Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Türk siyasetine ilkleri yaşatıyor; Cumhurbaşkanı ve siyasi parti Genel başkanı sıfatıyla, Parti Grup Toplantısı’nda konuşuyor; yüzde 50 artı 1’i yakalamak gibi, işlerinin zor olacağını işaretle; partideki metal yorgunluğundan ve A’dan Z’ye parti kadrolarının yenilenmesi gerektiğini söylüyor.
AK Parti’nin siyaset tarihimizdeki rolüne baktığımızda, başka bir örneğinin olmadığı görülür. Üstelik bu örnek başarıdan başarıya koşuşun hikayesidir. Her seçimde, milletvekillerinin en az üçte birinin liste dışı bırakılmasına rağmen seçimlerdeki başarı tirendi yükselerek devam ettiği gibi; partide en ufak bir çatlamaya ve bölünmeye de meydan verilmedi.
Üstelik bunu; iktidarının ilk on yılı boyunca, FETÖ’yü cemaat zannedip onunla kol kola yürümesine rağmen başardı. O FETÖ ki; asker ve sivil, ülkedeki tüm kurum ve kuruluşlara nüfuz etmiş ve onları istediği gibi yönetmişken; daha açık konuşalım; AK Parti’ye de nüfuz etmişken onu yönetememiş ve bölememiştir.
Zira FETÖ’nün cemaat zannedildiği dönemde; Pensilvanya’ya gitmek ve mahut yapıdan gözükmek bir ayrıcalıktı ve hangi işte olursa olsun; yükselme ve zengin olma aracıydı. Bundan dolayı da; Pensilvanya’nın kapısını aşındırmayan siyasetçi, bürokrat, gazeteci, işadamı parmakla gösterilecek kadar azdı!
Yine bundan dolayıdır ki; hemen tüm kurum ve kuruluşların ikbal ve para olan birimlerinde; ya doğrudan ya da dolaylı olarak ama mutlaka FETÖ’cüler veya onlarla iltisaklı kişiler vardı ve maalesef olmaya da devam ediyor!
İşte iktidarların metal yorgunluğu bu denli kirli ve gayr-i ahlaki işlerden dolayıdır. Zaten her taraf kirlenmişken, siyaset kurumunun bu kirden nasibini almaması düşünülemezdi. Başta bakanlıklar ve belediyeler olmak üzere, siyasetin olduğu her yerde metal yorgunluğunun olması adeta kaçınılmazdır!
FETÖ’nün ne idüğü anlaşıldıktan sonra; bununla gerekli mücadelenin yapılması için; başta Sayın Cumhurbaşkanı ve yalnızca bir avuç insan yırtınırken, diğerlerinin sessiz ve hareketsiz kalmaları boşuna değildir!
Paranın ve ikbalin olduğu ve üstüne üstlük dinleme ve kaset gibi şantajların ortalığı kasıp kavurduğu bir ortamda mücadele edebilmek, zor hatta çok zor olsa gerektir!
İşte tüm bu olumsuzluklardan dolayıdır ki, Sayın Erdoğan bizzat partinin dümenine geçti. Bazıları hala anlayamıyor veya anlamak istemiyor ama; FETÖ diğer terör örgütlerine benzemiyor. Bu örgüt, iktidar-muhalefet ayırt etmeksizin evlerimizin içine kadar girmiş; yani hırsız evin içinde!
Senin evin, benim evim diyerek; gafletle birbirini suçlamak yerine; hep birlikte el ele vererek mücadele etmeliyiz. Onlar, hepimizin varlığına kast ettiler; şu partili bu partili diye ayırmadılar!
Artık ya devlet başa, ya kuzgun leşe!
Aymazlığın gereği yok; devlet ve millet hayatımızın ölüm-kalım savaşıdır bu.
Bunda da en büyük görev tabii ki iktidar partisine ve onun kadrolarına düşmektedir. Zira devletin idaresi onlardadır. Kirli el ya da ellerle hiçbir yeri temizleyemezsiniz; önce siz temiz olacaksınız.
Bir diğer önemli husus da; meşrebi bozuk olanlara iktidar olmanın verdiği kibirlilik halidir ki, bu hal, her türlü iyiliğe engeldir.
Sayın Erdoğan’ın işi zordur ve partinin dümenine geçmekten başka çaresi de yoktu.
İnsanın evladını seçebilme şansı ve lüksü yoktur ama kadrosunu kendisi belirler. Dolayısıyla; belirlenen o kadronun mesuliyeti de belirleyen kişinin omuzlarındadır!