Haberin Devamı
Herkesin Doğu’ya gitmeye korktuğu dönemde Diyarbakır ve Adıyaman’da istihdam yaratan Şükrü Ünlütürk, ‘Barış Süreci’ için TÜSİAD bünyesinde yeni projeler üretiyor
Şükrü Ünlütürk; TÜSİAD’ın İzmirli Yönetim Kurulu üyesi, Sun Holding’in kurucusu, Yönetim Kurulu Başkanı. Türkiye’nin ilk 500 şirketinde Sun Tekstil, ikinci 500’ünde de Ekotel adlı şirketleri bulunan, sıfırdan başladığı iş yaşamında ilklere ve başarılara imza atan bir işadamı. Herkesin Doğu illerine gitmeye korktuğu dönemde Diyarbakır ve Adıyaman’da geliştirdiği projelerle istihdam yaratan, Adıyaman’a heykeli dikilen biri. Şimdilerde TÜSİAD’ın Barış Süreci’nde başlattığı girişimlerle yeni projeler üretiyor.
Diyarbakır’dan etkilendim
Şükrü Ünlütürk’le Torbalı’daki tesislerinde buluştuk. Gördüğüm en etkileyici tekstil yatırımı olduğunu söyleyebilrim. Kumaş üretimi, boyahane, Ar-Ge merkezi, tasarım ekibi... Dünyanın en önde gelen hazırgiyim markları Sun Tekstil’in müşterileri. İncelten, serinleten kumaşları da üreten Sun Holding’in bir de Jimmy Key adlı markası var. Ünlütürk’le hem İzmir Şemikler’de 25 kişilik bir ekiple başlayan başarı öyküsünü hem de Barış Süreci’ni konuştuk.
- Siz maden mühendisisiniz. Nasıl tekstil sektörüne girdiniz?
Aile komple mühendis.
ODTÜ Maden Mühendisliği’ni bitirdim. Eşim Metalurji Mühendisliği’ni bitirdi. Kardeşim Sabri Ünlütürk Jeoloji Mühendisi. Kendi sermayemizle maden işi yapacak durumda değildik. Profesyonel olarak çalıştıktan sonra kendi yapabileceğimiz iş kolu olarak tekstili seçtik. İş büyüme eğilimi gösterirken biz de yaptığımız işi çok iyi yapmak istiyorduk. Bu yüzden de yatırım şarttı. Arz ve talep dengesi de o dönemlerde böyle değildi. Arz kısıtlı, talep yüksekti.
- ‘Şemikler’de 8 makineli bir atölyeden başladınız ve yeni teknolojileri kullanarak kimsenin yapamadığını yaparak büyüdünüz’ desem özetle...
Öyle oldu. Herkesin aynı şekilde yaptığını yaparak yol almak mümkün değildi.
- Sizin hikayenizde İzmirli bir işadamı olarak altını çizdiğim bir bölüm var. Terör korkusuyla kimsenin Doğu illerine gitmediği yıllarda Adıyaman’da kalıcı iş yarattınız. Üstelik bunu da kendi şirketiniz için yapmadınız. Neydi sizi Adıyaman’a ve Diyarbakır’a çeken?
Ben o dönemde EGS’nin yönetimindeydim. Diyarbakır’da Akyıl ailesi entegre bir yatırım kurma konusunda adım atmıştı. Mustafa Akyıl bana ‘Senin entegre şirketin var, boyahanenen, kumaş üretimin, konfeksiyonun var. Bizi bir ziyaret et’ dedi. Ben de yardımcı olmak için gittim. Diyarbakır’dan çok etkilendim.
Artık tarihe gömülmeli
- TÜSİAD olarak son dönemde Cizre’ye gittiniz. Barış Süreci’nde ekonomik kalkınma yönünde atılacak adımlar çok önemli. TÜSİAD da bu yönde projelerini açıkladı. Siz bu dönemdeki hamleleri nasıl buluyorsunuz?
