Psikolog ve psikoterapist Zaza Yurtsever, hedefe yönelik konsantrasyonla yani hipnozla hastalarının zayıflamasına yardımcı oluyor. Yurtsever ile düşünce gücü yöntemini ve yağ bağımlılığını konuştum.
Uzun yıllardır şişman insanları sağlıklı beslenmeye yönlendirmeye, hafifletmeye çalışıyorum. Hepsi değil, ama özellikle kadınların çoğunda, altında yatan psikolojik bir sorun olduğunu gözlemledim. Siz de şişmanlarla çalışıyorsunuz. Şişmanlık psikolojik bir sorun diyebilir miyiz?
Şişmanlıkta eğer diyabet ya da tiroid gibi somut fiziksel nedenler yok ise ve kişi buna rağmen zayıflayamıyor ise bu, sorunun yüzde 100 psikolojik bir sorun olduğu anlamına geliyor. Psikolojik sorunlar kendilerini değişik şekillerde dışa vurur. Kiminde alkol, kiminde depresyon, kiminde şişmanlık olarak kendini gösterebilir. Aşırı yemek de var olan soruna karşı geliştirilmiş bir başa çıkma stratejisidir.
Aşırı yemek bir bağımlılık mı?
Tabii ki! Almanca’da obezite kavramının karşılığı “Fettsucht”dur. Yani yağ bağımlılığı. Vücut nasıl alkole, nikotine ya da kokaine bağımlı oluyorsa aynı şekilde yağa da bağımlı olabiliyor.
Kaygılı olanlarda yağa bağImlılıık daha fazla
Türk kadınlarında şişmanlığın en sık gördüğünüz nedenleri neler?
Gelecek kaygısı, eşini kaybetme korkusu, yalnız kalma kaygısı... Kaygılı olanda yağa bağımlılık daha fazla.
Size gelenlerin eminim daha öncesinde diyetisyen tecrübeleri vardır...
Evet! Çoğu zaten birçok kez diyetisyene gitmiş oluyor. Psikolog en son geldikleri yer, son çare... Sağlıklı beslenme konusunda çoğu zaten çok bilgili.
“Her türlü şeyi denedim. Bir türlü zayıflayamıyorum” deyip havlu atanlar da var. Bu durumdaki kişilere nasıl yaklaşıyorsunuz?
Bilinçaltında zayıflarsa bir zarara uğrayabileceğini düşünebiliyor. Bir insan davranış değiştiremiyorsa, bunda kendisinin göremediği bir kazancı vardır. Buna sekonder (ikincil) kazanç deniyor.
Şişmanlığın kazancı ne olabilir ki?
Örneğin; kişi kendisine çok yükleniyor, çevrenin beklentilerine karşı şahsi sınırlarını çizemiyor, ya da sevilmek için çok fazla çaba sarf ediyorsa kendisini duygusal olarak çok fazla yorar. Bu durumda pozitif duygulardaki eksikliği yemekle gidermeye çalışır. Ve bu duygu giderme kişinin ikincil kazançlarından biridir. Bir başka örnek; kadının eşi şişman kadınlardan hoşlanmıyor. Kadın şişman olduğu sürece ona dokunmuyor. Kadın zayıflamaya çalışıyor ama bir türlü yapamıyor. Derininde belki de eşiyle birlikte olmak istemiyor. Bununla da yüzleşmek istemediği için zayıflayamıyor. Araya yağıyla mesafe koyuyor! Bu da başka bir ikincil kazancı gösterir.
Yeme kültürleri değişmeden kilo vermek çom zor!
Peki böyle bir kadına ne öneriyorsunuz?
Zayıfla ama hayır demeyi öğren! Ve yaşamında karşılaşmış olduğun bu sorunu erişkin bir insan gibi çöz. Kişilere yaşadıkları bu problemi yapıcı ve erişkin bir şekilde çözmeleri konusunda destek oluyorum. Gerekli olduğu durumlarda ise çift danışmanlığı yapıyorum.
Alkolü bırakana alkollü çikolata önermiyoruz. Sigarayı bırakana “Dumanlı ortamda bile bulunmayın” diyoruz. Peki yağ bağımlısına ne yapalım? Yeme mi diyeceğiz?
Bir insanın diyelim ki 20 kilo fazlası var. Bunu 1-2 ayda almış olamaz. 2 yılda almış olabilir. Ama 2 ayda vermek istiyor. Bu beklenti gerçek dışı... Bu beklentiyle diyetisyene giden, diyetisyene baskı uyguluyor. O zaman diyetisyen de çok sıkı bir diyet vererek kişiyi baskı altına alıyor. Karşılıklı bir kısır döngüye giriliyor. Bu döngü içinde kısa sürede çok ciddi kilolar verilebiliyor. Ama bu kilolar yüzde 100 geri alınacaktır!
