Oprah İclal

Ben Oprah İclal’i değil İclal Aydın’ı istiyorum...

Haberin Devamı

Sevgili yazar arkadaşımız İclal Aydın, “Hayat Ağacı“ isimli çok güzel bir programa başladı. Hayırlı olsun. İclal hem çok güzel hem de acayip neşeli kadındır. Ekrana yakışır. Yıllar önce beni çocuklarım Cemile ve Remzi ile programına davet etmişti. Benim çocuklar o zaman küçüktü. Ben bunlara çekimden önce “Numaradan sizi döveceğim avazınız çıktığınız kadar bağırın“ diye tembihledim. Fikir çok hoşlarına gitti. Ne de olsa çocuklar. Akılları fikirleri yaramazlıkta. Sonra program sırasında aniden ben bunları önce azarlayıp sonra pataklıyormuş gibi yaptım ve üstlerine atladım. Cemile’nin sesinin de maşallahı vardır. Bir çığlığıyla mahalleyi ayağa kaldırır. İki ayaklı yürüyen tiz sesli bir alarma benzer. Cemile öyle bir çığlık attı ki İclal tam anlamıyla dondu kaldı ve ne yapacağını bilemedi. Yani tam panik oldu.
O anda suratındaki şaşkın ifadeyi unutamam. Son derece doğal ve tatlıydı. Şimdi yıllar sonra İclal bizim Oprah Winfrey olarak lanse ediliyor. Hiç gerek yok. Onların Oprah’sı varsa bizim İclal’imiz var. Ben Oprah İclal’i değil İclal Aydın’ı istiyorum.

Buzlu ekran

TRT Müzik kanalında bazı klipleri kadın sanatçıların orasını burasını buzlayarak gösteriyorlarmış. Yani dekolteleri kendi akıllarınca sansürlüyorlar. Ne uğraşıyorsun kardeşim? Eti gözüküyorsa gösterme o zaman. VH1, KRAL TV, POWERTURK, DREAM TV dururken TRT Müzik kanalında klip izleyen zaten et met görmeyi hak etmiyor. Tarkan ‘Öp’ şarkısına çektiği son klipte don ve atlet giyiyor. Üstelik yataktan öyle kalkıyor. Hem yatak hem don hem atlet. Artık TRT Müzik’de Tarkan’ın tüm klibini buzlandırsalar yeridir. Televizyonda oynayan filmlerde sigarayı buzladıklarında komik bir görüntü ortaya çıkıyor. Sigara içenin elinden, ağzından garip bir huni çıkıyor gibi duruyor. İzleyicinin gözü ister istemez buzlandırdıkları o bölgeye takılıyor. Bu yaptıkları artık komik değil. Göğüs dekoltesinden rahatsız olan bir toplum, kendi dürtüleriyle barışık olmayan bir toplum demektir. Bunlar bizi ne sanıyorlar? “Millet gider Mersin’e TRT gider geriye” felsefesi devam ediyor. Çok yazık!

Pee-Wee Tolga

BKM oyuncularının mutfağı çok başarılı. Her taraflarından yetenek akıyor. Bunlardan biri de komedyen Tolga Çevik. Televizyonda prime-time denilen reyting savaşının en kızgın ve acımasız olduğu zaman diliminde program yapıyor. Karşısında “Çocuklar Duymasın” ve “Yaprak Dökümü” gibi popüler diziler var. Tolga ikinci haftasını doldurdu. Daha kaç hafta o saatte devam eder bilmiyorum ama başarısından dolayı kendisini ve ekibini kutluyorum. Normları, standartları, tabuları yıktı ve akşam 8’de tek başına yaptığı komik bir programla yerleşti. Bazıları onu komik bulmayabilir. Ama komik bulanlar çoğunlukta ki Tolga orda. Tolga’yı lütfen Tolga olarak kabul edin Cem Yılmaz ile filan mukayese etmeyin. İlla da birine benzeteceksiniz Amerikalı komedyen Paul Reubens’in canlandırdığı Pee-wee Herman karakterine benzetebilirsiniz. Tolga 1980 yıllarında televizyon dizileri ve filmlerle ünlenen Pee-Wee Herman karakterine tıpatıp benziyor. Giyimi, kuşamı, hali, tavrı ve tipi aynı Pee-Wee Herman. Aslında bir stand-up komedyen olan Paul Reubens Pee-Wee karakterinde o kadar başarılı oldu ki ünlülerin isimlerini ölümsüzleştirdikleri ünlü Hollywood Bulvar’ın kaldırımlarına onun gerçek adını değil, ‘Pee-wee’ ismini yazdılar. Pee-wee Herman, bol mimikli, çocuğumsu, efemine, sıra dışı ve yaşlanmayan bir karakterdi. Ancak, 1991 yılında Paul Reubens porno film gösteren bir sinemada ahlak dışı harekette bulunmaktan tutuklanınca ‘Pee-Wee’ efsanesi sona erdi. Bana Pee-Wee Herman’ı anımsatan Tolga Çevik’e sonsuz başarılar diliyorum.

