LÖSEV reklamı...

Haberin Devamı

Hassas bir konu...

Hem de çok hassas!

LÖSEV’in yeni reklam filminden bahsedeceğim.

Ama kırmadan, dökmeden, kimseyi incitmeden...

Hele hele o çocukları...

Ailelerini...

Önce şunu açıkça belirtmeliyim; LÖSEV’den değil, sadece reklam filminden söz edeceğim...

Ama dedim ya, konu bıçak sırtı...

Bir ara, “bana ne” dedim...

“Bana ne yahu? Onlar da bir yol tutturmuşlar işte!”

Ama o çocuğu her seyrettiğimde, gazetede her gördüğümde öyle dibe vurmaya başladım ki!

Öyle çok sinirlenmeye başladım ki!

Hem de her seferinde...

İtiraf edeyim, o çocukların bu şekilde kullanılmaları, lösemi olmalarının önüne geçti.

Evet, bende tam tersi etki yarattı.

Çocuklara karşı değil elbette!

O çocukların ve bizim duygularımızı bu kadar kolay kullanmaya kalkanlara karşı...

Kullanmaya!

Türkiye’de hatta dünyada lösemili çocuklara karşı hassasiyeti olmayan tek bir Allah’ın kulu yoktur herhalde...

Herhalde değil, kesin yoktur.

Hepimiz ama hepimiz zaten bu konuda çok duygusalız.

Rastladığımızda mutlaka kupalarından alırız, büyük şirketler büyük yardımlar yapar.

Annelerimiz onlar için de dua eder...

O halde...

Onlara daha fazla yardım etmemizi hatırlatmaları yetmez miydi?

Ama bu şekilde değil!

Durum zaten haddinden fazla ağır.

Bunu anlatmanın daha farklı bir yolu yok muydu?

Nedir bu?

Duygu sömürüsü mü?

Evet.

Hatta daha fazlası...

Daha beteri...

Açık açık yazayım mı?

Lafı dolandırmadan...

O reklam filminin ne gibi olduğunu...

Dilendirir gibi...

O güzelim çocuğu dilendiriyor gibi...

Tamı tamına bu.

Üzgünüm ama bu.

Sinirlenmemin, dibe vurmamın tek nedeni...

Öyle değil mi?

Ben mi yanılıyorum yoksa?

Hadi beni geçelim...

Bizi geçelim...

Hadi, “bizim ahali bundan anlar” diyelim...

Peki ya bu reklamı izleyen çocukları ne yapacağız?

Hem sağlıklı çocukları hem de lösemili olanları...

Onların bu ağır durumu artık nasıl algıladıklarını...

Nasıl travma yaşadıklarını...

Yok, yok...

Hayır.

Böyle olmamalı...

Çocuklar böyle kullanılmamalı...

Çocuklar böyle acıtılmamalı...

Elleri dilenci gibi uzatılmamalı...

O küçücük elleri tutmamız için başka yollar bulunmalı...

Başka!

Bakın, tekrar ediyorum:

LÖSEV’den değil, sadece reklam filminden söz ettik.

Ha, LÖSEV’den, onların çalışmalarından, yardımları nasıl kullandıklarından anlayan varsa yazsın.

Ben anlamam...

DİĞER YENİ YAZILAR