Koç Holding Başkanı Mustafa Koç, “Japonya’da tsunami sonrası kendiyle birlikte otomotiv sektörünü durduran fabrika gibi, durdu mu dünyayı durduracak fabrikalarımız olmalı” dedi
Amerika Birleşik Devletleri’nin Sırbistan ile karşı karşıya geldiği 2014 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın finalini izlemek üzere İspanya’nın başkenti Madrid’deyiz. Turnuva’nın Presenting Sponsoru (Şampiyonayı tüm dünyaya sunan ana destekleyici) Beko’nun davetlisiyiz ve maç öncesi Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ile sohbet etme imkanı buluyoruz.
- Son çıkan 2.1’lik büyüme hızına üzülen de var sevinen de. Bir kısım diyor ki plan dahilindeydi. Cari açığın düşmesi için müdahale gerekliydi. İkinci çeyrekte ortaya çıkan büyüme rakamını siz nasıl okudunuz?
Koç: Kesinlikle Türkiye için yeterli bir büyüme değil. Nato’da roket mühendisi olmaya gerek yok bunu söylemek için. Öyle bir ikilemde ki Türkiye, genç nüfusu beslemek için yüzde 5, 5.5 büyümesi lazım her sene. Ancak bunu biraz aşınca cari açık canavarı ortaya çıkıyor. Bu yüzden sanayimizde katma değer yaratacak ürünlere yönelmeliyiz. Hatırlayın Japonya’da iki fabrika sular altında kaldı. Tüm dünya otomotiv sektörü neredeyse durma noktasına geldi. Bizim de böyle katma değerli ürünler üreten fabrikalara ihtiyacımız var. Durdu mu dünya durmalı. Bu konuyu orta ve uzun vadeli ciddi bir şekilde ele almamız lazım. Devlet boyutunda, özel sektörle birlikte ele alınması lazım. Bir model olarak.
Yine de gemi yüzüyor
- 17 Aralık, yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi derken, yine de büyümede gelen rakam sizin için hayal kırıklığı mı oldu. Holding olarak yılbaşında koyduğunuz hedeflerle örtüşüyor mu?
Koç: Daha kötü de olabilirdi muhakkak. Belirsizlik ortamı oluştu. 2 tane seçim atlattık. Şimdi bir de genel seçim geliyor. Buna kuzeyimizde güneyimizde etrafımızda olan olayları da katarsak yine de iyi kötü gemi yüzüyor. Bunu da göz ardı etmememiz lazım. İyi bir noktadayız.
Bu noktada Koç Holding CEO’su Turgay Durak araya giriyor. Bir önceki soruya Koç’un verdiği ‘Sanayiyi geliştirmek için bir model gerekiyor’ sözlerine ilave edeceği şeyler var:
Durak: Büyük şirketlerimizi tüketici olarak desteklememiz lazım. Bunun ardından o şirketlerin elleri rahatlamış bir şekilde dünya pazarlarında ürünlerini satmaları için çok büyük atılım ve gayret içinde olmaları lazım. Konfeksiyonda, ayakkabıda, savunma sanayindeki, beyaz eşyadaki, otomotivdeki şirketler bunlar. Yurtiçindeki faaliyetlerini tüketici olarak bizler bir de büyük alıcı olarak devletin desteklemesi lazım.
- Ali Babacan’ın ‘Sanayicilikten vazgeçtik, AVM rezidans işine döndük’ sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz. Siz üstünüze alındınız mı?
Koç: (Gülerek) Biz geleneksel ürünler üreten sanayici tarafındayız. Yani spekülasyon yapılmayan taraftayım. Sayın Babacan’ın saptamalarına tamamen katılıyorum. Bir kriz oldu mu elinizdeki elle tutulmaz varlıklar bir anda uçup gidebiliyor. Bir fabrikanız bir varlığınız var ise bu her zaman iyi kötü bir değer ediyor.
Mustafa Koç’un örnek gösterdiği fabrikada ne oldu?
Japonya’da 11 Mart 2011’de yaşanan büyük deprem ve tsunami sonrası pek çok tesis zarar gördü, üretimini durdurdu. Tedarik üretimi yapan fabrikalar ise tüm dünya üretimini sekteye uğrattı. Mustafa Koç’un kastettiği fabrika boya tedariki sağlayan Merck. Merck’in ürettiği bir metalik boya katkısının deprem yüzünden üretilememesi özellikle Amerika’da fabrikalarda üretimin durmasına neden oldu. Ford, Kentucky’deki F serisi üreten fabrikasını 2 hafta kapalı tuttu. Turbo dizel motorları Euro 4’ten Euro 5’e taşımayı sağlayan airflow isimli parçanın dünyadaki tek üreticisinde yaşanan sorunlar General Motors, Toyota, Peugeot, Citroen gibi üreticilerin Avrupa’daki dizel motor üretimlerini etkiledi. J.D. Power and Associates’in raporuna göre Japonya depremi nedeniyle dünya otomotiv üretiminde bir aylık kayıp 600 bin adet civarında oldu.
DEİK’teki değişiklik enteresan olabilir
İş dünyasının önemli çatı kuruluşu DEİK’in yapısının değiştirilmesi ve Bakanlığa bağlanması ile ilgili olarak da, uzun yıllar Türk Amerikan İş Konseyi Başkanlığı yapan Koç’un söyleyecekleri vardı: “Öncelikle dış ilişkilerde veya dışarıda yapılan operasyonlarda koordinasyon çok önemli. Ortada bir kavram kargaşası yaşanıyordu. 3-4 ayrı kurum ayrı kanallardan gidiyordu. Mesela ABD ile ilişkilerde. Amerika’nın da kafası karışıyordu. Benim zamanımda da problem oluyordu. Herkes ayrı kanaldan gidince siz kimi temsil ediyorsunuz diye soruyorlardı bize. İş Konseyi, TUSKON, TÜSİAD, MÜSİAD, herkes aynı birimlere gidiyor. O yüzden tek kanaldan yürümesi doğru bir şey. Ancak doğru uygulanırsa. Eğer bu karışıklığı önleyecek bir sistem ise bence enteresan olabilir ama onun dışında DEİK’i bu şekilde devre dışı bırakmak bilemiyorum... İnşallah doğru yönetilir. Bunu zaman gösterecek. Şimdi bir yorum yapmanın faydası yok.”