Kimleri dövelim?

Fatmagül’ün Suçu Ne dizisinde Fatmagül’ün kıskanç ve gaddar yengesi Mukaddes’i büyük bir başarıyla canlandıran oyuncu Esra Dermancığlu’nu dövmek için millet sıraya giriyormuş. Esra Hanım’ı değil tabi Mukaddes’i. Facebook’da ‘Mukaddes’i kim tokatlamak ister?’ diye bir sayfa açmışlar. ‘Seni sabahtan akşama kadar döverim’, ‘Senin saçını, başını yolmak istiyorum’ mesajlar geliyormuş. Bir zamanlar Türk sinemasının en babacan kötü adamı rahmetli aktör Ahmet Tarık Tekçe’yi yolda gören kadınlar şemsiyeleriyle döverlerdi. Şimdi sanal alemde döven dövene. Ne kadar dövmeye meraklıyız? Her fırsatta sinir olduğumuz birilerini yamultmak istiyoruz. ‘Kimi dövelim?’ diye bir anket yapılsa o kadar çok farklı isim çıkar ki sonunda kimi döveceğimizi şaşırırız. Çünkü herkes başka birine kızıyor ve o kızdığını da sille tokat dövmek istiyor. Benim yaşam sloganım ‘Sevgi, saygı, birlik, beraberlik ve barış’ olmasına ve şiddete asla inanmama rağmen ben de sağlı sollu tokatlarla trafik canavarı dediğimiz yaratıkları fena halde dövmek istiyorum.
Acaba insan psikolojisinde birini dövmek istediğinde onu cezalandırmaktan öte o kişi dayağı yiyince adam olur düşüncesi de mi var? Bilemiyorum. Bildiğim tek şey herkes birini pataklamak istiyor. Sıradaki lütfen!

Aman Lale’ye dokunma devri

Televizyonda Lale Devri diye bir dizi var. Ünlü popçu Mustafa Sandal’ın güzel eşi Emina başrolde oynuyor. Dizide Bodrum ve İstanbul fon olarak kullanılıyor ve zengin bir ailenin hikayesi anlatılıyor. Emina’nın oynadığı karakterin ismi dizinin ismiyle aynı. Herhalde onun için Lale Devri dediler. Jale olsaydı ‘Jale Devri’ diyecekleri. Yoksa Lale Devri’nin Osmanlı Devleti’nde 1718’de Pasarofça Antlaşmasıyla başlayıp ile 1730’da Patrona Halil İsyanı ile biten ve sanatta lale motiflerinin işlenmesi nedeniyle ‘Lale Devri’ adı verilen batılaşma dönemiyle hiç ilgisi yok. Dizinin ismini yanlış koymuşlar. Tarihi geçmişine sadık kalmadığı için değil. Çektikleri sahnelere uymadığı için. Emina ve sevgilisi Çınar rolündeki Tolgahan Sayışman topu topu bir kere kazayla öpüştükten sonra olayların akışı tamamen değişti. Artık en öpüşmeleri gereken romantik sahnelerde bile son derece anlamsız bir şekilde birbirlerinin yüzlerine bakmakla yetiniyorlar. Örneğin, bir sahnede denizin içinde yanyana duran iki şamandıra gibiydiler. Çınar, Lale’yi koklamaya kıyamıyor. “Koklamaya kıyamam benim güzel manolyam” gibi bir durum var. Zaten koklayabilecek kadar da yanına yanaşamıyor. Lale saçının teline dokundurtmuyor. Zavallı Tolgahan son gördüğümde Emina’nın başındaki tülbenti öpüyordu. Sözüm ona aşk yaptıkları ve ekranda göstermedikleri sahneler bile inandırıcı değil. Beraber geçirdikleri gecenin sabahında Lale’nin tarafı boş; sanki hiç yatılmamış gibi duruyor. Çok ama çok komik. Herhalde Tolgahan’a tembih ettiler, ‘’Bak dizinin tanıtımı için allem edip kallem edip Emina’nın kocasından zar zor bir öpüşme izni aldık. Ama bir daha bu kadına dokunmak yok’’ dediler. Dizinin adını derhal değiştirsinler. Lale Devri de ne demekmiş? Ne alaka? Emina Hanım’ın Türkçesi iyi değil diye acaba ona tarihi bir dizide oynayacaksın ama mekanlar, kıyafetler modern olacak mı dediler? Onu bunu bilmem. ‘Lale Devri’ bence ‘Aman Lale’ye Dokunma Devri’ olmalı!

DİĞER YENİ YAZILAR