Evet, Avrupa buna kafa yoruyor şu sıralarda... Amerika son noktayı koydu: Amerikan Tıp Birliği geçtiğimiz yıl obeziteyi hastalık olarak değerlendirdi. Ama Avrupa aynı fikirde değil...
AVRUPA’DA obezitenin özel bir vaka nedeniyle engellilik de sayılabileceği düşünülüyor: Danimarka’da bir çocuk bakıcısı şişman olduğu için işten çıkartıldığını açıklamıştı.
Peki tanım önemli mi’ diyeceksiniz. Çok önemli! Nedenine gelince... Hastalık dersek; topu tıbba ve doktorlara atıyoruz. Şişmanların yükü önemli oranda hafifliyor. Şişmanlığı önlemeden çok tedaviye ağırlık verecek bir tanımlama bu. Sonrasında da pahalı birtakım ameliyatlar, ilaçlar gerektiriyor ve sosyal sigorta sistemine büyük yük bindiriyor. Hele de bizim gibi yüzde 65’i fazla kilolu ve şişman olan bir ülkede!
Avrupa’dan yükselen ‘ Şişmanlık bir engellilik mi’ sorusuna karşı düşünceler genelde pozitif. O zaman şişmanları rahat ettirecek, onların hayatını kolaylaştıracak önlemler almamız gerekiyor. Eğer bu tanımı kabul edersek örneğin işyerleri aynen engellilere tanıdıkları ortam gibi şişman insanların da rahat çalışabilmelerini de sağlamak zorunda kalacak. Onlar için kontenjan belirlemek durumunda kalacaklar.
Bu görüşün karşıtları da var. Şöyle diyorlar: Eğer şişmanlığı engellilik kabul edersek şişmanlıkla baş etmek yerine daha da artmasına yol açabiliriz.
Ben ne düşünüyorum? Bence obezite bir durum. Yanlış beslenme ve hareketsizliğin yol açtığı bir hal. Sürekli ‘Şişmanlığın nedeni çok yemek, daha az yiyin, hareket edin’ diye tekrarlamak bir çözüm sağlamıyor, çok açık ortada... Toplum olarak hep beraber el ele, kafa kafaya verip hor görerek değil, empati kurarak şişman sayısını azaltmaya çalışmamız gerekiyor.
Ergenlik kilolarını ilk 2 yıl belirliyor
Annelik ne büyük sorumluluklar getiriyor! Bakın ileride şişman bir erişkin olup olmayacağımız bile onların beslenmesine bağlı! Münih Ün. Çocuk Hastalıkları Metabolizma ve Beslenme Bölümü Prof. Berthold Koletzko’nun açıklamaları çok önemli:
Çocuğun geleceği için ilk 1000 gün çok ama çok önemli. Anne karnına düşmesinden sonraki... Bir hayatı değiştirmek, bir geleceği belirlemek annenin elinde.
Anne sütüyle beslenme hem çocuğun şişmanlamasını engelliyor, hem de ileride şişman olmasını... Ama anne sütünün bu koruyucu mekanizmalarını tam olarak anlamış değiliz.
Anne sütüyle beslenen çocuklar ileride daha az kilolu oluyorlar, şişmanlık riski daha düşük. Anne sütü şişmanlık riskini yüzde 22 düşürüyor.
Anne sütüyle beslenilen her ay şişmanlık riskini yüzde 4 düşürüyor.
Anne sütüyle beslenen çocuklarda yağ dokusu daha az.
Son araştırmalar anne karnındaki beslenmenin çocukluk döneminde büyümeyi etkilemesinin yanı sıra diyabete kadar önleyici olabileceğini ortaya koyuyor.
Hamilelik ve çocukluğun ilk dönemlerindeki beslenme ve metabolik faktörler genleri etkiliyor.
Anne sütü veya biberonla beslenen çocukların büyüme hızları değişik.
Protein düzeyi çok yüksek bebe formülleriyle beslenen çocuklarda erken dönemde kilo artıyor ve ileride şişman olma riskleri de yükseliyor.
İlk 1-2 yaşta aşırı kilo alımı erişkinlikte şişman olma riskini yükseltiyor.
Şişmanlık en sık rastlanan 10 kanser
Kilo artıkça kanser türlerinin görülme sıklığı da artıyor. Obeziteyle ilişkisi olan kanser türleri ise şunlar:
- Rahim
- Safra kesesi
- Böbrek
- Rahim ağzı
- Tiroid
- Karaciğer
- Kolon (kalın bağırsak)
- Yumurtalık
- Menopoz sonrası meme
- Lösemi
Obezite hastalık mı yoksa engellilik mi?
Haberin Devamı