15 Temmuz askeri darbe kalkışmasına; toplumumuzun bütün kesimlerinde bulunan kahraman insanımızla karşı koyduk ve bu kalleşçe ve kahpece yapılmak istenen kanlı girişimi önledik.
O karanlık gecede, kimsenin aklına; şu veya bu kökenden geldiği, şu veya bu partili olduğu, şu veya bu düşüncede olduğu gelmediği gibi; aziz milletimiz kendine yakışanı yaptı; tek vücut, tek kalp olarak tek hedefe kilitlendi.
Milletimiz, milli birlik ve bütünlüğünü; iktidar ve muhalefetiyle bir araya gelip, mahşeri bir görüntü veren Yenikapı Mitingi ile de tüm dünyaya gösterdi.
Dünyanın hayret ve gıpta ile izlediği bu hal, ne yazık ki uzun sürmedi.
Her darbede olduğu gibi, bu darbede de taşeron kullanıldı. Taşeron bu kez; uğruna, yarım asırdır emek verilen ve yetiştirdikleri ile ülkemizdeki tüm kurum ve kuruluşların kılcallarına kadar nüfuz ettirilen, içimizden devşirdikleri, sahibinin sesi FETÖ idi.
F. Gülen yapılmak istenen inşaatın kalfası idi; mimar ve başmühendis ile şantiye şefi, her zaman olduğu gibi arka plandaydı. ABD ve Almanya’nın öncülüğünde ve birçok Batılı devletin de desteğiyle gerçekleştiren bu kanlı eylemin hedefi, Türkiye’yi iç savaşa sokmak, bölüp parçalamak ve bu koca ülkeyi; içimizdeki beyinsizlerin yularını ellerinde tutan ülkelere peşkeş çekmekti.
Bunun için de önce sayın Cumhurbaşkanı’nı infaz edeceklerdi. Tarihimizde böylesine sinsi, alçakça ve soysuz bir kalkışma görülmedi; zira, canımıza kast eden düşman içimizde idi üstelik bizden görünüyorlardı. Öyle ki, aynı evin içinde; anasını, babasını, kardeşini infaz edecek tipte canavar ruhlu, kudurmuş; bir o kadar da sinsi, satılmışlar vardı!
Taşeron kalfa daha o gün ‘senaryo’ diyerek, cibilliyetinin gereğini yapmış ve algı oluşturmaya başlamıştı. Onun kulağına üfleyen ağa-babaları olan mahut devletler; darbe karşısında üç-dört gün sessiz kaldılar. Daha sonra da kınar gibi yaptılar, üstelik kerhen...
Sayın Erdoğan’nın, topyekun milleti arkasına aldığını, böylece; daha da güçlendiğini görünce çılgına döndüler. Bu kez koro halinde, aynı büyük yalanı dillendirmeye başladılar. İçerde de; onların sahipliğine amade ve aportta bekleyen birileri; başta Kılıçdaroğlu olmak üzere hep birden FETÖ’nün kuyruklu yalanının peşine takıldılar.
...Ve; ‘konrollu darbe!’ diyerek bu milletin aklıyla alay etmek istiyorlar. 171 general tutuklu (ordudaki mevcudun yarısı); 5 bine yakın hakim ve savcı açığa alındı; çoğu yargılanıyor. On binlerce asker ve sivil memur işten el çektirildi; hala çektiriliyor.
Hepsinden önemlisi; dile kolay iki yüz kırk sekiz şehit verdik. Hangi tiyatroda canlar veriliyor a Kılıçdaroğlu?! Hazırlanan ve hazırlanmakta olan ve her satırı insanın kanını donduran bunca iddianameler şaka öyle mi?!
‘Kontrollü kaçışla’ saklandığın evde, televizyon da mı izlemedin? Meslektaşlarımız canları pahasına sabaha dek canlı yayın sürdürdü. Sen hariç herkes görevinin başında kahramanca görev yaptı; sokaklara dökülüp, gövdelerini tanklara siper eden aziz milletimiz destan yazdı.
Beyninde tek kıvrımı olan yaratık bile, böylesine aşağılık ve iğrenç yalana prim vermez; Batının ve hempalarının bu yalanını da görmüş olduk: Darbe başarılı olunca, ‘ Bizim çocuklar iyi iş başarmış!’ ve lakin başarısız olunca, ‘ Senaryo’, ‘Kontrollü darbe’ öyle mi?
Ah Kılıçdaroğlu! Vah Kılıçdaroğlu! Bir türlü sahiplenemediğin hemşehrin Seyit Rıza’nın darağacına giderken dillendirdiği gibi; ‘...ayıptır, günahtır, cinayettir!’ Millete karşı saygısızlığınızı kanıksadık ama canlarını vatan için feda eden aziz şehitlerimizi inciteceğiniz, onları mezarlarında bile rahat bırakmayacağınız doğrusu aklımıza gelmezdi. Pes doğrusu!
İnsan, ya Allah’tan (c.c.) korkup kuldan utanmalı... En azından, bu duygulardan birine sahip olmalı... İkisinden de yoksun insana ise, tek kelime ile acımalı ve eski liderinizin sözüyle: ‘ Hadi oradan!’ denmeli.