Yavşaklar diyarı

´Yavşak´ polemiği sürüyor...

Haberin Devamı

Ünlü piyanist ve dahi müzisyenimiz Fazıl Say’ın, arabeskle ilgili yorumundan sonra canım Türkiyem’de bir ‘yavşak modası’ başladı. Birdenbire herkes aklına esene ‘yavşak’ demeye başladı. Yavşak aşağı yavşak yukarı bir yavşaklıktır aldı başını gidiyor. Son olarak popüler oyuncu Haluk Bilginer, “Büyük oyuncu olarak hatırlananların birçoğu aslında efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekiydi“ diyerek yavşaklığın kendine göre yeni bir ‘sanatsal’ tanımını yaptı. Haluk Bey, daha sonra kendisini eleştirenlere “Yavşak, güzel sözcüktür. ‘Yav’ diye alt perdeden başlayıp ‘Ş’ harfinden aldığı güçle surata tokat gibi patlar’’ diye teatrik bir de cevap verdi.

Kimse üstüne alınmasın ama Haluk Bilginer teşhisinde yerden göğe kadar haklı. Etraf aynen dediği gibi mesleklerini doğru dürüst icra etmek yerine, yaptıkları işi kutsallaştırıp göz boyayan yavşaklardan geçilmiyor. Sporda, eğlencede, siyasette, iş hayatında her sektörde bu yavşaklar kol geziyor. Örneğin bizim radyocular arasında o kadar çok yavşak var ki saymakla bitmez. Televizyonda her Allahın günü yavşaklık yaparak geçinenlerin haddi hesabı yok. Diziler, yarışmalar, kadın programları, yavşaklarla dolu. Politikacı olabilmenin şartı yavşaklık sanatını öğrenmek değil mi? En ufak bir hareketten olumsuz nem alan ekonomimiz bile yavşak. Yavşaklar diyarına döndük. Galatasaray gibi zamanında UEFA Şampiyonu olmuş dünya çapında bir takımı dünyanın en zevksiz ve en berbat fubolunu oynayan bir takım haline getirmek için ülkemize ithal yavşaklar bile geliyor. Haluk Bilginer’i seviyordum. Şimdi daha çok seviyorum. Ağzına sağlık güzel kardeşim.

Fatmagül’ün suçu

Oyuncu Beren Saat hem çok güzel hem de çok başarılı. Hangi rolü oynasa hakkını veriyor ve adından övgüyle söz ettiriyor. Geçen yıl “Aşk-ı Memnu“ dizisinde Bihter’i o kadar iyi canlandırdı ki herkes onu o karakterle özdeşleştirdi.
Aradan birkaç ay geçti Beren Saat yeni dizisinde “Fatmagül“ oldu ve daha ilk bölümde kendini izleyiciye kabul ettirdi.
Bunu başarmak kolay değil. Bihter kadar güçlü bir karakterin ardından Fatmagül gibi masum ve çaresizi oynamak özel yetenek ister. Beren Saat’te bu yetenek fazlasıyla var. Şimdi yeni dizisinde Beren’i zor günler bekliyor.
“Fatmagül’ün Suçu Ne“ dizisinde kendisine tecavüz edenlerden biri olan Kerim (Engin Akyürek) ile zorla evlendirilecek, sonra da ona aşık olacakmış. Bir kadının kendine arkadaşlarıyla birlikte tecavüz eden veya bu vahşete seyirci kalan bir adamla sonradan aşk yaşaması hiç de gerçekçi gelmiyor. Kadınlar kendilerine yapılan kötülükleri asla unutmaz. Bu rolde inandırıcı olmak için resmen sihirbaz olmak gerek. Dizi başladığından beri herkes Fatmagül’ün suçu oydu buydu diye espri yapıyor. Ama bence Fatmagül’ün tek suçu dizinin senaryosundan haberi olmaması.

Gaf üstüne gaf...

Süperstar Ajda Pekkan, geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda Girne’deki Cratos Premium’da sahne almıştı.
Kendisini izleyenler arasında KKTC Başbakanı İrsen Küçük Bey de vardı. Konser sırasında İrsen Küçük Bey’in cinsiyetini karıştırıp “Sayın Kıbrıs Başkanı İrsen Küçük Hanımefendi’ye teşekkür ederim’’ diyen Ajda Pekkan yaptığı gafı nedense bir türlü kabul etmedi. Başbakan ve eşine “İrsen Küçük ve hanımefendi“ dediğini filan iddia etti.
İrsen Bey ise “Sanatçıdır, aldırış etmeyin, boş verin“ diyerek olayı büyütmek istemedi. Sonra ses kayıtlarından Ajda Pekkan’ın “İrsen Küçük Hanımefendi“ dediği saptandı. Bundan sonra haliyle sapla samanı karıştıran Ajda cephesinden bir ses çıkmadı. Gaf üstüne gaf yaptıklarını anladılar ve sustular. Ancak bu sefer KKTC Meclisi’nde bu olay gündeme geldi. Muhalefetten bir milletvekili Başbakan’ın gaftan sonraki değerlendirmesinin sanatçıları rahatsız ettiğini iddia etti. Başbakan İrsen Bey de “Sözlerim çarpıtılmıştır“ yorumunda bulundu. Böylece Ajda Pekkan’ın başlattığı gaf üstüne gaf furyası Kıbrıs’a sıçramış oldu. Bakar mısınız... Koskoca KKTC Meclisi’nde işleri güçleri kalmadı nelerle uğraşıyorlar?

