Soyunma merakı

Hazal Kaya geçen hafta Pazar gecesi yayınlanan Oscar Ödül Töreni’ne kendini fena kaptırmış

Haberin Devamı

Aşk-ı Memnu dizisinde Nihal karakterini canlandıran 19 yaşındaki Hazal Kaya geçen hafta Pazar gecesi yayınlanan Oscar Ödül Töreni’ne kendini fena kaptırmış. Sabaha kadar ekranın başında töreni izleyen güzel oyuncu bir ara Twitter’da “En iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü Christoph Waltz almazsa Los Angeles’a gider soyunurum” şeklinde bir açıklamada bulunmuş. Waltz ödülü kazandığı için Hazal Hanım’ın gurbet ellere gidip soyunmasına gerek kalmadı. Boşuna seyahat masrafından kurtulmuş.

Çünkü Los Angeles’ta zaten soyunan soyuna. Giyinik gezene garip bakıyorlar. Hazal Kaya gibi de binlerce genç ve güzel kız var. Hazal Hanım’ın orda soyunsa kimsenin umrunda olmaz. Soyunacaksa burada soyunsun. Tanınmadığı yerde değil. Eskiden biriyle iddialaşırken “Taksim Meydanı’na çıkıp çırılçıplak soyunur, eşek gibi anırırım” denirdi. Şimdi “Los Angeles’a gidip soyunurum” demeye başladılar. Soyunacaksan Taksim Meydanı’na çık soyun da bir işe yarasın. Eşek gibi anırmana da gerek yok.

Eğlence olsun, gözlerimiz biraz şenlensin.

Dizi baymaya başladı...

PARANOYA

Canım Türkiyem’de yaşayıp da paranoyak düşüncelere sahip olmamak mümkün değil.

Türk insanı şüphecidir. Her şeyin arkasında bir komplo teorisi arar.

Ama yapacak bir şey yok.

Beğenmeyen küçük kızına almasın.

Ergenekon’undan Balyoz Operasyonu’na, şikesinden teşvik primine, borsadan dövize, kredi kartı ekstrelerinden etiketlerin üzerindeki fiyatlara kadar uzanan sonsuz bir paranoyamız var.

* Örneğin, herkesin beyazlar içinde dolaştığı umrede siyah giysileri ve siyah gözlükleriyle poz veren Seda Sayan acaba umreye değil de alışveriş yapmak için Dubai’ye mi gitti?

* Her maçta Galatasaray’ı yenen Eskişehirspor’un teknik direktörü Rıza Çalımbay, yoksa Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın kadrolu elemanı mı?

* Erman Toroğlu’nun Lig TV’den esas atılma nedeni devre arasında bir akşam sarhoş olduktan sonra Şansal Büyüka’yı arayıp maaşına fahiş bir zam isteyip alamayınca ona küfür etmesi mi?

* Deniz Baykal’ın partisinin demirbaş başkanı olarak kalması Barack Obama’nın George W. Bush rejiminden aldığı bir taktik olmasın?

* Toyota’nın araçlarındaki son arızayı otomotiv sektöründe Japonların imajına darbe vurmak isteyen Amerikalı teknoloji casusları mı yaptı?

* Cem Uzan, karısından boşanmadı Göcek’te Fransız bayraklı bir teknede mi yaşıyor? Londra’dan firar eden Türk asıllı işadamı Asil Nadir, Kıbrıs’da İngiliz gizli ajanı olarak mı görev yapıyor?

* Yunanistan’ın ekonomik krizi sahte mi? Bizi AB üyeliğinden caydırmak için numara mı yapıyorlar?

* Bedrettin Dalan, Amerika’da Fethullah Gülen’in himayesinde Harvard’da mı yaşıyor?

* Tarkan’ı hedef şaşırtmak için Deniz Seki mi ihbar etti?

* Fenerbahçe’nin sözde golcüsü Guiza’yı gol kaçırsın diye aslında Galatasaray mı transfer etti?

* Alişan askere gitmedi de Libya’ya işçi olarak mı gitti? Bedelli askerlik yapmaya hak kazanınca geri mi dönecek?

* Önüm, arkam, sağım, solum sobe misali herkesden ve her şeyden şüphe ediyoruz.

Bu paranoyanın sonu yok.

Hülya Avşar homofobik mi?

Eşcinselliğe ya da eşcinsellere karşı duyulan irrasyonal nefret, korku, hoşnutsuzluk, ayrımcılık “Homofobik” olarak tanımlanıyor.

