Süperstar"ın yılı

Bu yıl hiç şüphesiz Süperstar Ajda Pekkan’ın yılı. Yeni albümü harika olmuş. Bir konserden bir ekstraya gidiyor.

Haberin Devamı

Enerjisi ve performansı mükemmel. Dünyaca ünlü starlarının hepsi Ajda’yı kendilerine örnek almalı. Madonna, Britney Spears, Lady Gaga, Ajda’nın yaşına geldiklerinde bakalım Ajda gibi dimdik ayakta olabilecekler mi? Ajda’ya en çok benzettiğim yabancı şarkıcı Cher. Ama o da hiçbir zaman Ajda kadar güzel ve bakımlı değil. Ajda kadar da çok çalışmıyor. Hatta Ajda Hanım kadar çok çalışan galiba kimse yok. Star Akademi diye bir yarışmada jüri koltuğunda bile Süperstar Ajda oturuyor. O da onun hakkı. Bırakın oturduğu yerden de biraz para kazansın. Ben de televizyonda jüricilik yaptım ordan biliyorum. Oturduğun yerden ukalalık yaparak bu kadar para kazanmaya imkan yok. Zavallı yarışmacılar bir hafta gece gündüz demeden çalışıp hazırlanıyorlar. Jürici ünlü oturduğu yerden onların performansını değerlendirerek acayip iyi para kazanıyor. Bir aralar Armağan Çağlayan’ın yaptığı gibi ekranda demirbaş jüricilik diye bir meslek olsa ben radyoculuğu filan bırakırım. Süperstar Ajda jüricilik yaparken onu dedi, bunu dedi diye saçma sapan lüzumsuz eleştirilere hedef oluyor. Oysa onun orda olması yeter de artar bile. Canım Türkiyem’de rakipsiz ‘yılın kadını’ olacak Süperstarı televizyonda görme şansını yakalıyorsunuz daha ne istiyorsunuz? I love you Ajda!

Hülya ile tellak

Şarkıcı Hilal Cebeci’nin ‘panpişlerim’ diyerek seksi fotoğraflarını Twitter’a koyması ve takipçi sayısını aniden yüzbinlere çıkartması Hülya Avşar’a ilham vermiş olmalı. Avşar Kızı erotik bir ‘tellak hikayesi’ yaratmış. Buyrun: "Hamama adım attığımda kişinin tellağım olduğunu öğrendim. "İlk defa bir erkek keseleyecek beni; acaba mayomu giyse miydim?" diye yüksek sesle konuşurken, tellağın ‘’Eee ne anlayacaksınız o zaman keseden rahat olun, siz benim için bir günde keselediğim 30 kadından birisiniz" demesiyle kendimi mermerin üzerinde buldum. Peştamalım yarı belime kadar indirilmişti. Peştamalın sadece popo kısmını kapattığını kese sırasının bacaklara geldiğinde fark ettim. Sarsıntı anında üstümden uçmasın diye peştamala yapıştım. Tellak ‘Kalk’ dedi. Kalktım. ‘Arkanı dön’ dedi. Döndüm. Arkamdan şaaap diye soğuk su attı. Biri beni itmiş gibi taa kurnaya fırlattı. Derken peştamal düştü. İki saniyelik bir popo şovla tellak ve ben hamamdan çıktık... İşte Hülya Avşar’ın ‘tellak hikayesi’. Hayal kurma ile rüya görme arasında kurgulanmış bir senaryoya benziyor. Sırf ilgi çeksin diye uydurulmuş havası veriyor. Bir kere Hülya Hanım, erkekler hamamına mı gidiyor ki kendisini natır değil tellak keseliyor? Tellak da bu arada bir günde Hülya Hanım gibi 30 kadın keselediğini söylemiş. Adamın ya ahtapot gibi elleri var ya da 24 saat uyumadan keseliyor. Hülya ile Tellak’ın macerası erotik bir masal gibi başlamış ama komedi filmi gibi bitmiş. Hülya Avşar’ın kese hikayesi bana keseden çok traş gibi geldi!

