Liars, tarihinin en farklı albümü TFCF ile karşımıza çıktı. Grup, 1 Aralık akşamı Salon İKSV’de sahne alacak. Öncesinde çılgın vokal Angus Andrew ile bir araya geldik ve müzik grubunda yer almanın zorluklarını konuştuk
Liars’ın 2014 yılında çıkardığı Mess albümü müziğin çizgiler ile tarif edemeyeceğine iyi bir örnekti. Punk, synth, elektronik, funk, pop birçok müzik türü duyduğunuz an harekete geçme isteği uyandıran bu albümde toplanmıştı. Mess, grubun kariyerinde ise başka bir kapının açılmasına da neden oldu. Aaron Hemphill ve Julian Gross grubu terk etme kararı aldı. Vokal Angus Andrew, yalnız başına kaldı ve bir grupta yer almayı evlilik olarak tarif edeceği TFCF albümü için kolları sıvadı. Bu yaz çıkan albüm, Angus’un solo albümü de sayılabilir. Liars 17 yıllık kariyerinin en kişisel sözlerine sahip, en hırçın ya da biraz ironi ile en naif albümüne imza atmıştı. TFCF’de Angus’un huzursuz vokali, fazlasıyla karanlık bir müziğin içinde çınlanıyor gibi... Liars’ın yarattığı bu yeni evreni ise 1 Aralık günü Salon İKSV sahnesinde izleyeceğiz. Hemen öncesinde Angus Andrew ile mail yoluyla bir röportaj yapma imkanım oldu. İşte Angus’un son dönemde yaptığı müziğe dair hissettikleri...
Tarihimizin en kişisel albümü
Albüm artwork’ünde giydiğin gelinlik tam olarak neyin metaforuydu?
Her zaman grup arkadaşlarımla evliymişim gibi hissettim. Şimdi onlarsız kendimi yalnız bir gelin gibi hissediyorum. 2017 yılında gelinlik kıyafeti içinde bir erkeğin bu kadar konuşulması beni şaşırttı. Yaşadığım yer olan Avustralya’da eşcinsel evlilik yasal değil. (Bu röportajı yaptıktan birkaç gün sonra gerçekleşen halk oylaması sonucu Avustralya halkı eşcinsel evliliklere “evet” dedi.) Aynı şekilde dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de yasal değil. Umarım gelinlik giyme konsepti bir şekilde beni dinleyenleri daha duyarlı hale getirir ve insanlar eşcinsel evlilik fikrine dair daha az ön yargılı olur.
TFCF grup tarihinin en kişisel albümü gibi... Albümün şarkılarını oluşturma sürecini nasıl tarif edersin?
Evet, çok kişiseldi. Geçmişte Liars albümünü yazarken beni zorlayan duygularda “biz” kelimesinin ardına saklanabiliyordum. Şimdi ise durum değişti, başlangıçta gerçekten zor olduğunu fark ettiğim daha kişisel olan ‘ben’i kullanmak zorundayım. Bu gerçekten çok rahatlatıcı bir hismiş. Ama hepsinden önemlisi, şarkı yazma deneyimi çok farklı değildi. Geçmişte her zaman hep yalnız şarkıları yazdım. Bu seferki tek gerçek değişim, şarkılarımı göndermek için diğer grup arkadaşlarımın bulunmamasıydı. Başta biraz zordu. Ama sonuçta, kendime güvendiğim için de özgür hissettim.
Hayatımda hiç bu kadar dram olmamıştı
Liars’ın son dönemdeki müziğini nasıl tarif edersin? Sonuçta yola artık tek başına devam ediyorsun...
Evet, fakat diğer müzisyenlerle çalışmayı bırakmadım. İşbirliğine ilgi duyuyorum, bu yüzden önümüzdeki günlerin neler getireceğini göreceğiz. TFCF için yaptığım müzik önceki iki albümden daha organik. Doğada duyduğun dalga ve rüzgarın ağaçlarda çıkardığı sesler gibi, albümdeki sesler şarkıların kimi zaman içinde kimi zamansa çok dışında. En başta da dediğin gibi bu sefer şarkıları daha kişiselleştirmek zorunda kaldım. Çünkü hayatımda olan biten çok şey vardı. Babam hayatının son günlerini yaşıyordu, bu yüzden onunla olmak için Avustralya’ya yani vatanıma geri döndüm. Daha sonra kaydı yapmaya başlarken, eşim bebeğimizi dünyaya getirdi. Sanırım hiçbir albümümde bu kadar drama bulunmuyordu.
