Galatasaray’dan Atletico Madrid’e transferi olmak Arda’ya yaradı. Form grafiği sürekli yükseldi, Avrupa’da ismi geçen bir konuma geldi. Takımı yıllar sonra İspanya şampiyonu oldu, Şampiyonlar Ligi finaline kaldı. Arda bu arada uzatmalı sevgilisi, sözlüsü ve nişanlısı Sinem Kobal’dan ayrıldı.
İstanbul’dan uzak kalması, magazincilerle uğraşmaması onu bir nebze rahatlattı.
Bekarlığının ve popülaritesinin tadını çıkartıp, hayatının keyfini sürmeye başladı. GQ Dergisi son sayısında Arda’nın röportajını yayınlamış. Yeşil sahalarda top koşturan Arda gitmiş, yerine metroseksüel bir ‘yuppie’ gelmiş. Yelekli takım elbisesiyle, çıplak ayak duşun altında değme profesyonel mankenlere taş çıkartan havalı pozlar vermiş. “Bir kadının beni beğenmesine gerek yok. Ben beğeneyim yeter. Kadınlar güçlü, başarılı, korumacı erkek seviyor. Bunların hepsi bende var” demiş. Bayrampaşalı olmakla gurur duyduğu-nu her fırsatta söyleyen ve mütevazılığıyla bilinen Arda’nın özgüveni zirvede olmalı. Yoksa böyle iddialı laflar aklının ucundan geçmezdi.
Karşına biri çıkar sana feleği şaşırtır
Bir erkeğin kadınlar konusunda kendine bu derece güvenmesi büyük hata!
Önce istediğin kadını, istediğin zaman elde edermişsin gibi gelir.
Sonra aniden karşına özel biri çıkar sana feleğini şaşırtır.
Geçmişteki tüm fetihlerini, zaferlerini bir anda unutturur.
Aynaya baktığında bile kendini tanıyamaz hale gelirsin.
Durumu aslında şöyle özetleyebiliriz:
“Ben beğeneyim yeter” diye kendi kendine övünürsün.
Bir tanesine gönlünü kaptırıp herkesin içinde dövünürsün.
Arda’nın röportajını okuyunca aklıma Mazhar Alanson’un sevilen şarkısı geldi.
“En uzağa sen gittin...
En çabuk da sen döndün...
Peki peki anladık...
Sen neymişsin be Arda!”
Sen neymişsin be Arda Turan!
Haberin Devamı