Ronaldo çılgınlığı

Canım Türkiyem

Haberin Devamı

Real Madrid’i dünyaca ünlü süperstar futbolcusu Ronaldo, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’in davetlisi olarak ülkemize geldi. Taksim’de halkımızla bütünleşerek imza verme amacıyla bir açılışa gitti. Ancak izdiham nedeniyle ne açılışa katılabildi ne imza verebildi. Bizim kadar yabancı ünlülere hayran bir millet olamaz. Buraya geldikleri andan itibaren ne giyiyorlar, ne yiyorlar, ne içiyorlar, nereye gidiyorlar, ne diyorlar her şeyi öğrenmek istiyoruz. Sanki bunlar uzaktan akrabamız da bizi ziyarete gelmişler. Bu ne merak? Ronaldo, Bodrum’a tatil yapmaya bile herhalde çekinerek gitmiştir. Zaten yanında getirdiği sevgilisi İrina Shayk, kalabalıktan korktu diye Reina’da onuruna verilen davete katılamamış. Yıldırım Bey’in özel teknesiyle çıktığı mavi yolculukta uzaktan fotoğrafını çekmeye çalışan paparaziler yüzünden tedirgin olduğu muhakkak. Hiçbir şeyi dozunda yapmasını bilmediğimiz için hayranlığımızı da normal boyutlarda gösteremiyoruz. Öyle bir çılgınlık ki sanırsınız Ronaldo, Beşiktaş’a transfer oldu. Barcelonalı Messi gelmesin bari. Artık millet birbirine girer memlekette hayat durur.

Öp babanın elini

Komedyen M.Ali Erbil, Kemer’de şovunu izleyen bir Rus turist kadını dudağından öpmüş. Ancak kadın evli çıkmış. İddialara göre ortalık bir anda buz kesmiş. M.Ali Erbil, kadına ‘yenge’ diyerek durumu idare etmeye çalışmış. Bu mantığa göre M.Ali Erbil yengesini dudağından öpse demek abisi sesini çıkartmayacak. Rus turist kadının yanında üstelik kayınvalidesi varmış. Ben M.Ali Erbil’in yerinde olsam hatırı kalmasın diye bir de onu öperdim. Olayı oğluna anlatırken zorlanmazdı kadıncağız. Kabahat M.Ali Erbil’de değil. Rus turistlerde. Ne arıyorlar dilini anlamadıkları huyunu, suyunu bilmedikleri bir adamın gösterisinde? Kaşınmışlar.
Mali’de gerekeni yapmış. Rus kadın da öpüldüğüyle kalmış!

The Wizard Of Dr.Oz

Türk doktor Mehmet Öz, Amerika"da başarıdan başarıya koşmaya devam ediyor. Şimdi de televizyonda harikalar yaratıyor. Gündüz kuşağı televizyon programlarının Oskar’ı sayılan Daytime Emmy Awards’da ‘en iyi talk şovcu’ ve ‘en bilgilendirici talk şov’ ödüllerini kazanan Mehmet Öz, çok sempatik ve cana yakın bir adam. Ekran onu, o da ekranı sevdi. Televizyonda reyting yapmanın yöntemlerini son derece iyi benimsedi. Kalın bağırsağının içindekileri canlı yayında tüm dünyaya gösterdi. Kanser mücadelesi verdiğini anlattı. Soyadı ‘ö’ harfiyle başladığından ve Amerikalılar ‘ö’ harfini alfabelerinde olmadığı için telaffuz edemediklerinden kendine Dr Oz dedirtti. ‘Oz’ ismi Amerika’da çok sevilir. Judy Garland isimli efsane Hollywood yıldızının oynadığı ‘The Wizard Of Oz’ (Oz Büyücüsü) diye bir film vardır. 62 yıl önce yapılmış olmasına rağmen Amerika’da doğan ve yaşayan her çocuk bu filmi en az bir kere görmüştür. Ben bile Amerika’da yaşarken çocuklarım sayesinde bu filmi en az 50 kere izlemek zorunda kalmıştım. 50 sayısını da inanın abartarak vermiyorum. Bu film ismindeki büyü gibi çocukları her zaman ekrana kilitler. Ebeveynler için bulunmaz bir rahatlama aracıdır. Çünkü, film süresince çocuklar ne soru sorarlar ne bir yaramazlık yaparlar. Amerikalı bir eşi olan Dr Oz’un 4 çocuğu var. Hepsinin de isimleri Daphne Nur, Oliver Mustafa gibi yani hem Türk hem de Amerikan. Tıpkı benim çocuklarım Remzi Mathew ve Cemile Christine gibi. Dr Oz, usta bir cerrah olarak Amerikalıların kalbinden girdi. Sonra Oz büyücüsü gibi kendini onlara televizyonda kabul ettirdi. Onun için yaptığı programın ismi ‘The Wizard Of Dr. Oz’ olmalı!

Biz Türk erkekleri

Brezilyalı manken Martha Graef bir Türk koca bir de Türk sevgiliden ayrıldıktan sonra Türklerle birlikte olmaya tövbe etmiş. Türk erkekleri kıskanç, sinirli ve saldırgan oluyor ve her fırsatta kavga ediyormuş. Kadın haklı! Bizim erkeklerin çoğu kıskanç. Hatta kıskanç olmayan erkeğe normal gözle bakılmaz. Zaten gergin olmayan erkeğe Türkiye’de Türk erkeği değil ‘turist’ diyorlar. Bütün bunları Brezilyalı Martha Hanım’ın bir koca ve bir sevgiliden sonra anlaması normal. Çünkü Türk erkeği flört döneminde kendini belli etmez. Bu zamanla olur. Martha Hanım New York’a yerleşmeyi düşünüyormuş. Gitsin. Biz Brezilya’dan futbolcu transfer etmesini biliyorsak manken getirmesini de beceririz. Rio’dan bize bugüne kadar o kadar çok Brezilyalı geldi ki artık İstanbul’a Riostanbul deseler yeridir. Bu arada Los Angeles Times gazetesi de THY’nin Los Angeles-İstanbul hattını koyduktan sonra Amerikalı gözünden Türkiye’ye gelecek kadınlara tavsiyelerde bulunmuş. "Türk erkekleri size ilgi ile huzursuz edecek gibi bakabilir. Onları görünce yoklarmış gibi davranın ve gidin, dönüp cevap verirseniz bu provakasyon olarak algılanabilir" demiş. Yalan değil! Biz Türk erkekleri genelde Amerikalı filan diye ayırt etmeyip bütün kadınlara onları huzursuz etmek bir yana yer gibi bakarız. Güzel, çirkin de pek fark etmez... Ne yapalım. Biz
böyleyiz işte. Bu saatten sonra huyumuzu, suyumuzu, bakışımızı, lafımızı değiştirecek halimiz yok. Beğenmeyen küçük kızına almasın. Türküm, doğruyum, çalışkanım, bakarım, laf atarım yani. İşte o kadar!

DİĞER YENİ YAZILAR