İstanbul’da nasıl bir sahne karşımıza çıkacak? Gördüğüm kadarıyla gelinlik ile de sahneye çıkıyorsun...
Aslına bakarsan sana önceden söylesem bir sürprizi kalmazdı değil mi? Ama garanti edebileceğim tek şey, her Liars albümünden en az bir şarkı çalacağımız ve orayı dağıtacağımız.
Yaratıcılık konusunda dürüst olmalısınız
Bir müzik grubunu ayakta tutan etkenleri nasıl tarif edersin?
Yaratıcılık konusunda dürüst olmalısınız. Çünkü bu taklit edilemez bir şey. Popülerlik ile değil, tutku ile yönlendirilmelisiniz.
Son dönemde çevrene baktığın zaman seni müzik yapmaya iten etkenler neler?
Birçok albüm çıkarmış olabilirim ama hala müzisyen olmayı öğrenmeye devam ediyormuşum gibi hissediyorum. Şarkı yazmak ve müzik yapmak için pek çok yol var. Şarkı yazmak için birçok yeni ve farklı alanlar keşfetmem lazım. Daha çok albüm yapmak için de kesinlikle bu hissiyatlar beni aç tutuyor.
Şu aralar neler dinliyorsun?
Gerçekten ruh halime göre değişkenlik gösteriyor. Ama Vaporwave denilen bir tür ilham kaynağım olmakta. Reklamlardan bazı sesler alarak ve onları birleştirerek pop şarkıları haline getiriyorlar. Ortaya da yeni bir müzik türü çıkıyor. Tüketimle ilgili gerçekten ilginç bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Bu türün en sevdiğim sanatçılarından biri VEKTROID, bence senin de keşfetmen lazım.
Her seferinde müziği farklı yorumladık
Yeni nesil gençlere baktığım zaman müzikleri ya da çalışmaları bakımından yeterince cesur değiller. Sistemin çok içindeler. Liars’ı 17 yıllık tarihi boyunca sıradanlıktan çıkaran etkenlerden biri de ana akımın hep dışında olması mıydı?
Aynen. Bence Liars’ın devam etmesinin sebebi hiçbir zaman ortada bir formül ya da bir sürecin bulunmamasıydı. Her albümde müziği tamamen farklı bir şekilde yorumlamanın yolunu keşfetmeye çalıştım. Bu da ana akım müziğinde başarı için sıkça kullanılan bir yol değil. Çoğu zaman gruplar “kendi seslerini” bulduklarında, onları tanımladığını sanarak bu sese sarılırlar. Fakat ben, yaptığım her şarkıdaki yaratıcılık sürecini ve o süredeki tecrübeyi daha doyurucu buldum. Bence projeye hayat veren, her şeyin bozulması çok kolay olduğunu unutmamak.
TFCF şarkılarını çalmak senin için daha mı heyecan verici?
Haha! Evet. Ama gerçekten insanın aklını başından alan şey ise bazı eski Liars şarkıları daha önce hiç canlı çalınmamış olması. 10 yıl önce yazdığım ve kaydettiğim bazı şarkılar canlı olarak hiç çalınmadı ve bu şarkıları sahneye taşıyabilmek heyecan verici. Bunun olmasına yardım ettiği için fantastik grup üyelerime teşekkür etmeliyim. (Gruptan ayrılan arkadaşlarına gönderme yapıyor.) Gerçekten ilham verici!
Sahnede hala çalmaktan bıkmadığın şarkı nedir?
Dürüst olmak gerekirse herhangi bir şarkımı canlı çalmaktan asla sıkılmam. Ama kesinlikte en hoşlandıklarımdan birisi ‘Sisterworld’ albümündeki ‘Scissor’. Her seferinde daha zorlayıcı ve cüretkar bir şekilde şarkıyı söylemem gerektirdiği için adeta bir meydan okumaya dönüşüyor. Sonra koro bölümünde şarkı patlıyor ve ben de kendimi bırakıyorum.