Hülya Avşar, son zamanlardaki hali ve tavrıyla bu tanıma uyuyor.

Önce Zekeriya Beyaz Hoca’nın eşcinsellik hakkındaki yakışıksız konuşmalarına çanak tuttu.

Sonra jürisinde oturduğu yarışmada Bülent Ersoy nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca ‘Babla’ taklidi yapan bir yarışmacıyı homoseksüellerin sesi hep aynı oluyor diyerek sınıflandırdı.

Üstelik ‘homoseksüel’ kelimesini söylerken zorlandı ve anlamından bihabermiş gibi yaptı.

Şimdi Hülya Hanım, Ruhi Su’nun yaşayıp yaşamadığını bilmeyebilir, Haiti’deki depremi Tahiti’de oldu sanabilir ama ‘homoseksüel’ kelimesinin anlamını bal gibi bilir. Lütfen bizi yemesin!

Bülent Ersoy nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca ‘Babla’ ile kişisel sorunu olabilir.

Ondan nefret ediyor da olabilir. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Ancak olay ‘Babla’yı aşıp da genelleşince Hülya Avşar’ın homofobik olup olmadığı tartışılır.

Belki de Hülya Hanım’ın ‘Babla’nın ameliyatla kadın olduğundan ve homoseksüellikle hiçbir ilgisi olmadığından haberi yok.

Ne de olsa neredeyse otuz yıl geçmiş aradan. Kadın daha dün olanları hatırlamıyor onu mu hatırlayacak?

Maldivler ve Türkler

Geçen hafta kısa bir süreliğine Maldivlere kaçamak yaptım. Aslında çok da kısa değil toplam 8 gece kaldık ama ben doymadığım için kısa diyorum. Maldivler Hint Okyanusu’nun ortasında Mercan Adaları’ndan oluşan gerçek bir cennet. Masmavi uçsuz bucaksız bir deniz, bembeyaz bir kumsal, nefis bir mehtap, harika bir doğa.

Mevsiminde gitmek kaydıyla.

Mevsim önemli çünkü Muson yağmurlarına yakalanırsanız durum hiç de iç açıcı olmayabilir. Biz gittiğimizde hava mükemmeldi.

27 ile 33 derece arasında güneşli. Nem oranı rahatsız edici değildi. Şansımıza ideal hava şartlarına denk geldik.

İstanbul’un çamurlu yağmurlarından ve buz gibi soğuklarından kurtulup rengarenk balıkların arasında yüzmek çok ferahlatıcı ve moral verici oluyor.

Hiçbir şey canınızı sıkmıyor.

Belkenmedik rastlantılar bile...

Dünyanın neresine giderseniz gidin mutlaka karşınıza bir Türk çıkar teorisine Maldivler’de bir kez daha inandım.

Male Havalimanı’nda sabah uçaktan indik.

Tekneye binip otele gittik.

Arada 3 veya kaldığınız adaya göre 4 saat fark var.

Bütün gece uçmuşuz yorgunuz.

İstirahate çekilmeden bir kahvaltı edelim dedik.

Ufak bir yemek alanı.

Bilemediniz bir düzine masa var.

Gittik boş bir masaya oturduk.

Yandaki masada oturan çiftin yanına küçük bir kız geldi “Anneciğim ne zaman denize girecez?” deyiverdi.

Yani bu kadar olur.

Biz Türkler nereye gitsek mutlaka bir Türk buluyoruz.

Hem de acilen!

‘Bismillah’ demeden adadaki tek Türk aileyi bulduğumuzu sanıyordum.

Yanılmışım!

Dalış malzemelerini almaya gittiğimde bu kez arkamdan “Siz Cem Ceminay değil misiniz?” diye bir ses duydum.

O anda orda canınız ne kadar istese de “Hayır” diyemiyorsunuz tabii.

Bir ara “Benzetiyorsunuz. Ben değilim” demeyi düşündüysem de sonra vazgeçtim.

Ayaküstü kısa bir süre sohbet ettik ve bir daha o adada birbirimizi görmemek için and içtik.

Ne de olsa Maldivler’de tatildeyiz.

Kafa dinleyeceğiz.

Rahat edeceğiz.

Huzur bulacağız.

Arkadaş, markadaş değil.

Maldivler’i özellikle bizim kış aylarında ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.

İnsan farklı dönüyor.

Ya da benim gibi kendi dönüyor ama aklı bir süreliğine orada kalıyor.

Ne kadar süreliğine mi?

Vallahi en az bizde havalar düzelene kadar.

DİĞER YENİ YAZILAR