Bir insan bir insanı ne kadar sevebilir ki?
Bazen ifade ettiği kadardır...
“Seni dünyalar kadar seviyorum.”
Canım kadar...
Şirinlik yapacaksa, “tuz kadar...”
Danalığı tuttuysa, “İskender kebap kadar...”
Narsistse, “senin yanında olacak kadar.”
Pesimistse, “beni istediğin sürece...” İçine kapanıksa sadece, “seni seviyorum...”
Genelde bu ahvaldedir değil mi?
Ama hissiz adamlarınki farklıdır...
Şekli farklıdır.
Yani sevgilerini ifade şekilleri...
Hatırlarsanız dananın biri, “seni o kadar seviyorum ki, kiminle yatsam seni düşünerek...” demişti.
Şimdi yeni bir replik daha geldi:
“Seni o kadar çok seviyorum ve bağlanmaktan korkuyorum ki, hep o kadar çok korktum ki sana bağlanmaktan, ateşli sevişmeyelim diye buluşmadan önce mastürbasyon yapardım!” !!!!!!!!!!!!
Al sana bir jübilelik daha...
Şimdi bu dananın danalığı sadece bununla kalmıyor tabii... Zaten bu cümleyi kurabilen birinin başka zamanlardaki tavırlarından ne beklenir ki?
Bakın ne yapmış?
* “Bir yılı aşkın süredir sevgi, saygı dolu, eğlenceli ilişkimiz bir gün aniden ‘ara istiyorum’ cümlesiyle bitti... Arabadaydık, telefonum çaldı, arayan birkaç saat önce ayak MR’ımı bıraktığım doktordu. ’Ayağınızı kırmışsınız’dedi... Şaşırıp kapattım. ’Ayağımı kırmışım’dedim. ’Ara istiyorum’dedi. Ayrıldık. Hakaret yok, bağırma çağırma yok. Tek hissettiğim, onu çok sevdiğim ve üzgün olduğum... Ayrıldık. Bir ay sonra eşyalarımı getirdi, eşyalarını aldı... Birlikte gidip tekila içtik.
Kendimi saklamadım. Ayağım kırık, işsizim, parasızım, en kötüsü ayrıldık, üzgünüm dedim. Hani filmler vardır, filmin başında kadının hayatı dağılır ve biz bütün bir film boyunca onun hayatını toparlamasını seyrederiz, işte ben filmin başındayım dedim...
On beş gün sonra ablası aradı. Biz ayrılalı bir buçuk ay olmak üzere... Babalarına organ nakli için karaciğer bekleniyordu. Bütün o sürecin tanığıydım. Kan listesindeydim. Gel, organ bulundu, ameliyata alınmak üzere dedi.
Gittim. Onunla karşılaştık. Selamlaştık. Kanımı verdim ama grip gibiydim ve kan değerlerimde de gözüküyordu. Kimi çağırabilirsin deyip, arkadaşlarımın isimlerini sıraladı. Çağırdım. O kan bankası bölümündeydi, ben kantinde. Kendi kendime oturuyordum. Aradı, ‘bahçedeyim’ dedim. Geldi, ‘burada olmandan rahatsız oluyorum’ dedi. Pardon, arkadaşımı çağırttırdın, onu bekliyorum. Baban yukarıda yaşam savaşı veriyor, aramızda olan şeyden çok daha önemli bir şey yaşanıyor yukarıda, seninle kavga etmeyeceğim dedim. Arkadaşım geldi, kanını verdi, birlikte çıktık.
Aynı gece ablası vefat haberini verince, hastaneye, kovulduğum hastaneye geri dönüp başsağlığı diledim ve orada eksik parçalar tamamlandı. Sevgilisi vardı ve oradaydı, birlikte arabaya binip gittiler.
Bir de bu adam ayrılırken ‘özgür kalmak, biraz kendimle olmak istiyorum seni seviyorum, hiçbir problemimiz yok’ diyerek ağlamış ve bu acıklı cümleye şunu eklemişti: ‘Seni o kadar çok seviyorum ve bağlanmaktan korkuyorum ki, ateşli sevişmeyelim diye buluşmadan önce mastürbasyon yapardım’ !!!!!!!!!!!! Bu kadar acayip sapık bir ayrılık cümlesi duydunuz mu?”
Valla ben duymadım...
Seni, ...kadar seviyorum...
Haberin Devamı