Kimse medeniyetten, insanlıktan, insan hak ve hürriyetlerinden dem vurmasın!
Eski çağlardaki vahşetin, bugün daniskası yapılmakta; tüm bu vahşetler karşısında sergilenmesi gereken insani duyarlılık, bugün, eskisinden çok daha körelmiş durumdadır.
Bunun en büyük sebebi; şüphesiz ki, ipin ucunun p..tun elinde olmasıdır! Dünyaya nizamat veren süper güçler; adalet yerine kan ve gözyaşı dağıtıyorlar. İmkanları paylaşacakları yerde, daha çok almanın ve bunu zorbaca yapmanın derdindeler.
Evrensel hukukun, insan hak ve hürriyetlerinin geldiği noktayı; kağıt üzerinde yazılanlara ve hukuk fakültelerinde ezberletilen maddelere bakıp anlayamayız. Oralarda ne yazarsa yazsın; mühim olan uygulamadır, icraattır.
Önceki gün; Afganistan ve Bosna, dün Irak, bugün ise Suriye’de insanlık trajedisi yaşanmakta; altı yıldır oluk oluk kan akmakta ve mazlumların feryadı Arş’a ulaşmaktadır.
Çoğu masum çocuk ve sivil olmak üzere 600 bin insan hunharca katledildi. On bir milyon insan ülkesini terk etti; bunlardan 4 milyonunu Türkiye’miz bağrına basıp bakmakta...
Ülkenin belli başlı şehirleri yerle bir edilmiş olup; izbe sokaklarında korku ve ölüm kol gezmekte...
Ölüm koridoru haline gelen Akdeniz’in suları insan yutmakta, sahilleri ise, insan cesetleri dolup taşmakta...
Ülkesinin bu hale gelmesinin baş sorumlusu katil Esad, dipdiri durmakta ve başta Rusya olmak üzere İran ve Irak gibi avaneleri de, bu zalime desteklerini arttırarak sürdürmekteler.
Obama döneminde de, Suriye’de kimyasal silah kullanıldı; Esad’ın safında savaşan Rus uçakları, sivil yerleşim yerlerine misket bombaları yağdırdı. Obama, sürekli ikili oynadı; kimden yana tavır aldığını belli etmedi. Daha doğrusu; Kürtlerden (PKK-PYD v.b.) yana tavır alıp; idare-i maslahatçılıkla işi oluruna bıraktı.
ABD’de başkan değişmiş lakin Suriye’de katliam durmamıştı. Bir taraftan Rus, bir taraftan ABD uçaklarıyla kasıp kavrulan Suriye’de Esad, karambolden istifade ederek, bir kez daha cibiliyetinin gereğini yaptı ve sivillerin üzerine kimyasal bomba yağdırdı.
Kan-revan içindeki çocukların yürek burkan fotoğrafları televizyonlarda gösterildi; bir iki cılız ses dışında, dünya yine sessiz kaldı. Vahşet, adeta kanıksanır olmuştu.
Çok ama çok geç de olsa ( tıpkı Bosna’da olduğu gibi) ABD harekete geçer gibi yaptı ve Akdeniz’de bulunan uçak gemisinden ateşlenen tomahawk füzeleriyle, Suriye’nin kimyasal silah yüklü uçakları kaldırdığı askeri havaalanını vurdu.
ABD, altı senedir süren Suriye iç savaşı boyunca, kedi olalı bir fare yakaladığını bütün dünyaya ilan etti; bakalım devamı gelecek mi ve gelecekse nasıl gelecek?!
Ve yine bakalım, bu yeni dönemde, ABD aklını başına devşirebilecek mi? Zira ABD’nin, Kürtlerin tüm terör örgütlerini de sarmalayan Kürdistan (!) aşkı, aklını örtmüş gözüküyor! Aklı örtülü olmasa; çapulcu sürülerini, dost ve müttefiki (!) olan koca Türkiye’ye tercih eder miydi?!
Üzerine ölü toprağı serili İslam Alemi’nin ise, hiçbir şekilde uyanacağı yok! Belli ki, onlar uyanmak için Kıyamet’in Sur’unu beklemekteler!
Korkarım, ona da geç kalacakları!