Damdan düşene sor!

Yeri geldiğinde ‘Gazi Meclis’ deyip övünüyoruz; haklıyız; çünkü Kurtuluş Savaşı’nı bu Meclis’ten idare ettik. Bu çatı altında kanla yazılan tarihi kararlar alınırken, Polatlı’dan top sesleri duyuluyordu.

Demokrasimiz, vesayetle baskılanırken, üst üste yapılan askeri darbeler sonucunda tel örgülerle sarmalanmış ve topyekun siyaset dünyamız karartılmıştır. Güdük hale getirilen bu karanlık dünyada başbakan ve bakanlar asılmış; siyasi partiler peş peşe kapatılarak, liderleri ve üst düzey kadroları sürgüne gönderilerek bütün bir siyaset tu-kaka edilmiştir.

Eskilerin ‘ benim oğlum bina okur, döner döner yine okur!’ şeklinde bir deyişleri var ki, bizim siyasetimizi çok güzel özetliyor. Kapattığımız partilerin çokluğundan, demokrasimiz, partiler mezarlığı olarak anılır oldu. Her seferinde; ‘sil, baştan başla!’ demokrasi yolunda; bir ileri giderken iki geriye düştük!

En kahpe darbede bile; canilerin aklına Meclis’i bombalamak gelmedi; yalnızca kapatıp tatil etmeyle yetindiler. 15 Temmuz Kalkışması’nda ise, demokrasinin kalbi olan Meclis bombalandı. O Meclis’te her partiden vekiller olmasana karşın; işin vahametini kavrayanlar; yalnızca bir kısım Ak Partililer ile bir kısım MHP’li milletvekilleridir!

Haberin Devamı

Diğer iki parti mensupları ki, biri Ana muhalefet partisidir- ya bilmeyerek bu vahametini kavrayamadılar, ya da bilerek terör örgütü FETÖ’nün borusunu öttürmekteler!

Bütün şer odaklarının gayesi, Meclis’i çalıştırmamak; şu veya bu iktidar partisinin, millet lehine çıkarmak istedikleri kanunları engellemektir.

Bendeniz, damdan düşen biri olarak bu durumu, bizzat yaşayarak gördüm. İçinde bulunduğumuz Parlamenter sistemde; halkın ihtiyacı olan kanunlar, ya milletvekillerinin teklifi ile veya bakanlar kurulunun (hükümet) tasarısı ile Meclis’e gelir.

Yasama (Meclis) ile Yürütme (hükümet) iç içe girdiğinden; daha doğrusu koca Meclis, hükümetin emrinde (!) iş gördüğünden, tasarılar geldiği gibi yasalaşır. Dikkat edilirse burada; ne Meclis ve ne de hükümet kendi işini yapıyor; hükümet emrediyor, Meclis onaylıyor!

Haberin Devamı

Hiçbir milletvekilinin verdiği kanun teklifinin kanunlaşabilme şansı yoktur! Böyle bir milletvekili, Grup’tan habersiz iş yaptın diye azarlanır da! Hele hele muhalefet milletvekillerinin verdikleri teklifler ise, havanda su dövmekten öte bir mana ifade etmez!

Getirilmekte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ise, bakanlar, Meclis’in dışından olacak (milletvekili ise, vekillikten ayrılacak) ve Meclis’in çıkardığı ve çıkaracağı kanunlar paralelinde hükümet edecekler. Yani Meclis meclisliğini, hükümet hükümetliğini bilecek; kimse kimsenin işine karışmayacak.

Getirilmek istenen sistemde; Cumhurbaşkanını KHK çıkarma yetkisinin verilmesini ‘tek adam’lığa yoranlar var ki, bu, tamamen yanlıştır. Bir kere Cumhurbaşkanı’nın çıkaracağı Kararnameler, insan hak ve hürriyetleri ile ilgili olamayacağı gibi, Meclis’in çıkaracağı kanun konuları ile de ilgili olamaz.

Aklı örtülü bir kısım zevat, Cumhurbaşkanlığı makamı ile belediye zabıta müdürlüğünü karıştıranlar var! ‘Bundan böyle; Cumhurbaşkanı bakkal kapatacak!’ deyip, yalan söyleyenleri millet görüyor!

Haberin Devamı

Mevcut sistemdeki kuvvetler ayrılığı, yalnızca lafta ve kitaplarda var; uygulamada böyle bir şey yok ve bu sistemde ne milletvekilinin ve ne de Meclis’in saygınlığı var!

Meclis’in duvarında; ‘ Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir!’ yazıyor. Millet, doğrudan Cumhurbaşkanını ve vekillerini seçecek. Vesayet odaklarına iş kalmaması, bazılarını korkutuyorsa; korkunun ecele faydası yoktur!

DİĞER YENİ YAZILAR