Kalkınma için çok önemli. Türkiye başarılı bir ülke olmak için bunu başarmalı. 30 yıldır neler yaşadığımızı biliyoruz.
Ülkenin orasından burası farklı görünüyor. Batı illerini gördükleri açı ile buradan oraya bakış farklı. Bu farkı kapatmak hepimizin görevi. Burası bizim ülkemiz. Çözüm süreci önemli, herkes ne yapabiliyorsa yapmalı, bu konu tarihe gömülmeli. TÜSİAD ekonomik büyüme potansiyeli olduğunu vurguladı ve orada birçok yatrım açıklandı. Kan, terör, acı döneminin biteceğine dair müthiş bir umut ve sevinç var. Bizi orada bağırlarına bastılar. Ben ülkenin her tarafı için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Barış sürecinden asla geri adım olmamalı.
Gitmek isteyenler var
- Peki Adıyaman’da yaptığınız örneğe benzer projeleriniz olacak mı?
Burada ilk kez söyleyeceğim. Ama tam açıklamak için biraz zamana ihtiyacımız var. Ben de benzer bir proje hazırlıyorum. Seçilmiş il ve illerde seçilmiş sektörlerle yapılacak basit bir fikrim var. Basit fikirler iyi çalışıyor. Batı’daki firmalarla Doğu firmaları birlikte çalışmalı. Özü bu. Batı’daki firmaların rekabet güçleri, işçilik konusunda Doğu’daki komşulara ulaşma sorunları varken, Doğu’daki şirketlerin değişik alanlarda üretim yapma, Batı pazarlarına ulaşma, evrensel ölçüde yatırım yapma konusunda eksikleri var. İki taraf birbirini tamamlayıcı özellik gösteriyor. Milli gelir farkı da dörtte bir kadar. Bir ülkenin bir tarafı zengin diğer tarafı fakir olamaz. Ülkenin batısındaki ve doğusundaki firmaların birlikteliğiyle sinerji yaratmak şart. Güneydoğu pazar açısından önemli, Irak’la ticaret hızla gelişti. Sadece Kuzey Irak çok önemli Türkiye’deki iş dünyası için.
- Bu kez ekonomik kalkınmayı sağlamak için çok daha hızlı hareket edilmesi gerekmiyor mu?
Uzun dönem Batı’daki adama “Doğu’ya gel” demek mümkün değildi. Oysa şimdi Batı’da bildiğim birçok firma hevesli.
ADIYAMAN’A HEYKELİNİ DİKTİLER
- Diyarbakır’a gittiğinizde en çok neden etkilendiniz? 1995 yılıydı değil mi...
O yıllardı. Binlerce genç insan işsiz, sokaklar dolu. Akyıl Ailesi çok iyi niyetli yatırımlar içine girmişti. Ben onlara ‘Konfeksiyona başlamak lazım’ dedim. Kardeşim çok destek oldu. Kendi teknik elamanlarımızı gönderdik, müşterilerimizi yönlendirdik ve 6 ay içinde ihracat yapar hale geldiler. Adıyaman’a bir proje hazırladım. O fikri EGS ve Vakıflar Bankası’na anlattım. Vakıflar Bankası Genel Müdürü Fehmi Gültekin’di, bize destek oldu ve 1 milyon dolarlık bir şirket kuruldu.
- Neydi proje?
Projem çok basitti. Adıyaman’daki insanlara iş yaptırmayı hedefliyordu. Adıyaman’daki insanlar iş yapınca diğerleri takdir edecekti. Öyle de oldu. Batı’dan gelip orada iş yapsak başarılı olamazdık. ‘Öyle bir örnek yarat ki kopyalansın’ dedim. İş ortaklarını seçtik. Teknik adam, bilgi ve müşteri aktardık. 3 yıl uğraştım, çok sık gidip geldim. Ofislerimiz, mühendislerimiz oldu orada. Başarılı şirketler kuruldu.
- Ve heykelinizi dikmişler Adıyaman’a...
