Genç sanatçı Seçkin Pirim’in Disiplin Fabrikası sergisi Londra Saatchi Gallery’de açıldı. Bu serginin açılmasında maddi ve manevi desteği Seçkin Pirim’e sağlayan Erdal Matraş ve Seçkin Pirim’le konuştuk.
- Erdal Bey sizle daha önce yaptığımız söyleşide Ömer Uluç’la dostluğunuzu paylaşmıştınız. Ömer Bey’le yol arkadaşlığınız vardı. Şimdi aynı şeyi Seçkin Pirim için de söyleyebilir misiniz?
Sanatçıyla beraber yıllanmak isterim. İlk önemli deneyimimi Ömer Uluç’la yaşadım. 2001’den bugüne kopmamış bir ilişki. Onun ölümünden sonra bir boşluk olmadı dersem yalan olur. Genç sanatçılara öncelik tanımak benim için bir özveri meselesi. Seçkin de bu doğrultuda beni heyecanlandıran, serüvenci ruhunu hissedebildiğim bir sanatçı oldu. Genel olarak baktığınızda tüm işlerinde bir tutarlılık görseniz de, çok farklı deneyselliklere ve çok boyutlu gelişmelere açık olduğunu görmüş olmak, benim Seçkin’le uzun bir yola çıktığımın göstergesi.
‘Popüler olanı seçmem’
- Sizi en çok hangi özellikleri çekti?
Zekanın, özgür düşüncenin yaratımı eserler, bunları yaratan sanatçılar ilgimi çeker. Seçkin’le ilk aldığım eser üzerinden tanıştık. O iş de kağıt serilerinin ilklerinden, mavi yatay bir işti. Heykelsi bir çalışmaydı ama heykel değildi. Formunu, malzemesini ve yapış sürecini merak ettim. Aslında teknik olarak 2 boyut olarak algılansa da benim için kağıt işleri üç boyutlu bir anlatım içermekte. Kağıt işlerindeki formlar minimal gibi görünse de benim için hayali, özellikle renklerin de araya girmesiyle illüzyon yaratan bir forma da dönüşüyor. Seçkin Türk, çağdaş heykel dünyasında üstün bir konumda. Heykel çalışmalarını biliyordum, ama geçen yıl Contemporary Istanbul’da gördüğüm kağıt çalışmaları özellikle ilgimi çekti ve daha fazla tanımak istedim. Merkur’den, Seçkin’le bu bağı kurmamı sağlayan ilk işini aldıktan sonra sanatçıyı tanımak, atölye ortamını görmek istedim.
- Siz sanki yalnızca aldığınız eserle değil de sanatçıyla da bir yakınlık kuruyorsunuz...
Benim sanata bakışım, genel bir koleksiyoner bakışı ve algısının dışında. Bireysel ilişki çok önemli. Aynı anda birkaç sanatçıya birden ilgi duymuyorum. Bakış açımda da hiçbir zaman bir filantropi yok. Atölye ortamı, üretim süreci, sanatçının yaşam tarzı, felsefesi, eserlerine bakış açısı, bunlar benim bizzat içinde olmak istediğim durumlar. Her ne kadar genç sanatçıların üretimlerini takip ediyor ve alıyor olsam da, yine de seçimlerimde şu an gündemde olan, (finansal değer, batıyla eşzamanlı üretimler) popüler olan sanatçılar çoğunluk olarak yer almaz. Yine içselleştirebileceğim konular ararım... Resimde yazıyı, şiiri severim. Şiirler, çoğu zaman boyanmış çizgiler, çeşitli şekillerdeki harfler ilgimi çeker.
Saatchi sanatta çok etkili
- Kaç eseriniz oldu? Koleksiyonunuzun özelliklerini öğrenebilir miyiz?
Sanat yatırımını finansal ya da envanter boyutuyla değerlendirmem, ben sanatçıya yatırım yaparım. Dolayısıyla alımlarımda kişisel bakışım önemli olduğu için sayı konusunda size doğru bir bilgi veremeyebilirim. Son dönemde daha çok genç sanatçıları takip ediyorum. Sadece tablo değil farklı malzeme, farklı disiplinlerden sanatçıların çalışmaları ilgimi çekebiliyor.
- Saatchi Gallery macerası nasıl başladı?
Seçkin Pirim: Birçok sanatçının isteği, yapıtının evrensel olan sanat ortamında dolaşmasıdır. Sanat herhangi bir uyruğa, kimliğe, ülkeye sınırlı kalacak bir olgu değil. Bir gün bu konular üzerinde Merkur’de konuşurken, Sabiha Kurtulmuş ve koleksiyonerim Erdal Bey’le, işlerin uluslararası platformda nasıl yer alacağına dair düşünceler üretiyorduk. Sanat fuarları bunun için çok yeterli olmuyor. İyi bir galeride kişisel sergi açmak için de işleriniz iyi olsa dahi, öncelikli başka kriterleri var. Aklımıza yarı müze mantığında olan, sanat dünyasında oldukça etkili Saatchi Galeri geldi. Her yıl sınırlı sayıda kişisel sergilere yer veren Saatchi’ye dosya göndererek ilk adımı atmış olduk. Dosyanın değerlendirilmesi ve onaylanması ile heyecanlı ve koşuşturmalı süreç başladı...
