Digiturk’ün % 47 ile azınlık payına sahip olduğu sanılan ABD’li fon şirketi Providence, % 53 hissenin sahibi çıktı. Digiturk’te satış görüşmelerini de sanılanın aksine TMSF değil, Providence yürütüyor.
Alın size Mehmet Emin Karamehmet’in oluşturduğu bir tuhaf şirket yapısı ve içinden çıkılması zor yeni bir ilişkiler yumağı daha...
Turkcell’de meydana getirdiği tuhaf üçlü yapı ve puzzle gibi hissedarlık şekli yüzünden anlaşmazlık bir türlü giderilemezken Digiturk’te de benzer bir yapının olduğunu öğrendim.
TMSF’nin Karamehmet’e ait hisselere el koymasının ardından Digiturk’teki bu tuhaf yapı ortaya çıkarken, TMSF yönetimi şimdi sakin kalarak doğru strateji kurgulayarak ve kamu otoritesi gücünü kullanarak düğümü çözmeye çalışıyor.
Rehin hisse ile kredi
Şimdi olayın en başına gidelim. Karamehmet, Fintur ve Yapı Kredi Bankası’nın elinde bulunan Digiturk hisselerini alabilmek için 2005 yılının sonunda ABD’li fon şirketi Providence Equity ile el sıkıştı. ABD’li fon şirketinden 150 milyon dolar nakit alan Karamehmet, Digiturk hisselerini Yapı Kredi Bankası ve Fintur’dan geri aldı.
- Providence’e ise Digiturk’ün yüzde 47 hissesini verdi. Bu anlaşma kapsamında Digiturk’ün 250 milyon doları bulan banka ve piyasa borçları da ödendi. Yani toplamda Providence’ın Digiturk’e koyduğu tutar 240 milyon doları buldu.
- 2006 yılının başında şekillenen bu anlaşma ile Digiturk’ün yüzde 53’ü Karamehmet’e yüzde 46’sı Providence’a ait bir yapı ortaya çıktı.
- Ya da biz öyle biliyorduk. Zira aradan geçen yıllarda nakite sıkışan Karamehmet, Digiturk’te kendisine ait olan yüzde 53 hisseyi de yine Providence’a rehin verip para almış. İşte dengeler de bu alışveriş sonrası değişmiş.
- Belirlenen tarihte Karamehmet ödeme yapacakken denkleştirememiş ve para biraz eksik kalmış. Çare olarak da Digiturk’te rehin verdiği yüzde 53 hissesinin 47’sini geri alabilmiş. Yani kendisine ait yüzde 5’lik hisseyi Providence’da bırakmak zorunda kalmış.
- Tüm bu alışverişler de Türkiye’de kurulu Digiturk şirket hisselerinde değil, Digiturk’ün yüzde 100’üne sahip Hollanda’da kurulu şirketin hisseleri üzerinden yapılmış. Yani bu alışverişler doğal olarak TMSF’nin ve bizim gözümüzden kaçmış. (Turkcell için de Rus Alfa ile yine yurtdışında benzer yapıda bir şirket kurulmuştu)
- Digiturk meğer Türk değilmiş demem ondan. Şirketin yüzde 100’üne Hollanda’da kurulu bir şirket sahip. Mevcut durumda da hisselerin yüzde 53’ü Providence’da, yüzde 47’si de Karamehmet’in varlıklarına 5411 sayılı yasaya istinaden el koyan TMSF’de. Hatırlanacağı üzere Mayıs 2013’te TMSF alacaklarını tahsil edebilmek için Aks Televizyonculuk ve BMC’den sonra aralarında Digiturk’ün de bulunduğu Karamehmet’in ortağı olduğu 10 şirkete daha el koymuştu.
ABD’LİYE 670 MİLYON $’LIK GARANTİ KAZANÇ SÖZÜ VERMİŞ
Digiturk de el konulduktan sonra diğer şirketler gibi potansiyel alıcıların ilgisini çekmeye başladı. Hatta Doğan Grubu ve Türk Telekom gibi alıcılar ortaya çıktı. Doğan TV Holding’in yüzde 53 hisse için 742 milyon dolar, Türk Telekom’un ise 530 milyon dolarlık bağlayıcı olmayan teklifler sunduğu basına yansıdı. Ancak Providence her aşamada yüzde 53 hisseyi göstererek, “Bu şirketin çoğunluk hissedarı benim” dedi. Ve ekledi “Eğer bir satış olacaksa da bu görüşmeleri ben yürütürüm, şirketi ben satarım.” Yani aslında satış görüşmelerini Providence yürütüyor, TMSF nezaret ediyor.
Bu arada ortada ilginç ve işleri biraz içinden çıkılmaz hale sokan bir başka durum daha var. İşte yine ancak Mehmet Emin Karamehmet’in becerebileceği bir bomba ayrıntı daha: Karamehmet’in 2005 Aralık ayında Providence ile anlaşma yaparken gizli bir protokol imzaladığı ve büyük bir taahhütün altına girdiği anlaşıldı.
TMSF iş başında
Meğer Karamehmet, ABD’li fon’u “2011’e kadar yatırdığınız 240 milyon dolar en az 670 milyon dolar olur. Olmazsa bu parayı taahhüt ediyorum. Digiturk’ten bu parayı alırsınız” diyerek ikna etmiş.
ABD’li şirketin bir de böyle kapı gibi anlaşması var elinde.
Bu protokolü de gerekçe gösteren Providence, 2011’den bu yana geçen 3 yıla da faiz işleterek “Ben bu satışın sonunda en az 1 milyar doları cebime koymalıyım” demeye başladı. Ancak şirketin Maliye ile uzlaşamadığı bir vergi cezası var. Nihayetinde Digiturk’ün en büyük değeri de süper lig yayınları. Bu yayınların akıbeti de yine kamunun iki dudağının arasında... Yani 1 milyar dolar istedi ancak çok fazla da efelenemiyor. Zaten rakamı önce 800 milyona indirdi, bugünlerde ise 670 milyon dolara razı. TMSF nezaret ettiği bu satışta durumu iyi yönetiyor. Kamunun bu işten istediğini elde edebilmesi ve eli boş çıkmaması için kozlarını iyi oynuyor.
PARİS SAİNT GERMAİN’İN SAHİBİ KATARLILAR TALİP
Digiturk için görüşmeleri Providence yürütüyor, TMSF nezaret ediyor demiştik. Şimdi gelelim potansiyel alıcılara... Ne Doğan Grubu, ne de Türk Telekom potada değil. Şu an masada en ciddi alıcı olarak Katarlı bir grup oturuyor. Paris Saint Germain’i satın aldıktan sonra Zlatan İbrahimoviç, David Luiz, Cavani, Thiago Silva gibi ünlü futbolcuları transfer eden, hem Fransa Ligi’nde hem de Şampiyonlar Ligi’nde ses getiren işadamı Nasır El Halifi, Digiturk’ün de en büyük taliplisi.
Duyumlarıma göre, 1 milyar 350 milyon dolar teklif ettiler. Borçlar düşüldükten sonra 1 milyar 150 milyon dolar kalabilecek görünüyor. Bunun 670 milyon dolarını Providence alırsa, kalanı ile de vergi borçları ödenecek. TMSF bu ödemelerden sonra kendine kalacak payı da Karamehmet’ten kaynaklı kamu alacağının tahsilinde kullanabilmenin hesabını yapıyor.