Bunca yıllık deneyimlerimle söyleyeyim, yiyeceği dengeli biçimde kısmadan da kilo verilmiyor. Kalori indirgemek ve spor. Bu ikisi bir arada olmazsa olmuyor.
Tabii ki insanların yeme kültürlerini değiştirmeden kilo vermeleri mümkün değil. Ancak bilinçle kontrol etmeye çalıştığın zaman bütün gün yemek düşünüyorsun. Oysa yemek de nefes gibi... Vücut ne zaman acıktığını, ne kadar yemesi gerektiğini bizden çok daha iyi biliyor.
HİPNOZUN AMACI KİŞİYİ AZ YEMEYE SEVK ETMEK
Gelelim sizin zayıflatma yönteminize... Siz düşünce gücüyle hafifletiyorsunuz. İngiliz kraliyet ailesinin eski gelini Sarah Ferguson’un bir sözü vardı “Zihninizi serbest bırakın, kalçalarınız da onu izleyecek!” Çok severim bu sözü ve doğru olduğunu birçok kez gözlemledim. Sizinki nasıl bir uygulama?
Hedefe yönelik konsantrasyonla; yani hipnozla! Hipnozun amacı kişiyi az ve sağlıklı yemeye sevk etmek. Örneğin; masaya et, sebze ve tatlı gelecek. Kişi sebzeyi seçecek. Bunu da zorlanmadan yapacak. Hipnozda ayrıca spor ve su konusunda da telkinde bulunuyorum.
Seanslar ne kadar sürüyor?
Bir saat sürüyor. 15-20 dakikası hipnoza giriştir. 20 dakika kadar telkin. Son 10 dakikası kişinin uyanma sürecidir. Sonra durum değerlendirmesi...
Hipnozdan korkuyor insanlar. Uyuyacaklarını, istemedikleri şeyler söyleyeceklerini düşünüyorlar. Çok tanımadığınız birinin yanında uykuya dalma duygusu, bu psikoloğunuz da olsa bazılarını rahatsız edebiliyor.
Ama hipnoz kişinin bilincinin tamamen devreden çıktığı ve kontrolünü psikologa bıraktığı bir süreç değil ki...
Olan bitenin farkında mı o sırada?
Evet. Tamamen kişinin kontrolündedir. Desem ki “Yasemin, bu seanstan sonra git baklava- böreklere saldır!” Hemen uyanırsınız. Çünkü ortada hedefe ters bir komut var. Danışanın istediği dışında herhangi bir şey yapmanız mümkün değil.
Hayal edebiliyorsan rahatlıkla zayıflarsın
Hipnoz seansında yaptığınız kişinin kendini zayıf hayal edebilmesi aynı zamanda, değil mi?
Evet. 75 kilo ama 55’e düşmek istiyor. Önerim şu: “Kendinizi hep 55 olarak düşünün. Bikinili hayal edin... Bu kiloyla giysilerin üzerinizde nasıl görüneceğini düşünün, gülümseyin.” O zaman beyninize zayıf olduğunuza dair 5 duyu organıyla resim gönderirsiniz. Beyin de açlık-tokluk mekanizmasını ayarlayacaktır. Böylece otomatik olarak daha az yersiniz. Hayal edebiliyorsan yaparsın.
Başarı yüzdesi nedir?
Psikoterapi her üç kişiden 2’sinde etkili oluyor. Her tedavi şekli için böyle... Nasıl kemoterapi de herkeste olumlu sonuç vermiyor ise hipnozda da herkes aynı sonucu vermez. Onun için şişmanlık problemi yaşayan kişinin bir alkol bağımlısı gibi, doktor, beslenme uzmanı ve psikolog eşliğinde zayıflaması gerekir. Ve gerektiğinde de diğer bağımlılıklarda olduğu gibi grup terapilerine de katılmalıdır. Böyle bilinçli bir bakış geliştirmiş kişilerde tabii ki hipnoz da çok daha etkili olacaktır.
Zaza Yurtsever kimdir?
İlkokulu Türkiye’de okuduktan sonra ailesiyle Almanya’ya yerleşen Zaza Yurtsever 1997 yılında Marburg Philipps Üniversitesi Psikoloji Fakültesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans yaptı. 1997-2004 yılları arasında Berlin’de çeşitli kliniklerde ve kurumlarda psikolog ve psikoterapist olarak çalıştı. Bu arada Bilişsel Davranış Terapisi, Nöro-Linguistik-Programlama, EMDR ve Hipnoterapi egitimleri aldı. Beş yıl önce İstanbul’a yerleşen Zaza Yurtsever halen Nişantaşı’ndaki ofisinde psikolojik danışman ve psikoterapist olarak çalışıyor.
Haftanın sözü
“Dünyanın üzerinde bir hayalet dolaşıyor: Adı şişmanlık!”
Zaza Yurtsever- Psikolog
Düşünce gücüyle zayıflayın
Haberin Devamı