Ayşecik

Ayşe Özyılmazel’e , Ali Taran’ın 14 Haziran’da boşandığı eski eşi Selma Hanım bir teşekkür mesajı yollamış. İrlanda asıllı Selma Ann Desmond, Ayşe Özyılmazel ile Ali Taran’ın Bodrum’da yaşadıkları balayı fotoğraflarını yorumlamış. "Ne zarif ne asil görünüyorlar. Ayşe kızıma teşekkürler. Onun sayesinde ben de özgür kaldım. Hayat o kadar güzel ki bunu anlayabilmek için ruhun, düşünceleri ve vicdanın güzel olması gerekir" demiş. Selma Hanım kibar kadın. Ne de olsa genlerinde İrlanda terbiyesi var. Asıl içinden geçenleri duyar gibiyim. "Ne kadar salaş ve sakil görünüyorlar. Ayşe kızın sayesinde hayatta yalnız kaldım. Ama bunu anlamak için insanda önce ruh, düşünce ve vicdan olması gerekir" diyor gibi... Ali Taran’ın eski eşi Selma Hanım’ı yine duyar gibiyim. "Keşke evlenseydin de kocamı rahat bıraksaydın be!" diyordur sanki. Belki ‘be’ demiyordur. Kadının genlerinde İrlanda terbiyesi var ya. Gerçi Selma hanımla Ayşe hemşehri sayılır. Biri İrlandalı, diğeri içimizdeki İrlandalı.

İlişki mi trajedi mi?

Ekranların birbirlerine en çok yakışan, en şirin ve en sempatik çifti Davut Güloğlu ile Ece Erken haftada üç kez kavga edip ayrılıyor; ama dayanamayıp hemen barışıyorlarmış. Davut Bey, konuyla ilgili düşüncelerini "Kavgalar olmazsa ilişki güzel olmaz. O zaman ilişkide sahtelik vardır. Bir gömleğe, bir saça bile takabiliyoruz. Yolda yürüyüşümüzden bile kavga çıkabiliyor. Bu da bizim aşık olduğumuzu gösteriyor" şeklinde açıklamış. Karadenizli Davut Bey’e göre çiftlerin arasındaki kavga ilişkinin tadı, tuzu yani bir nevi raconu oluyor. Davut Bey’inki ne güzel mantık? Temel fıkrası gibi. Habire kavga eden ve haftada 3 kez ayrılıp barışan çiftlerin aralarında yaşadıklarına benim lügatımda ilişki veya aşk denmez. Trajedi denir. Bunlar sanki aşık oldukları için değil kavga etmek için birlikteler gibi görünüyor.

Futboldan soğudum

Şike olaylarından sonra futboldan soğudum. Bu sezon maç izlemek içimden gelmiyor. Atatürk’ün yıllar önce söylediği ‘Ben sporcunun ahlâklısını severim’ sözlerinin değerini şimdi çok daha iyi anlayabiliyoruz. Gelişen olayları büyük bir şaşkınlık ve üzüntü içinde izliyoruz. Şike operasyonuna ismi karışan, karışmayan futbolla ilgili her şey sinirimi bozmaya başladı. Sporda şiddet yasası çıktı diye seviniyorduk. Sevincimiz tam anlamıyla kursağımızda kaldı. Sporun içinde ahlâk kalmadı. Şiddet olsa ne yazar? Türkiye’de şike skandalı adaletli ve kamu oyunu tatmin edecek bir şekilde sonuçlanmadan futbolla ilgili her şey son derece şüpheli ve şaibeli olacak. Maçlar, futbolcular, hakemler, yorumlar hepsi zan altında kalacak. Yeni seçilen TFF’nın sanki hiçbir şey olmamış gibi liglere kaldığı yerden devam etmesi de bana normal gelmiyor. Sonuçsuzluk ilerde daha büyük bir kaos yaratacaktır. Bu şekilde başlayan bir lig olmaz olsun. Ben futboldan soğudum. Bu sezon kadınların istediği olsun. Futbolu bir yana bırakıp hafta sonları onlarla ilgilenelim. Bence o zaman herkes daha karlı çıkar.

DİĞER YENİ YAZILAR