2010 yılında beni orada bir toplantıya davet ettiler. 7 binden fazla işçi çalışan, 75 şirketin olduğu bir tekstil üretim üssü olmuştu. Heykel bana da sürpriz oldu. Adıyaman’daki iş benim için de çok önemlidir. Çok zor oldu ama sonu çok güzel oldu. Hatta hayallerimdem öteye gitti.
- İş dışında ne yaparsınız?
Yelken yapıyoruz ailece.
Denizi seviyoruz. Hepimiz dalıyoruz. Her hafta sonu denize çıkarız. Kış aylarımda da kayak yaparız.
İzmir California gibi olabilir
- İlk 500 şirket arasında şirketiniz. Bir şirketiniz de ikinci 500’de. Sıralamaya baktığınızda Egeli, İzmirli şirketlerin varlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? ‘İzmir geri kalıyor’ yorumları yapılıyor. Sizin görüşünüz nedir?
Ben İzmir’in geriye gittiğini düşünmüyorum. İlk 500’de iyi performans gösteriyor. Bence İzmir’le ilgili beklentilerde bir anormallik var. İzmir sanayi kendi değil, ticaret, turizm ve ihracat kenti. Evet İzmir’de sanayi var ama temel unsur olarak İzmir’den beklenen sanayicilik değil. İzmir’de birçok sanayinin kurulma nedeni de İzmir’in konumu. ‘Çeşme olmasaydı İzmir büyürdü’ diyenleri hiç ciddi bulmuyorum. Bana göre İzmir’in geleceğinde en önemli yer alacak şey yarımadanın geleceği içinde Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün çekirdek oluşturduğu bir çekim alanı yaratmak.
- Teknokentler, Ar-Ge merkezleri... Aynı zamanda turizm ve üniversiteler...
Evet. Hükümet, İzmir’i yönetenler, odalar, dernekler İzmir’de buna odaklanmalı. İzmir her türlü Ar-Ge’nin merkezi olabilir. İzmir’de gereken tüm şartlar var. Niye Slikon Vadisi California’da kurulmuş? İyi bir iklim, iyi yaşam koşulları, özgür düşünme ortamı, iyi kümülenme olanakları var orada. Bana göre Ege’de bu tip bir işi desteklemek şart. İnovasyon, araştırma şirketlerini biraraya getirecek girişime ihtiyaç var. Yeterli sanayi yatırımız zaten var. Turizme, sağlığa yatırım yapılmalı. Teknoparklar, bunları destekleyecek test üretim merkezleri çevreye zararı olmayan işler yapılmalı. İzmir Türkiye’nin Ar-Ge merkezi olabilir. İzmir’in vizyonu bu olmalı.
Jimmy Key yenilenip büyüyecek
- 2013 yılı nasıl geçiyor? Siz Avrupa markalarıyla çalışıyorsunuz...
Bizim müşteriler özelinde problem yok. Sanki kriz onlar için fırsat. Bizim çalıştığımız firmalar büyüyor.
2012 yılında ciromuz 200 milyon dolar üzerindeydi. Bu yıl 235-240 milyon dolar seviyesinde ciro beklentisi var. Yüzde 20 büyüyecek gibiyiz yıl sonuna kadar. İlave yatırım düşünüyoruz.
- Next, Zara, TopShop, Marks&Spencer, Esprit müşterileriniz değil mi?
Doğru. İzmir ve İstanbul’da tasarımcılarımız var. Biz her ay müşterilerimize tasarımlarımızı sunuyoruz.
- Jimmy Key markanız var. Nedir hedefiniz?
10 yılı geçti. 35 mağazamız var. Yeni yapılanmaya gidiyoruz. Kendimiz mağaza açmaya başlayacağız. İmajı değiştirereceğiz. Kadın markası olma yoluna girdik. İstediğimiz kadar büyütemedik, şimdi yeni iş planıyla büyümeyi hayal ediyoruz.