Patronu kazanma sanatı

Canım Türkiyem

Haberin Devamı

Sinemalarda oynayan “Patrondan Kurtulma Sanatı” (Horrible Bosses) isimli filmini izledikten sonra kendi patronunuzdan kurtulmak için dua mı etmeye başladınız? Kıymetinizi bilmeyen ve öğrenmeye de niyeti olmayan düşüncesiz patronunuzu hayalinizde bile olsa ortadan yok ederken tarif edilmez bir zevk mi duyuyorsunuz?
Herkesin içinde yüksek sesle sizi azarlayarak yaptığı şikayetler ve bitmek, tükenmek bilmeyen isteklerinden dolayı patronunuzun kabalığından gına mı geldi?

İşe giderken ayaklarınız geri geri mi gidiyor?
Hiç merak etmeyin bu konuda yalnız değilsiniz. Sadece canım Türkiyem’de değil tüm dünyada birçok çalışan birebir çalıştığı patronundan kurtulmak için can atıyor. Bu arada Hollywood, senaristlerin hayal gücüyle bu olayı en uç noktalara kadar taşıyor.
Örneğin, söz konusu filmde patronlarıyla değişik sorunlar yaşayan üç çalışan önce şaka sonra ciddi olarak başlarındaki kişiyi öldürmek için plan yapmaya başlıyor.
Patrondan kurtulma sanatı dedikleri buysa patronu kazanma sanatını denemekte yarar var. İşte sizi işyerinizde mutlu edecek ve ne kadar huysuz olursa olsun patronunuzla geçinmenizi sağlayacak sağlıklı ve olumlu tüyolar. Asla patronunuzla tartışmayın. Fikir ve düşüncelerinizi ısrarla değil nazikçe ona iletin. Araya mutlaka bir mesafe koyun. Laubali olmaktan kaçının. Yağcılık yapanları patronlar sevmez ve aşağılarlar. Her ne kadar etrafında yağcılar birikmiş olsa ve patron da bundan hoşlanıyormuş gibi davransa siz o tuzağa düşmeyin. İşinizle ve işinize olan ilginizle ön plana çıkın. Güvenilir bir eleman olduğunuzu her fırsatta kanıtlayın. İşyerinde kimse hakkında dedikodu yapmayın. Özellikle başkalarının ne kadar maaş aldığı spekülasyonlarından uzak durun. Patronunuzu iyi dinleyin. Onu tanımaya çalışın. Bir söylediğini bir daha söyletmeyin. Sinir savaşına girmeyin. Surat asmayın. Güler yüzlü olun. Arkasından söylenmeyin. Bunu yaparsanız kendinize zarar verirsiniz ve motivasyonunuzu kaybedersiniz. İşe erken gidin, geç çıkın, fazla mesai gözünüzü korkutmasın. Her zaman dürüst yanıtlar verin. Onun hoşuna gitmesi veya öfkelenmemesi için aslı olmayan kaçamak yanıtlarla olayı geçiştirip uzun vadede başınıza iş açmayın. Ofis partilerinde alkol almayın. Patronlar çalışanların kontrolü kaybetmelerinden hoşlanmaz. Aynı ortamda çalıştığınız kişilere sizi ona borçlu bırakacak sırlar veya kişisel bilgiler vermeyin. İstikrarlı, samimi ancak ölçülü davranın.

Yeni sezon mu?

Televizyonda yeni sezon başladı. Yine şiddetli bir dizi furyasına tutulduk. Bakalım hangileri devam edecek ve hangileri ekrana zamanından önce veda edecek?
O kadar yeni dizi var ki isimlerini, cisimlerini, ilanlarını karıştırmamak mümkün değil. Her gün gazetelerde tam sayfa ilanlarda haşin ve gaddar bakışlı tiplerin verdikleri dizi afişi pozları var.
Sizin anlayacağınız dizilerden yana yeni sezonda değişen hiçbir şey yok. Eski hamam, eski tas.
Programlar da öyle. M.Ali Erbil hâlâ Çarkıfelek’le çalıştığı kanalı kurtarmaya çalışıyor. Gerisini siz düşünün. M.Ali Erbil ve Çarkıfelek isimlerini bir arada gördüğünüz bir yerde ‘yeni’ bir şeyin olmasına imkan var mı ? Allah’a şükür Ana Haber Bülteni sunucularımız aynı. Birlikte çıktıkları yaz tatilinden yine birlikte döndüler ve her zamanki kısır döngü reyting yarışına girdiler. Spor programları bu yıl futboldan başka konuşacak bol malzeme bulacak. Ancak izleyici bulacakları şüpheli. Millet bıkmış vaziyette. Bir futbol sezonunun bu kadar sönük başladığı başka bir yılı hatırlamıyorum.
Bu sezon her zamankinden farklı olarak müzik değil haber kanallarında ne idüğü belirsiz bazı müzik programlarını izlemek mümkün. Onlar da ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette. Sabah magazin ve öğlen kuşağındaki kadınlara yönelik programlar aynen devam ediyor. Doktorlar, aşçılar da ekran nöbetlerine devam ediyor. Sabahların Sultanı ile evlilik programlarından biri frekansını değiştirmiş. “Su Gibi” yine kaldığı yerden akıyor. Arım Balım Peteğim’de değişen bir şey yok. Bizim Stadyum, Maraton, Telegol’e bir de zamanımıza uygun “Derin Futbol” diye yeni bir program eklendi. Zaman doldurmak için yapılan ve arada kaynayan programlarla birlikte yeni sezona girdik. Bu kadar yeniliği nasıl kaldıracağız bilemiyorum. Ben Çarkıfelek’te kaldım!

Babla bu babla!

Türk Sanat Müziğimizin Diva’sı Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca “Babla” hakkında Bayram’da Kıbrıs’ta sahneye çıktığı otelden kovulduğuna dair bir haber çıkmıştı. Ben okuduğumda inanmamıştım. Babla’yı kovmak her babayiğidin harcı değildir demiştim. Yanılmamışım. Babla’mız konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Herkes beni ayakta alkışladı, el üstünde ağırlandım. Otelin patronu ve patroniçesiyle birlikte golf arabasıyla konser alanına kadar birlikte gittik. 30 Ağustos’ta gittim ve 2 Eylül’de döndüm. Kovulmuş olsaydım otelde nasıl kalabilirdim’’ diye kendini savunmuş. Babla’yı rahatsız edici haberler çıkartarak onu tahrik etmek istiyorlar. Babla’mız da yılların kurdu bu tuzağa düşmüyor. Çünkü ağzını açıp gözünü yumduğunda etrafı darmaduman edeceğini biliyor. Asparagas haberi çıkaranlar da bunu bekliyor. Herhalde “Babla’yı sinirlendirsek de bize malzeme verse” diye etrafında cirit atan bir takımı var. Otelin patronu ve patroniçesiyle Babla’yı aynı golf kartının içinde görmek isterdim. Golf kartı dediği de limuzin cinsindendi herhalde. Babla’nın bindiği bir golf kartının salon, salomanje ve rödoşase olması gerekir. Siz ne diyorsunuz? Başkasına maşkasına benzemez. Nev-i şahsına münhasır muhteşem kadın Babla bu Babla!

HAFTANIN UYANIK SATICISI

3. Lig 2.Grup’ta Maltepe ile İstanbul arasında oynanan maçta Maltepe Stadı’nın dürümcüsü elinde kalan dürümleri satmak için sahaya inip yedek kulübesindeki futbolcular “Dürüm, ayran isteyen var mı?” diye sormuş. Helal olsun!

DİĞER YENİ YAZILAR