DYO’nun CEO’su Serdar Oran, 2009 yılından bu yana DYO’nun sektörün üzerinde büyüme gösterdiğini belirtiyor. 40 ülkeye ihracat yaptıklarını söyleyen Oran, “Sorunlu günlerde Mısır’da işleri büyüttük. Rusya’da da büyüdük. Artık hedefimiz Afrika” diyor.
DYO Türkiye’nin ilk yerli boya fabrikası. 1954 yılında kuruldu. Yaşar Topluluğu kurucusu Selçuk Yaşar’ın Türkiye’ye kazandırdığı markalardan biri. DYO hâlâ Türkiye’de boya sektöründe 5 altı sektörde üretim yapan tek marka. DYO şemsiyesi altında inşaat boyları ve yalıtım, sanayi, mobilya, otomotiv ve deniz boyaları üretiliyor. DYO’nun CEO’su Serdar Oran’la buluştuk. Oran’ın da çok ilginç bir kariyer öyküsü var. 40 yaşına geldiğinde ‘artık yeter’ demiş ve DYO’daki görevinden ayrılmış. Başka yere transfer filan olmak için değil, kendine zaman ayırmak için. Ve yıllar sonra Serdar Oran, Yaşar Topluluğu’nun üst yönetiminden gelen bir telefonla görevine dönmüş. DYO’yu ve Serdar Oran’ın kariyer öyküsünü konuştuk.
- Serdar Bey farklı bir kariyer öykünüz var. Önce onu dinlemek istiyorum.
1988 yılında girdim DYO’ya. Araştırma mühendisiydim.
- Kimya Mühendisisiniz değil mi?
Evet. Amerika’da yüksek lisans yaptım. Oradan Yaşar Grubu’na geldim. Yurtdışında okuyordum. O dönemde yurtdışında eğitim aldığınızda Ateşeliğe bildirirdiniz, askerlik döneminde aranmamak için. Ateşelikte de bir CV’niz olurdu. Beni Amerika’dayken bir gün Yaşar Grubu’ndan aradılar. Ve ‘Ülkeye dönmeyi düşünürseniz bize gelin bir görüşelim’ dediler.
- Okurken işi buldunuz...
Evet. Şanslıyım galiba.
Çim biçtim, boya yaptım
- Hayatınızda ilk parayı nasıl kazandınız?
O da ilginç aslında. Amerika’da çim biçiyordum. Daha sonra ev temizliği yapmaya başlamıştım. Amerika’da ev boyuyordum. İyi de para kazanıyordum.
- Boyanın kokusunu almışsınız...
Kader belki de. O dönemde bir duvarı boyayıp sonra diğer duvarı boyayınca iki duvar arasında fark olduğunu görüp bunun neden böyle olduğunu bir türlü anlamamıştım. Aynı boya neden farklı renkte duruyor merak ediyordum. Boya bidonu köşeye gelmeden değiştirilmezmiş, ona göre ayarlamak gerekirmiş. Yıllar sonra bunu boyacılarımıza söylediğimde, ‘Abi sen bunu nereden biliyorsun?’ dediler.
- Türkiye’ye dönüp hangi pozisyonda başladınız işe?
Araştırma mühendisi olarak başladım. İlk önce matbaa mürekkeplerinde başlayacaktım. Fakat o dönemde bir sorun oldu, işe başlama tarihim değişti. Tam o sırada Ar-Ge’de bir mühendis ayrılmıştı ve ben direkt Ar-Ge’de işe başladım.
- DYO 1954 yılında kurulmuş eski bir marka. İnişler çıkışlar da yaşadı. Siz de bunu yaşadınız DYO’da...
İzmir’de DYO’da çalışmak özel bir durumdu. İzmir’in en iyi şirketlerindendi. Hâlâ da öyle. Her 3 senede bir terfi ettim. 2000 yılında genel müdürdüm. Adım adım yükseldim ve sonra 2001 yılında ayrıldım.
- Neden?
Profesyonel olarak çalışmak istemedim. Çalışmama kararı alarak ayrıldım.
40 yaşında işi bıraktım
- Kaç yaşındaydınız?
40.
- Neden böyle bir karar aldınız?
O zaman büyük geliyordum kendime, şimdi genç derim ben de. O yıllarda para piyasalarında fırsatlar vardı. Ben de meraklıydım. İşten ayrıldım, bir laptop ve veri sağlayıcıyla evime çekildim. Ama kısa süre sonra hayat o kadar güzel olmadı. İnişler çıkışlar yaşamaya başladım. Sonra bu konuda da eğitim aldım. Türkiye dışında da bu işi yapmak için her sistemi kurdum. Amerika’yı çok iyi takip ettiğim için saat farkı nedeniyle uyumuyordum diyebilirim. Matematik modeller kurdum o dönemde. Ve işlerim rahatladı.
Yelkenliyle dolaştım
- Kaç yıl sürdü bu iş?
8 yıl. Ben bu süre içinde işler sistematik hale gelince hobilerimi hayata geçirdim.
- Erken emeklilik gibi...
Valla daha fazlası.Yelken yapıyordum. Hâlâ da yapıyorum. Yelken yarışlarına katılmaya başladım. Karayipler’e kadar gittim. Çevremdeki herkese yurtdışından tekne getirmeye filan başladım.
Hiç bırakmamış gibi
- Bu ortamda nasıl döndünüz işinize?
Doğrusu hiç aklımda yoktu. Bir gün bir telefon geldi. O dönemde de Yaşar Holding’te yönetim değişmişti. Ben de sanırım doymuştum. Mayıs 2009’da işe başladım.
