynı zamanda psikolojik operasyondur.
O nedenle yapılacak konuşmalar, iki tarafta da yenilmişlik duygusu uyandırmamalıdır.
Şırnak belediyesi 12 mahalleninin adını Kürkçeye çevirmiş.
Vakıfkent Kobane, İsmetpaşa Herekol, Gazipaşa Fereşin, Atatürk Çırav, Gündoğdu Rojhilat, Cumhuriyet Besta, Dicle Kato olmuş..
Hiç acelesi yoktu.
Kürtler bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Bakmayın siyaset erbabı ayrılık şarkıları söylüyor.
Kolay siyasi kazançlar elde etmenin kurgusudur bu mağdur yaratmalar.
Yoksa bu devirde ezilen, horlanan vatandaş yoktur.
Güneydoğu sınırlarımız, başka ülkelerin Kürtleri ile komşu.
Ama bu Kürtlerin insanlık onuruna sahip tek yaşamı Türkiye'de bulduğunu kimse inkâr edemez.
Çözüm Süreci'ni hiç kimse bir alt-üst oluşun fırsatı olarak görmesin.
Acele etmemek, inkârcı davranmamak herkese lâzım!