Neşede (!) birinci kanal?

Kanal 1 televizyonu ’Neşede Birinci’ olduğunu iddia ediyor

Haberin Devamı

En azından slogan olarak. Ancak ben bu kanalda henüz neşeye yakın birşey göremedim. Yani bu dünyada neşe diye birşey kaldıysa onlara teğet bile geçmemiş. Programlarına bakınca siz de anlarsınız.
’Kırık kalplerin ablası ’Oya Germen mi neşeli? ’Azgın teke’ diye bir sendrom uydurdukları eski kocası şarkıcı Neco, Bodrum’a kaçmış yeni ve genç eşinden bebek yapmış. Oya Hanım ise milletin ablası olarak dertlerini çözüyor. Nasıl neşeli olsun? Emine Beder mi neşeli? Kadın yemek yapmaktan bunalmış. Hayatı boyunca mutfaktan dışarı çıkamamış. Fotoğraflarında gülümserken bile acı çekiyormuş gibi duruyor. Neşeli olacak hali mi kalmış? Yarışma programları bile neşeli değil. Nasıl olabilir? Türk Dil Kurumu tarafından ödüllendirilmiş. M. Ali Erbil’in ’Çarkıfelek’ gibi kaliteli bir yarışmayı ’Çarkışebek’e çevirdiği Canım Türkiyem’de Türkçe’yi doğru kullandığından dolayı ödüllendirilen bir yarışmanın neşeli olmasına imkan var mı? Sunucusu bile keyifsiz gözüküyor.
’Yaz Keyfi’ diye bir talk şov sunan magazin dünyasının duayeni Kenan Erçetingöz için çok şey söylenebilir. Ama ’neşeli’ bunlardan bir tanesi değildir. Hatta sevgili dostum Kenan, tam tersi insanın neşesini kaçıracak tipte bir adamdır. Lüzumsuz zamanda karşınıza çıkar, sinsice sorular sorar ve insanda neşe meşe bırakmaz.
Bütün bunlara rağmen bunlar hala neşede birinci olduklarında israr ediyorlarsa pes doğrusu! TRT bile daha neşeli !



Emekli şarkıcılar kervanı

Bu yaz modası geçmiş yabancı şarkıcı akınına uğradık. Bir zamanların popüler ancak artık emekliliğe ayrılmış isimleri konser vermek için teker teker ülkemize geldiler. Keny G, Jose Feliciano, Michael Bolton, Gloria Estefan, Julio Iglesias ve son olarak da yorgunluktan ayakta duramayıp diz çökerek şarkı söyleyen efsane seslerden Leonard Cohen bunların arasından en akılda kalanlarıydı. İnsanın içini ürperten canhıraş çığlığı andıran sesiyle müzikseverlerin şansına uzun zamandır ortalıkta görünmeyen Michael Bolton’a müşteri çekmek için gözde tenor şarkıcı Ferhat Göçer ile düet bile yaptırdılar.
62 yaşındaki Meksikalı gitarist Santana ve nazar değmesin 41 yıl önce kurulan Deep Purple’ın müziğini takdir edenlerin olması nüfusunun yaş ortalamasının oldukça genç olan ülkemizdeki müzikseverlerin gelişmiş zevklerinin kanıtıydı.
Ben hiçbirinin konserine gitmek istemedim. Çünkü son olarak Bee Gees’den Robin Gibb’i Açıkhava Tiyatrosu’nda izlemiştim. Adam en hareketli şarkılarda bile hiç yerinden kıpırdamıyordu. O günden beri Bee Gees şarkılarından eskisi kadar zevk alamıyorum. Dünyaca ünlü şarkıcılarının emeklilik fonlarına katkıda bulunmak için konserlerine gitmektense CD’lerini dinleyip eskiden oldukları gibi hatırlamakta yarar var kanısındayım. Yoksa yakında Frank Sinatra bile mezardan hortlayıp konser vermeye gelecek!



Sırtları yere gelmez

Canım Türkiyem’de ne olursa olsun ve ne yaparlarsa yapsın sırtları asla yere gelmeyecek olan şanslı ünlüler var. Örneğin, Cem Yılmaz. Filmleri ne kadar kötü olursa olsun daha vizyona girmeden dünyanın en büyük olayıymış gibi gazetelere manşet, televizyondaki ana haber bültenlerine malzeme oluyor.
‘Gora’ çok kötüydü. Millet mest oldu. Cem Yılmaz zoru başardı ve ‘Arog’ ile daha kötüsünü yaptı. Millet yine bayıldı. Şimdi ne idüğü belirsiz uyduruk bir kovboy filminin ilk karelerini sözüm ona basına sızdırdı, yer yerinden oynadı. Filmleri, reklam filmleri, ekrana çıktığında yaptığı zorlama esprileri ne kadar kötü olursa olsun bu adamın sırtı bir daha yere gelmez. Helal olsun! Sırtı yere gelmeyeceklerden biri de Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim. Fatih Hoca’nın her milli maçtan önce basında flaş bir haberi çıkıyor. Avrupa’nın tüm büyük takımları sanırsınız onun peşinde. Son Ukrayna maçından önce ise bu transfer palavraları artık herkesi baydığı için başka bir haber patlatıverdiler. Fatih Hoca’nın Bodrum’da Cuma namazına gittiği camiyi onarmak için bağışta bulunduğunu yazdılar. Fatih Hoca’nın zaten ne kadar iyi kalpli ve yardımsever biri olduğunu çok iyi biliyoruz. Yaptığı iyiliklerin reklamını yapmaya hiç ihtiyacı yok. Bence kendisi bu son olayın duyulmasından rahatsız bile olmuştur. Ancak tam mübarek Ramazan ve milli maçlar öncesi basında böyle bir haberin çıkması Fatih Hoca’nın “örnek ve ideal insan” olduğunu bize nazikçe tekrar hatırlatmış oldu. Dünya Kupası’na gitsek de gitmesek de Fatih Hoca’nın sırtı yere gelmez. Keyfi istediği sürece Milli Takım’ın başında kalır. Ona da helal olsun! Sırtı yere gelmeyeceklerin en başında ise Recep Tayip Erdoğan yer alıyor. Kendi icraatlerinden dolayı değil. Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’ninkiler sayesinde !

DİĞER YENİ YAZILAR