Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kuvvet Komutanları ile sınırdaki komuta merkezinde bir araya gelerek Afrin harekatı hakkında bilgi almış.
Akar, yaptığı açıklamada “En son terörist etkisiz hale getirilene kadar operasyonun devam edeceğini”, harekatın temel maksatlarından birinin “Suriyeli kardeşlerimizin güven içinde topraklarına dönmelerini sağlamak” olduğunu…
“Teröristlerden temizlenen yerlere mültecilerin dönmeye başladığını” söylemiş.
Açıklamanın bu kadarı bile birçok soru içeriyor. “En son terörist kalıncaya kadar” sözü acaba sadece Afrin için mi söylendi, yoksa “Önce Fırat’ın batısı, sonra doğusu teröristlerden temizleninceye kadar” mı kastedildi?
Biz Suriye topraklarını tekrar Suriyelilere kazandırmak için çalışırken Esad ve onu destekleyen Rusya neden Suriye’nin toprak bütünlüğü için kılını kıpırdatmıyor?
Acaba tek sebep Esad-Erdoğan arasındaki husumet midir, başka nedenler de mi var?
Neden savaşmıyorlar?
Esad, bırakın Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak, Afrin’i geri almak için PKK-PYD’ye karşı olmayı, tam aksine onlara yardım ediyor.
Başta ABD, Kanada, Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin PKK-PYD içinde (DEAŞ mazeretiyle) askerleri var. Operasyon Irak sınırına kadar sürecekse bütün bunlar dikkatle hesaplanıyor mu?
Suriyeli mültecilerin arasında; güven içinde dönecekleri ve dönmeye başladıkları topraklar için savaşabilecek durumda kaç genç var ve bunlar aylar öncesinden eğitilmeye başlansa şu anda savaşamazlar mıydı?
Bizim kahraman komutanımız F-16’lara “Bizi de vurun, teröristler de temizlensin” diyecek yürekliliği gösterirken onlar da kendi toprakları için ön saflarda olmak istemezler miydi?
İnsanın aklına bir soru daha geliyor; Afrin sınırının ötesinde geniş bir alan PKK’dan temizlendiğine ve mülteciler dönmeye başladığına göre Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları da Afrin’deki askerlerimize moral için, birkaç günlüğüne harekatı oradan yönetemezler mi?
Seçim barajı
İttifak Komisyonu’nda MHP’li heyetin Başkanı Mustafa Kalaycı “Yüzde 10 barajı düşmeli, ittifakın barajı diğerlerine (tek başına seçime giren partilere) göre daha yüksek olmalı” dedi.
Doğrudur, düzenleme bu haliyle yürürlüğe girecek olursa ittifak yapmayan partiler açısından çok haksız bir durum ortaya çıkacak ve bunu Komisyon Başkanı bile söylüyor.
Kalaycı’nın önerisi Komisyon tarafından mutlaka dikkate alınmalıdır. Diğer tarafta Kalaycı “AKP-MHP ittifakında MHP’nin BBP’yi istemediğini, ittifakın 2 parti arasında olması gerektiğini, 5-6 partili ittifakın olamayacağını” da söyledi.
Tam bunun üzerine dün 4 parti (DYP-Anavatan-Adalet- Hak ve Adalet) seçim ittifakı yapacaklarını açıkladılar.
İttifak topluca barajı geçince içindeki her parti Meclis’e girebiliyorsa, neden denemesinler?
Yasalar ve düzenlemeler şahıslara veya partilere göre yapılırsa sonuç karmaşa olur. Şu anda olan da budur.