Yaz sıcaklarında İstanbul’luların serinleyeceği yerlerden biri de Marmara Denizi’ndeki Prens adaları. Bu adalardan Kınalıada, Burgazada, Heybeliada, Büyükada ve Sedefadası’nda yerleşim var.
Adaların tümüne Prens adaları deniyor. “Neden Prens adaları?” derseniz, maalesef prens ve prenseslerin birlikte mutlu bir hayat geçirmek için gidip huzur içinde yaşadıkları yer olmasından dolayı değil. İnsanın aklına böylesi büyülü bir sebep gelse bile, Roma imparatorluğu döneminde prenslerin, imparatorların ve imparatoriçelerin sürülüp manastırlara hapsedilmesinden dolayı Bizanslılar bu adalara Prens adaları demiş.
Cin Adaları adı da verilmiş
Prens Adaları olarak da bilinen İstanbul açıklarındaki adaların en büyüğü. EskiYunanca adı Prinkipos. Yunancada “Prens” anlamına geliyor. Antik dönemde adalara Dimonisi veya Demonisi (CinAdaları)da denmiş.
Büyükada’da bulunan 4 camiden mimari bakımdan en dikkat çekeni II.Abdülhamid tarafından yaptırılan Hamidiye Camii.
Adada eşeklere Merkep denirdi
Adada eşeklere Merkep denirmiş eskiden. Peki merkep neymiş. Arapça kökünden Osmanlıca,“taşıyıc” demekmiş. Hanımefendiler “Eşekle gidelim” diyemediklerinden o dönemler, “merkep”le gidelim derlermiş. Benim çocukluğumda da merkep denirdi ama biz onu eşek sanırdık.
Yazarlar da sürgün olarak adaya gitti
İmparatoriçe İrini, Prenses Euphrosina, İmparatoriçe Zed, Baltaoğlu, Süleymanbey ve Keçizade Fuat Paşa adada yaşamış ünlü isimler arasında yer alıyorlar.
Reşat Nuri Güntekin de adada yaşamış ve Maden Mahallesi’nde hala görebileceğiniz bir evi olan ünlü isimlerden.
Asıl adı Leon Davidoviç olan siyasetçi, devrimci, Marksist teorisyen (Kızıl ordunun kurucusu olarak da bilinen) Lev Troçki 1929-1933 yılları arasında sürgün edildiği Büyükada’da kaldı. Troçkin’in sürgün sırasında yaşadığı Hacapulos Köşkü Nizam Mahallesi’nde şimdi Adalar Kaymakamlığı olarak kullanılıyor.
Önemli yapılar
Adadaki büyüktur eşsiz bir manzaraya sahip. Adada 9 Rum Ortodoks kilisesi, 1 Ermeni ve 1 Latin Katolik kilisesi bulunuyor. Sinagog ve Rum yetimhanesi de buradaki önemli yapılar.
Eirene oğlunu tahttan indirdi
Adanın hikayeleri hiç bitmez. Yine eskilerde Atinalı Eirene, oğlu VI. Konstantinos’u Bizans tahtından indirip gözlerine mil çektirmiş ve iktidarı ele geçirmişti. İmparator(içe) Eirene Bizans’ın ilk ve tek kadın hükümdarı oldu. ancak iktidar keyfi yalnızca beş yıl sürdü. 802’de Maliye Bakanı Nikephoros tarafından bir saray darbesiyle tahttan indirildi ve Prens Adaları’na sürülmesine karar verildi. Hayatının kalan kısmında burada geçirdi.
Adaklar kabul ediliyormuş
Günümüze gelen bir söylenti şöyle: Adadaki yokuşu çıplak ayakla yürüyerek kiliseye çıkarsanız adaklar kabul ediliyor. Bu yokuşu çıkarken size eşlik eden adak ağaçları da var.
Büyükada defineleri
Elbette denizle sınırlanmış olan bu adalar birçok gizemli, trajik hikayelerin mekanı olmuştu. 1930 yılında Karacabey mevkiindeki Rum Ortodoks mezarlığı yakınında bulunan ve Büyük İskender’in babası Makedonya kralı I. Filip’e ait altın sikkeler ihtiva eden Büyükada Definesi, adanın tarihine ilişkin en eski bulgu. Hepsi 207 altın sikkeden ibaret olan define şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde.
Çobanın rüyası gerçek mi oldu?
Büyükada’daki Aya Yorgi Kilisesi’nde edilen duaların kabul edildiğine inanılıyor. Rivayete göre, Bizans dönemlerinde işgal edilen adanın papazları, ikona ve kutsal eşyaları toprağa gömmüşler. Sonra Aya Yorgi diye anılan aziz, bir gün bir çobanın rüyasına girmiş ve ondan kiliseye giden yokuşu turmanıp, çan sesini duyduğu an olduğu yerde durup toprağı kazmasını istemiş. Çoban bu rüyayı birkaç gün daha üst üste görünce aziz Aya Yorgi’nin kendisine dediklerini uygulamış ve topraktan bugün kilisede sergilenen ikona ve kutsal cisimleri çıkarmış.