- Uzun süre geçmiş aradan. Kravatlı, masa başı iş, fabrikalar v.s.. Nasıl uyum sağladınız? Sıfırdan başlamış gibi miydiniz?
İnanın sanki dün işi bırakmışım gibi hissettim. O yıllar nasıl geçti bilmiyorum. İyi enerji depolamıştım. Bunu da ekibe geçirdiğimi düşünüyorum. Bana ömür biçenler de oldu, 2 ay, 2 yıl filan diye... Çalışıyorum işte... Beynimi boşaltmam ve yeniden şarj olmam 8 yıl sürdü.
- Rekabet koşulları çok değişmişti? Nasıl bir ortamda buldunuz DYO’yu?
Değişmişti. Ama ben ekonomiyi hep yakından takip ettim. Uzak olmadım hiç. Sektörü de izlerdim. Ben göreve geldiğimde DYO sektörde 4’üncülüğe düşmüştü. Açık fark vardı. En yakın rakibinden aşağıdaydı. Ben hızlı ilerleyebileceğimiz alanı gördüm. Çünkü marka güçlü. Ben fırsatı gördüm. Marka hak ettiği yerde değildi.
- Hızla büyüdünüz sanırım daha sonrasında. Ne kadarlık bir büyüme oldu?
2009-2010 yılında yüzde 46 büyüdük. 2011’de yüzde 39. Marka da organizasyona hız kazandık, müşteri odaklı çalıştık. 2012 büyümemiz yüzde 19 oldu. Daha önceki büyümelerde pazar yüzde 16 büyüyordu. Şimdi pazar yüzde 6 büyüdü. Biz hızlı büyüyoruz. Pazar payımız da çok arttı. İnşaat, deniz boyaları, otomotiv diye bölerek bakmak lazım. Şu anda 5 alanda da ya birinciyiz ya da kıl payı ikinciyiz.
40 ülkeye ihracat yapıyoruz
- İnşaat sektöründeki hareketlilik sizin büyümeniz için çok önemli değil mi?
Bu projelere markalı boyalar giremiyor. Çok az projeye giriyor markalı boyalar. Kayıt dışı çok ciddi boyutta sektörde.
- Kaç fabrikanız var?
Yurtiçinde 2. Dilovası’ndaki fabrikada yılda 150 bin ton, Çiğli’de 94 bin ton boya üretiliyor. Fabrikalarımızda 1.052 kişi çalışıyor. DYO’nun 15 bin satış noktası var
- Yurtdışında kaç fabrikanız var?
Rusya, Mısır, Romanya’da fabrikalarımız var. Bu yatırımlar 2000’li yılların başında yapıldı. Yenileniyor bu yatırımlar. Rusya’daki üretim tesisimiz yenilendi. Rusya’da katlanarak büyümeyi amaçlıyoruz.
- Mısır’daki fabrikanız Arap Baharı’ndan etkilendi mi?
Mısır’da Arap Baharı döneminden çok etkilenmedik. Hatta o dönemde tam aksine iş oldu. İnsanlar boşluk ortamından yaralandılar, ev yaptılar.
- Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz?
Şu anda 40. Biz Mısır’daki fabrikadan Afrika’ya daha çok ihracat yapmayı amaçlıyoruz.
Ar-Ge merkezi olan 72 şirketten biriyiz
- DYO Ar-Ge’ye önem veriyor? Ne tür yenilikler var son dönemde?
Çok yenilikçi bir marka DYO. En inovatif boya markası olarak da biliniyor. Nano boyalar bizde. Hibrit teknolojiyle bir boya çıkardık. Kesinlikle leke tutmuyor, leke itici bir boya. Tüm boyalar silinir ama bu boya çok farklı. Ancak bunu denediğinizde anlayabilirsiniz. Teknoplast ürünümüz uzun zamandır farklılığıyla biliniyor.
- Toplam Ar-Ge’ye ne kadar pay ayırıyorsunuz?
Yüzde 2’lik pay ayırıyoruz. Dünyada bize benzer markalara bakınca bu oran yüzde 1 ya da yüzde 0.8. Ar-Ge merkeziyiz biz. Türkiye’de Ar-Ge merkezi olan ilk 75 şirketten biriyiz.
Sarı zihin açar mavi acıktırır
- 60 bin farklı renk seçeneğiniz var...
Eskiden bir şampanya ve bej vardı. Şimdi öyle değil.
- Peki aman şuraya bu renk olmaz gibi önerileriniz var mı?
Sarı zihin açar. Sınava girecek bir çocuğunuz varsa odasını sarı boyayın. Mavi rengi mutfakta kullanmayın. Mavi iştah açar. Yatak odasında kırmızı renk kullanmayın. Kırmızı agresifliği artırabilir. Rahat uyumanız için uygun değil. Boya işi artık külfetli değil. Bir odanızın bir duvarının rengini değiştirdiğinizde büyük değişiklik yapmış olabiliyorsunuz. Evi sık sık boyarsanız bakıma da ihtiyaç olmaz.
Spor yapıyorum bazen yarışlara katılıyorum
- Yelkene zaman ayırabiliyor musunuz?
Yarışlara gidiyorum. Artık daha kısa süreler için katılabiliyorum.
- Başka hobiniz var mı?
Kayak yaparım. Oğlum da iyi bir kayakçı. Ben spor yaparım. Tenis oynarım. Teniste de turnuvalara katılırdım, artık katılmıyorum. Karşıyaka Tenis Kulübü’nün Asbaşkanlığını da yaptım.