Kurdaki hızlı artışla milli gelirin 9 bin doların altına düşme tehlikesi belirince, satın alma paritesine göre milli gelir rakamı öne çıkarıldı. Ancak dünyadaki diğer ülkelere bakınca tabir yerindeyse sağdan da saysan, soldan da saysan durum pek değişmiyor. Aynı taktiği Afgan Hükümeti de kullansa halkına ‘Milli gelir 659 dolar değil, 2 bin dolar’ diye söyleyebilirdi...
Türkiye artık milli gelirini 9 bin dolarlarla değil, 19 bin dolarlarla ifade edecek. Peki bu pratikte ne fayda sağlayacak?
Sağlayacağı tek faydanın 10 bin doların altına gerileyen hatta 9 bin doların bile altına gelme riski bulunan milli gelirin kamuoyu ve seçmen nezdinde yaratacağı moral bozukluğunu önlemek olduğunu söyleyebiliriz. Bir nevi göz boyama.
Peki pratikte bir anlamı var mı?
Hatırlanacağı üzere TÜİK 2007’de milli gelir hesaplama yöntemini değiştirmiş ve bir günde kişi başı gelirimiz 2 bin 20 dolar artmıştı.
Bu sefer ki daha farklı bir strateji oldu.
O tarihteki değişiklikte bazı ölçümleme standartları AB’ye uyumlu hale gelmişti. Bir örnek vermek gerekirse mali aracılık hizmetlerinin ölçümünde eski sistemde örneğin bankaların sadece net faiz gelirleri dikkate alınırken, işlem ve komisyon gelirleri de hesaba katılmıştı. Evlerde genelde kayıt dışı olarak çalışan temizlikçi, çocuk bakıcısı, bahçıvan gibi yevmiyeli kişiler yeni seride dikkate alınmıştı. Böyle olunca da milli gelir 576 milyar TL yerine 768 milyar TL olarak ilan edilmişti.
Artık o standartlarla yeniden oynamak ve hesap yenilemek mümkün olmayacağı için başka bir çare bulunmuş görünüyor. Karartma diyebileceğimiz yeni ifadenin pratikte hiçbir anlamı yok. Yani yabancı yatırımcı da, yerli yatırımcı da ‘Aaaa Türkiye’nin aslında gerçek milli geliri 20 bin dolarlar mertebesindeymiş’ diyerek yatırıma koşmayacak. Bu zaten bilinen bir şeydi.
Pratikte neden bir anlamı yok dünya örnekleri ile ortaya koyalım.
Örneğin Afganistan. Afganistan’ın milli geliri 659 dolar. Ancak satın alma gücüne göre değerlendirirsen kişi başı geliri 1.995 dolar. Yani tam 3 katı. Acaba Afgan Devlet Başkanı ya da Maliye Bakanı’nın aklına gelmemiş midir, milli geliri böyle satmak?
Üstelik Türkiye’ye göre 3 katlık farkla daha etkileyici bir sonuç çıkarıyor. Diğer ülkeleri de örnek olarak listeledim. Değişen bir durum yok. Sağdan da saysan soldan da saysan, Türkiye’nin dünya ligindeki yeri değişmiyor. Romanya’yı ele alalım. Rakamları bize çok yakın. Milli geliri
10 bin doların hemen altında. Satın alma gücüne göre bakarsan da 19 bin 400 dolar civarında. Yani elma elma kıyaslarsan bir avantaj yok.
Bu karartma 10 bin dolar gelire çakılı kalıp orta gelir tuzağına düştüğümüz gerçeğini de, dolar bazında fakirleştiğimiz gerçeğini de değiştirmiyor.
Türk ekonomisinde H.İ.G.O.O dönemi
Türkiye milli geliri ifade ederken artık satın alma gücüne göre milli gelir rakamını telaffuz etmeyi uygun buldu. Türkiye’de H.İ.G.O.O anlayışı ekonomiden siyasete hatta spora dahi yayılmışken ve tehlikeli bir hal almışken buna çok da şaşırmamak lazım. Şimdi nedir bu ‘H.İ.G.O.O anlayışı’ diyebilirsiniz. Hangisi İşine Geliyorsa Onu Oku’nun kısaltmasıdır, patenti de bana aittir. Türkiye’de son 10 yıldır GDP yani milli geliri telaffuz etmekte bir sakınca olmadı. Hatta bol para döneminde dolar kuru reel olarak o kadar baskı altında kaldı ki, dolar bazında milli gelir harika bir sonuç verdi, başarı hikayesi olarak ballandıra ballandıra anlatıldı. Şöyle basit bir örnek verelim. Türkiye’nin bu yılki milli gelirinin 1 trilyon 928 milyar TL olması bekleniyor. Şayet dolar kuru bugün bulunduğu seviyede yani 3 liralarda değil de 2.05 TL’de olsaydı, milli gelirimiz kişi başına 12 bin doların üzerinde çıkacaktı. 2.30 seviyesinde kalsa bile milli gelir 10 bin 746 dolar olarak hesaplanacaktı. Ancak şimdi ortalama kuru 2.75 TL alırsak milli gelir dolar bazında 701 milyar dolara iniyor, kişi başına gelir de 8.988 dolara çekiliyor. 8 bin 988 doları mı telaffuz etmek daha işe gelir, 19 bin doları mı? Tabii ki 19 bin doları...
Aslında cari fiyatlarla milli gelir hesabı da yanıltıcıydı. Ancak kur yıllar için de o kadar baskı altındaydı ki bu ‘Sağlıksız’ durum gözardı edildi. ‘Milli geliri 10 yılda 3 kat artırdık’ demek kulağa hoş geldi. Meydandaki, televizyon başındaki insanı da etkiledi. Asıl doğru olan milli geliri sabit fiyatlarla hesaplamaktır. Cari dolar/TL yanıltıcı bir sonuç çıkarır ortaya. E tabii ‘Milli geliri 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkardık’ demek fiyakalıdır. Dolayısıyla şimdi ‘700 milyar dolara düşürdünüz’ denirse fiyaka bozulur.
Sabit fiyatlarla bakıldığında gerçek milli gelir artışı net şekilde ortaya çıkar. Öyle bakınca da milli gelirin 3 kat değil sadece 1 kata yakın artırılabildiği sonucu çıkar ki o da pek kulağa hoş gelmez. Ama gerçek rakamları arayan ve doğru değerlendirme yapmak isteyen ekonomistler ve analistler inanın sabit fiyatlarla hesaplanan rakama bakarlar.