Erdal Matraş: Ben Seçkin’in işlerini ilk gördüğüm anda “Genç Türk sanatçısı” kavramını reddettim. Seçkin benim için uluslararası bir sanatçıydı ve gerektiği yerde olabilmesi için nasıl bir çalışma yapılması gerekiyorsa içinde olmak istedim, görüşlerimi dile getirdim.
Ekibin parçası oldu
- Başından beri bu işe çok inanmışsınız...
Seçkin Pirim: Erdal Bey içimizde buna en çok inanandı. Zor bir başlangıç seçtiğimizin farkındaydım. Dosyanın kabul onayı geldikten sonra oldukça heyecanlandım ve de biraz ürktüm açıkçası. Dünyanın sanat adına en önemli merkezlerinden biri olan Londra’da sergi yapıyor olmak işlerime karşı ağır bir sorumluluk yarattı. Ve tabii uykusuz geceler başladı... Erdal Bey işlerimi yakından takip eden hatta birçok işim konusunda benden daha titiz yaklaşan biri. İşlere olan ilgisiyle başlayan süreç gerçekten güzel bir dostluğa dönüştü. Çalışmalarımın uluslararası platformda yer alması gerektiği konusunda çok kararlı. Bu ilk sergi ile başlayan süreç, hem arkadaşlık hem de sonraki adımlar için sanırım gerçekten yol arkadaşlığına dönüştü.
Erdal Matraş: Araştırmacı ve detaycıyım. Seçkin’le 24 saat online bir iletişim halinde olmak benim de kendimi bu işin bir parçası hissetmemi sağladı. Görüşlerim sanatsal kriterlere dayanmasa da ifade edebilmek, kabul gördüğünü görmek, birlikte en başından beri bir paylaşım içinde olabilmek koleksiyoner olarak beni fazlasıyla mutlu etti. Kendimi bu projede hiçbir zaman sponsor olarak adlandırmadım, ben bu projenin tüm aşamalarında ekibin bir parçasıydım.
Matraş’ın desteklediği Seçkin Pirim’in sergisi LONDRA’DA açıldı
Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Başkanı ve Matraş Deri Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Matraş, aynı zamanda sanata yatırım yapan bir koleksiyoner. ‘Sanatçıyla beraber yıllanmak isterim’ diyerek atölyeden üretim sürecine kadar genç sanatçıların yanında olan Matraş son olarak Seçkin Pirim’in Londra Saatchi Gallery’de açılan ‘Disiplin Fabrikası’ sergisine destek verdi.
‘Koleksiyonumu özel bir mekanda paylaşabilirim’
- İleride müze kurmayı hayal ediyor musunuz? Ya da böyle bir planınız var mı?
Müze kurmak belki biraz iddialı bir hayal olabilir. Aslında dünyanın her yerinde irili-ufaklı birçok koleksiyonerin açtığı özel müzeleri görüyoruz ve bunların sanatçılar için işlevi önemli. Doğru bir işletim sistemiyle müzeler o ülkenin sanat ortamının ve tarihinin belirleyici bir görevini üstleniyor. Müzelerin bilgi vermesi, sanat dallarının en iyi örneklerini sunması, yeni neslin kültürel belleğini oluşturması üzerinde ciddi bir görevi var. Müze değil ama kendi koleksiyonumu, bakış açımı ve vizyonumu paylaşabileceğim özel bir mekanı yakın gelecekte düşünebilirim.
Fuar dışındaki sergiler önemli
- Türkiye’den sanatçıların çalışmalarının yurtdışına açılması için neler yapılmalı?
Seçkin Pirim: Londra sanat adına önemli merkezlerden biri. Fuarlar dışında sanatınızı duyurmak için bu tarz sergilere ihtiyaç var. Birçok kişi bu konuda bize destek verdi. Umarım bu sergi, benden sonraki genç kuşak ve projeler için yol açıcı olur. Desteğe ihtiyaç var. Yaşadığımız yüzyılda tek atışlık hareketlerle bir yerlere gelmek çok zor. Mutlaka bunun devamlılığını sağlamak gerekir. Ancak bu devamlılık sayesinde yapacağımız işler sağlam bir zemine oturmaya başlar. Bu süreç kısa bir süreç değil, bunun farkındayız. O yüzden uzun soluklu bir yol olarak düşünmek lazım.
Erdal Matraş: Sanatçıyla birlikte yıllanmak isterim
Haberin Devamı