Futbolda şiddet

Gaziantepspor-Bursaspor lig maçının yarıda kalması hepimize ders olsun. Futbolda şiddet uygulayanlara bundan sonra asla taviz vermemek gerekiyor. Karşılaşmanın hakemi yardımcısının kafası tribünden atılan bir cisimle kan revan içinde kalınca maçı tatil etmek için korkudan sahanın ortasında beklememeli. Maç tatil edildikten sonra kulüp başkanları ve teknik direktörler çıkıp “Olayların buraya varmasında hakemin hiç mi suçu yoktu?“ diye abuk sabuk ve sorumsuzca konuşmamalı. Gaziantep’deki olaylar geliyorum diye bas bas bağırdı kimse duymak istemedi. Bakın size bu konuyla ilgili bir olay aktarmak istiyorum. Beşiktaş, Fenerbahçe arasında oynanan son derbi maçını izlemeye Beşiktaş Kulübü Başkanı nedense gitmekten vazgeçiyor. Yarı yoldan dönüyor. Hadi o kendi stadındaki maçlara da gidemiyor diyelim. Peki ya giden siyah beyazlı yöneticileri, neden ev sahibi Fenerbahçeli yöneticiler düşman gibi karşılıyor ve yüzlerine bile bakmıyor? Bunlar okumuş, yazmış, belli bir seviyeye gelmiş işadamları değil mi? Onların medeniyetsiz davranışları örnek olmuyor mu? Futbolda şiddet maalesef en tepeden başlıyor en alta kadar iniyor.
Korkunç bir sevgisizlik, saygısızlık, düşüncesizlik ve cahillik var. Evine harçlık götürmekte zorlanan gözü dönmüş taraftar müsveddeleri cep telefonlarını, kol saatlerini, sahaya fırlatmaktan çekinmiyor. Yanındakiler de bu serserilere engel olamıyor veya polise ihbar edemiyor. Şiddet Yasası hâlâ çıkmadı diye şikayet edenler var. Yasanın çıkması önemli değil. Önemli olan uygulaması. Her olayda suçlulara hiç kayırmadan maddi, manevi en ağır cezaları versinler yasaya masaya gerek kalmaz. Taraftarı, futbolcusu, yöneticisi, yorumcusu, sponsoru hepsi buna sahip çıksın. Yoksa bu işin sonu hiç birinin içinden çıkamayacağı bir bataklığa saplanacak.

Marsel’e destek

Canım Türkiyem’in tenisteki gururu ve yükselen değeri Marsel İlhan’ın dünya klasmanında ilk 100’e girmesine ramak kaldı. Geçen hafta Bosna Hersek turnuvasını kazandı. Finalde dünyanın 77 numaralı raketi İspanyol Riba’ya ilk sette halka çekti ve 6-0 kazandı. İkinci seti de tie-break’de
7-6 almayı başardı ve şampiyon oldu. Marsel’in turnuvadan kazancı 64 bin Euro. Yetmez! Masraflarını bile karşılamaz. Tenis çok pahalı bir spor. Marsel’e sponsor lazım. Onun turnuva masraflarını karşılayacak, dünya çapında bir koçla çalışmasını sağlayacak ve onu dünyaya tanıtacak bir sponsor. Marsel’i izleyen bir tenissever onda umut olduğunu görür. Servisleri mükemmel.
Oyun tarzı son derece “cool.” Rakibi soluk almakta zorluk çekerken bizim Marsel terlemiyor bile. Deneyimi ve imkanları eksik. Bunlar sağlanırsa Marsel İlhan ülkemizin adını ferdi olarak tüm dünyaya duyurur. Kıbrıs Rum kesiminden birkaç yıl önce Baghdatis diye bir tenisçi çıktı. Avustralya Açık finalinde o zamanlar dünyanın bir numarası İsveçli Federer’e kök söktürdü. Bizden biri niye yok? Geçen Salı akşamı NTV Spor’da dünyanın bir numarası İspanyol raket Nadal ile şimdi 3 numaraya gerileyen Federer’in bir röportajı vardı. Ne kadar olgun ve sempatik olduklarını anlatamam. Korttaki rekabetleri gitmiş ikisine de birbirlerine karşı bir sevecenlik gelmiş. Tenis çok medeni bir spor. Bir Türk’ün bu daldaki başarısı inanın futboldan, basketboldan, güreşten, halterden, boksdan çok daha fazla ses getirir. Elimizde Marsel ilhan diye bir cevher var. Ona destek olalım!

DİĞER YENİ YAZILAR