İki katlı otobüsle Taksim’den eve dönerdim. 2000’lerin başıydı, Taksim’den son otobüse koşardım ve mavi CD çalarımı çalıştırır sonra çalan şarkı ile hayallere dalardım. Evet, karışık CD yapmıştım kendime, daha ilk iPod’umu satın almadığım için. Yüz küsur şarkının arasında Vega’nın Tatlı Sert albümündeki her parçayı içimden ezbere söylerdim, haliyle o zamanlar aşıktım da... Şarkılar farklı tınlıyordu kulağa. ‘Normal mi Sence?’ en sevdiğim şarkıydı. Ardından Vega’nın tarihinin en iyi albümü çıktı 2005 yılında ‘Hafif Müzik’... Deniz Özbey’in ipeksi ses tonu vardı. Bir kadından naif şarkı sözleri ile aşkı dinlemek bize iyi gelirdi. “Tamam güçlü kadınlarız ama lütfen bizi sevdiğinizi göstermeyi de unutmayın” diyordu albüm bir bakıma. Ve aradan 12 yıl geçti, o albümü dinleyen biz ergenler orta yaşlı, iş güç peşinde koşanlara dönüştük. O dönem dinlediğimiz her grup, her ses değişime uğradı. 2000’lerde dinlediğimiz iyi müzisyenlerin neredeyse çoğu farklı olmak uğruna müzikal çizgisini manasız yollara saptırdı ya da yok oldu.
Vega ise 12 yıl sonra geçtiğimiz hafta dördüncü stüdyo albümü Delinin Yıldızı’nı sundu. Albümü çalmaya başlamadan önce çok korkuyordum. Kötü olabilirdi, bir Türk grubun bir kez daha beni hayal kırıklığına uğratmasını istemiyordum... Deniz Özbey ve Tuğrul Akyüz hayal ettiğimden de iyi bir albümle gelmişti. O güzelim 10 şarkıyı sonunda bizimle paylaşmıştı. Hiçbir şey değişmemiş gibiydi... Albümü dinlerken bir anda o iki katlı otobüse ışınlandım ya da Taksim’deki eski Arka Sokak’ta bir pub’a oturdum, hayattaki tek derdim daha çok konsere gitmekti. Öyle bir his kapladı ki içimi yeniden başlangıçlar yapabilirimi, aşık olmanın ne kadar güzel olduğunu hatırlattı.
Son ses söylenecek şarkılar
Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla ‘Delinin Yıldızı’nı dinleyen herkes benzer hislere kapılmış durumda. Albümün ilk gitar girişini ya da ilk şarkı sözünü işiten herkes geçmişte bulmuş kendini. Bir grup için bu çok özel bir his olsa gerek. Vega’nın ayarı bozulmuş saat gibi değişmediğini görmek, esasen şu sıralar ülkede değişmeyen birilerinin hala olduğunu hissetmek çok önemliymiş. Bir hafta aralıksız Türkçe bir albümü dinlemeyeli öyle uzun zaman olmuş ki...
Delinin Yıldızı, tam bir imza Vega şarkısı... Şarkıdaki duygusal iniş çıkışlar ve vurucu sözler çıkış yapılacak en doğru parça olduğunun kanıtı. Albümün yıldızları bana göre hiç şüphesiz ‘İsim-Şehir’, ‘Dünyacım’ ve ‘Arzuhal’... Deniz Özbey’in klasiği olan nağmeli ya da işveli vokalleriyle albüm sizi kıskıvrak yakalıyor. Tertemiz çalınmış gitar ve senkronlu davullar ile de ince ince işlenmiş müzikal bir yapısı olduğunu işitmenizi sağlıyor.
Albüm yayınlandıktan sonra dikkat çekici başka bir ayrıntı ise Twitter’dan Deniz Özbey’in yayınladığı yazıydı. Orada kilo aldığını söylüyordu ve sahnede olmaktan ne kadar çok korktuğunu belirtiyordu. Sevgili Deniz, biz dinleyicilerin seni dış görünüşün için sevmedik. Şarkı sözlerinle dile getiremediğimiz hislerimizi söylediğin için sevdik. Yumuşacık sesinle bir arkadaş gibi bizi avuttuğun için sevdik... Bu Pazar kendinize bir iyilik yapın ve Vega’nın dünü bugüne getiren, eminim ki zamansız da olacak albümü
‘Delinin Yıldızı’nı açın ve dinleyin!