KOVA CAN Leo Franco: Kova kaleci lakabını geçen hafta Fenerbahçeli Selçuk’un Kadıköy’den vurduğu topu içeri alarak fazlasıyla hak etti.
DİYET CAN Sibel Can: Bünyesi kolay kilo almaya müsait olduğu için Sibel Can, sürekli diyette olmak zorunda. Maşallah su içse yarıyor.
BEBEK CAN Pınar Altuğ: Hem bebeği var hem de Bebek’ten eksik olmuyor.
KAÇAK CAN Cem Uzan: Paris’e kaçtı.Türkiye’yi dava etti. Kaçak oynadığı kesin.
KIRMIZI BÜLTEN CAN Hakan Uzan: Kendisini fellik fellik arayan Interpol’den 8 günlük izin alıp Paris’teki mahkemede boy gösterdi. Sonra yer yarıldı içine girdi.
GOA CAN Orhan Pamuk: Hintli yazar sevgilisiyle kumsalda elele yürürken bir fotoğrafı çıktı. Goa birden bire popüler oldu.
MÜRVET CAN Esra Erol: Evlilik programında dişli, dişsiz dedeleri nineleri bile baş göz etmek için çabalıyor.
TARİH CAN Pelin Batu: Üniversitede tarih eğitimi gördükten sonra ekranda uyuyarak stajını yapıyor.
TİK CAN Fatih Terim: Fatih Hoca kendini özletti. Mimiklerine, tiklerine hasret kaldık.
AĞLAR CAN İbrahim Tatlıses: Seller gibi akan gözyaşlarından dere olur.
GÖZLÜK CAN Tuba Erbil: M. Ali Erbil’in boşanmak üzere olduğu eşi, meğer gözlükçü dükkanlarının en yağlı müşterisiymiş.
ÇELLO CAN İclal Aydın: Onun sayesinde Jacqueline de Pre adında bir çellistin 1987 yılında hayata gözlerini yumduğunu öğrendik.
FLÖRT CAN Süreyya Yalçın: Evlenmeyi bıraktı, flört etmenin tadını çıkarmaya başladı.
NEFER CAN Alişan: Acemi eğitimini tamamladı. Askere gitme konusunda önce biraz mızıkçılık yapmıştı şimdi askeri bandoda mızıkacılık yapacakmış.
SİLİKON CAN Hande Ataizi: Efsane dizi Hanedan’ın yerli versiyonundaki rolü için göğüslerindeki silikonları yeniletmiş. Memeler rektifiye olmuş.
NE DEDİN SEN CAN Sevda Demirel: Hande Ataizi ve televizyon deyince onu unutmak mümkün mü?
MAL CAN Alpay Özalan: Eski milli futbolcu 14 yıllık eşi eski manken Cansel ile mal paylaşımında anlaşamadıklarından boşanamıyormuş.
CİĞER CAN Nasuh Mahruki: Milli dağcımız dünyanın en yüksek dağı olan Everest’e oksijen desteği almadan tırmanan ilk Türk olmayı hedefliyormuş.
ZAN CAN Tarkan: Megastar uyuşturucu kullanma suçundan zan altında.
ŞAKA CAN Cem Ceminay: Amerika’da işletme dalında master yaptım. Canım Türkiyem’de insanları telefonda işleterek hayatını kazanıyorum.
Hülya mı, Saba mı?
Hülya Avşar’ın konuklarına soru sormaya çalıştığı “Hülya Avşar Soruyor” ile Saba Tümer’in kahkaha arası söyleşi yaptığı “Bu Gece” adlı programlar ister istemez birbirlerine rakip oldular. İkisinin de üç aşağı beş yukarı formatı aynı. İki program da aşağı yukarı aynı saatte yayınlanıyor. Durum böyle olunca hangisi daha başarılı diye düşünüyor insan. Zevkler, renkler elbette tartışılmaz. Ben ikisini de beğeniyorum. Tarzları farklı ama ikisi de kendine göre başarılı. Ancak Hülya Avşar’ın daha çok ses getirdiği bir gerçek. Konuktan bir şey çıkmazsa Hülya Hanım kendinden bir şey eklemesini biliyor. Hülya Avşar programında söyledikleri ve söylettikleri ile gündemde daha fazla yer alıyor. Bu açıdan bakınca Hülya Avşar, Saba Tümer’den daha başarılı.
