Birbirimizi yenebilmenin sırrı, adeta birer silaha dönüştürdüğümüz bedenlerimizde saklıydı. Öfkeye hakim olamayan bilinçlerimiz çözümü saldırgan bir cinsellikte arıyordu. Romantizmi, tabuları, alışkanlıkları,duyarlıkları bir kenara atmış tenlerimizi kanırtırcasına sevişiyor, haz almanın ve vermenin son sınırında birbirimize meydan okuyorduk. Şeytanın tenimize sakladığı oyunlara gözü kara dalmış, sevişmenin daha karanlık ve ölümcül hallerini arıyorduk. Çatışmalara, ihanetlere rağmen vazgeçilmez olduğumuzu birbirimize kanıtlama, karşımızdakinin tutkusunu sonuna kadar kışkırtma çabası ikimizi de birer ifrite dönüştürmüştü. Soluk soluğaydık. Hiç beklenmedik bir anda kendimi çekerek sevişmenin seyrini bir anda değiştirdim.”
Handan Öztürk’ün, “Arumi’nin Rüzgargülü” adlı kitabının ilk sayfasından alıntıları okudunuz...
Kitap, Meryem’in sahip olduğu her şeyi arkasında bırakarak çıktığı uzun yolculuğunda yaşadıkları ve tanıklık ettiği ilginç kadın öyküleriyle devam ediyor.
Ama gelin biz ilk sayfanın son paragrafında biraz duralım...
“Hiç beklenmedik bir anda” diyor ya, orada...
Sonra ne oluyor?
Bir kadın neden böyle bir şey yapar?
Adam ne yapar?
Ne hisseder?
Ben de yeni okumaya yeni başladım, orada neler oluyor, bilmiyorum.
Herhalde özel bir durum vardır.
Bilmiyorum ama biraz yorum yapmak istiyorum...
Genelde ne olabileceğini düşünmek; daha doğrusu, yukarıda sorduğum sorulara, kendi kendime cevap vermek istiyorum...
İlkiyle başlayalım:
“Sonra ne oluyor?”la...
Yani tam o sırada kadın çekiliyor... Adam önce kendini kontrol eder diyorum ben, “bir terslik var mı?” diye...
Baktı ki yok, aklından ilk ne geçer?
“Ah-a! Yine arızaya geçti!”
Hem de kadın ne kadar derinken ve acı çekerken...
Şimdiii...
Gelelim ne yapacaklarına...
Böyle durumlarda erkekler ikiye ayrılır.
Birinci grup, “Hiiiç seninle uğraşamam şimdi, canın isterse” der. Giyinir, çeker gider.
“Hayır, bu işin ötekiyle ne alakası var. Hiç başlama o zaman” diyerekten hem de...
Belli ki arızadan gına gelmiştir.
İkinci grup bırakmaz.
Ne olursa olsun bu işin peşini bırakmaz.
Hangi işin?
Tabii ki kadının probleminin değil!
Öyle ya da böyle, bitirir. İşini yarım bırakmaz.
Ya biraz hoyratlığa vurur ki çoğunlukla öyle yapar ya da yalakalık frekansına geçer.
Yalnız, yalakalık frekansı biraz risklidir.
Yani her şeye “evet hayatım” havayı yumuşatır ve seksin yerini şefkat alabilir... Bu tüyoyu da unutmayın!
Peki bir kadın neden böyle bir şey yapar?
Muhtemelen aldatılmıştır. Hem de üçüncü kere...
Ne dersiniz?
İlkinde böyle bir şey yapar mı?
Olabilir mi?
Sıra son soruda...
Ne hisseder?
Kim, adam mı?
Hiç beklenmedik bir anda...
Haberin Devamı