İnsan ve insanların topluluğu olan cemiyetler, karakterlerini zengin olduklarında, güç ve kudreti ellerinde bulundurduklarında belli ederler. Nitekim zengin olup da bozulmayan insan ve toplum pek azdır. Zenginlik, insanın mayasının turnusol kağıdı gibidir; derhal foyasını ortaya çıkartır.
Biz de dünün, bu günkü Amerika’sıydık; güç ve kudreti asırlar boyu elimizde tuttuk.
İnsanı ve insan topluluklarını diğer varlıklardan ayıran özellik; Alemi medeniyetle inşa etmekle görevli kılınmalarıdır. Bunu da ancak zengin ve güçlü oldukları zaman yapabilirler. Zira aç insanın yegane yapabileceği şey karnını doyurmaktır.
Dün, bir kısım Avrupa ülkeleri de zengin ve güçlü idi; tıpkı bu günkü gibi...
Onlar, dün olduğu gibi bugün de; güçlerini ve zenginliklerini, güçsüzleri ezmekte ve onları sömürüp, sözde kendi medeniyetlerini inşada kullandılar ve kullanıyorlar. Dolayısıyla Batı medeniyeti, kan ve gözyaşının, yani zulmün üzerine kurulmuştur.
İngiliz siyasetçi Margaret Thatcher’in işaret ettiği gibi: ‘... İnşa ettiğimiz medeniyetimiz incecik bir sırla kaplıdır; asla çizilmeye gelmez. En ufak bir çizikte altından çıkacak olan serapa vahşettir ve bu durum hepimizi utandırır!’
Batı’da ve Batı’nın elindeki dünyanın her yerinde yükselen gökdelenlerin temellerinde, mazlum milletlerin kanları, canları, malları ve kan terleyen iskeletleri vardır.
Batı, dün olduğu gibi bugün de; elinde bulundurduğu güç ve zenginliği, güçsüzleri iliklerine kadar sömürmekte kullanmış ve onlara, sahip oldukları maddi ve manevi servetlerden zırnık koklatmamıştır.
Batı’nın bugün eriştiği yaldızla kaplı medeniyete; o medeniyetin ürünü olan insan hak ve hürriyetlerine bakıp aldanmayın! Onlardan değilseniz, insan bile değilsiniz; yalnızca insan tipinde birer sömürü vasıtasısınız!
Batı medeniyetinin lugatında yalnızca almak kelimesi vardır; vermek diye bir şey yoktur! Her hal ve şartta yalnızca almak... Tek kollu kumar makinesi gibi; hep yutmaya kurgulanmış...
Güç ve kudreti ellerinde bulunduran; günümüz medeni (!) ülkelerinin Afganistan’da, Bosna’da Irak’ta, Suriye’de... sergiledikleri ve sergilemekte oldukları medeni (!) tavırları gözler önündedir.
Bunların amaçları, asla terör örgütlerini bitirmek değildir; bilakis onları diri tutup, hedef tahtasına koyduklarına saldırtmaktır. ABD’nin tavrına bakın; dün gizliyordu, bugün aleni olarak terör örgütleriyle birlikte hareket ediyor. Sağ-sol fark etmez; yeter ki kendi emellerine hizmet etsin ve hedefindeki ülkelere zarar versin!
Kendine olunca (11 Eyül İkiz Kulelerin vurulması) NATO ülkesi olarak; İttifakın 5. Maddesini (savaş ilanı) eyleme geçiriyor; NATO üyesi, müttefiki Türkiye olunca; ilgili maddeyi işletmek veya Türkiye’nin yanında yer almak şöyle dursun, savaş halinde olduğumuz, üstelik bir terör örgütü ile ittifak ediyor!
Modern dünyanın medeniyet algısını görüyor musunuz? Gözümüzün içine baka baka bu denli densizlikleri yapıyorlar, üstüne üstlük Türkiye’ye dönüp; olağan üstü hali bitir, terörle mücadele etme diyorlar!
Enva-i çeşit vahşetin sergilendiği kavanoz dipli dünyanın çivisi çoktan çıktı; belli ki, dünya da dünya üzerinde yaşayan bizler de uzatmaları oynuyoruz!