Umre şerefine
Umre yolunda viskiyle yakalanan adamı duydunuz mu? Kayserili bir iş adamının şeriat yasalarıyla yönetilen Suudi Arabistan’da çantasına koyduğu viski yüzünden başı derde girmiş. Umre vizesi olduğundan serbest bırakılmış ama pasaportuna el konulmuş. Medine Kadı’sının karşısına çıkıp ifade vereceği günü bekliyor. Devreye giren Cidde Başkonsolosluğumuz viski şişesinin tek ve açılmamış olmasının vatandaşımız adına olumlu olacağını müjdelemişti. Adamın oğlu babasının söz konusu viskiyi dönüşte Türkiye’deki bir arkadaşına getirmek için aldığını söylemişti. Kayserili başarılı bir iş adamı nasıl olur da böyle bir tongaya düşer? Benim bildiğim Kayserililer uyanıktır. “Övünmek gibi olmasın ama Kayserili’yim” derler. Bu olayda Kayserili gitmiş yerine bizim Temel gelmiş.
Umreye giderken viski götürülür mü? Dönüşte free-shop’u talan eden umrecileri gördük de gidişte yanında içki götüreni ilk kez duyuyorum. Adamın oğlunun açıklaması ise adamın yakayı ele vermesinden beter. Hani özürü kabahatinden beter durumlar vardır ya. İşte bu da onlardan biri. İnşallah Medine Kadı’sına da “Viski arkadaş siparişiydi” demezler. Çünkü bu palavrayı Arabistan’da bile yemezler. Diyelim ki inandılar. Bu sefer Kadı, “Hangi arkadaşı buna umreye gittiğinde viski ısmarlıyor? Demek bu adam ülkesinde günah içinde yaşıyor!” diye düşünmez mi? Umreye gidenden zemzem suyu getirmesini istersin.
Viski değil! Belki de bu siparişi veren arkadaşının adama borcu vardır.
Dönsün istemiyor. Evinde oturmuş umrenin şerefine viskisini yudumluyor.
Manço İle Karaca kardeŞler
HaberTürk gazetesi rahmetli müzisyenlerimizden Barış Manço ile Cem Karaca’nın kardeş olduklarını ilk sayfasından sürmanşet duyurdu. İddiaya göre Rikkat Uyanık, Manço 3 yaşındayken eşinden ayrılmış. Karaca, Manço ölünce “Canım gitti” diye şiir yazmış. Cem Karaca’nın arkadaşı iddia sahibi İbrahim Hızlı, “Toto Karaca da doğruladı” demiş. Barış Manço’nun ilk adı Mehmet, Cem Karaca’nın babasını adı Mehmet’miş. Barış Manço’nun kardeşi Savaş “Olabilir” demiş. Cem Karaca’nın son yıllarını paylaştığı eşi İlkim Karaca, “Cem, 7-8 defa bana Barış Manço’nun ağabeyi olduğunu söyledi” diye konuşmuş. Cem Karaca’ya Barış’ın bir fotoğrafını vermişler. Alıp evinin duvarına asmış. Sonra karşısına geçip “Her ikimiz de babamıza ne kadar benziyoruz” demiş. HaberTürk bütün bunları Barış Manço ve Cem Karaca’nın kardeş olduklarını kanıtlayan deliller gibi sunmuş. Ben ikilinin kardeşliğini kanıtlayacak birkaç delil daha buldum. Bir kere ikisi de müzisyendi. Sonra ikisi de şapka giyerdi. Ayrıca ikisinin de bıyığı vardı ve saçları uzundu. E bunlar kardeş olmayacak da kim olacak?
HaberTürk’ü yıllar sonra bu gerçeği ortaya çıkarmalarından dolayı kutluyorum.
Bence Murat Bardakçı da Fatih Altaylı’nın ağabeyi. Hal, tavır ve ses tonlarında müthiş bir benzerlik var. ABD Başkanı Barack Obama’nın da dayımın oğlu olduğundan şüpheleniyorum. Çünkü o da benim gibi İngilizce biliyor!
Yeni can canlar
Haberin Devamı