Narkozcular

Canım Türkiyem’de yaşıyorsanız aslında ameliyat sırasındaki hastalara acı duymamaları için verilen narkoza günlük normal hayatınızda da çok rahat ihtiyaç duyabilirsiniz. Etrafta o kadar çok narkozcu var ki, anestezik durumda gezmemek mümkün değil

Haberin Devamı

İşte narkoz gerektiren güncel olaylar :

Kürt açılımı: Bunu narkoz almadan anlamak, yorumlamak imkansız. Başta Sezen Aksu olmak üzere bu konuda hiçbir fikirleri olmadan fikir yürüten tüm ünlülerin de acayip bir narkozun etkisinde olduklarını düşünüyorum.
Münevver cinayeti: Bu olayın narkoz altında gerçekleştiğine, soruşturmanın narkozlu yürütüldüğüne, katil zanlısının bulunması için yapılan asılsız ihbarların narkozlu kişilerce yapıldığına ve bize narkozlu olarak yansıtıldığına inanıyorum.
Ayşe Arman röportajları: İki kadeh beyaz şarap içtikten sonra kameranın karşısına geçip çok rahat o meşhur cesur pozlarını verebileceğini hayal ettiğim Ayşe Hanım, hemen akabinde kara çarşaflara bürününce röportajlarıyla kamu oyunu narkozladığını kanıtladı. Son olarak NLP adındaki kişisel değişim modeli ve ‘Zihinsel Detoks’ programının yaratıcılarından Cengiz Eren ile yaptığı narkozu ve sansasyonu bol, anlamı ve önemi oldukça az röportajı da tuzu biberi oldu.
3’üncü Boğaz Köprüsü: Bu olayda öncelikle projeyi hayata geçirecek olanların narkozun etkisinden kurtulmaları gerekiyor. Çünkü her defasında başka bir şey söylüyorlar. Başbakan da ayrı telden çalıyor. Bir narkoz havasıdır esiyor gidiyor.
Seyrantepe stadı: Ünlü mimar Eren Talu narkoz etkisinde aldığı ihaleyi eline yüzüne bulaştırıp bırakmak zorunda kaldı. TOKİ, moki derken de Galatasaray’ın Seyrantepe’deki stadını narkoz kafalı yetkililer sanki pre-fabrik bir toplu konut projesine döndürdüler. En iyisi Ali Ağaoğlu’na versinler. Yoksa yılan hikâyesine dönecek.
Popstar Alaturka: Ancak narkozlu bir yapımcının, narkozlu bir televizyon izleyicisine yutturacağı bir program. Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da ‘Babla’ sayesinde devam ediyor. Diğerlerinin hepsi ne kadar ünlü olursa olsun figüran. Sunucusu narkozlu. Yarışmacılar narkozlu. Narkozatik bir şey!


Adriyatik cenneti

Geçen hafta Hırvatistan’ın sahil kenti Dubrovnik’e gittim. Dubrovnik, gerçekten gidenlerin anlattıkları kadar güzel. Şehrin içi ve denizi tertemiz. Etrafı yemyeşil adacıklar ile çevrilmiş. Koyları tam tekne ile mavi tura çıkılacak cinsten. Sanki 20 yıl önce bizde olduğu gibi. Son derece sessiz ve sakin. Yanınıza başka teknelerin yanaştığını pek görmüyorsunuz. Deniz mahsullerini seviyorsanız Dubrovnik’in tadına doyamazsınız. Istakoz, böcek, ahtapot, kalamar, karides, midye, istiridye ne isterseniz var. Hepsi de taptaze ve inanılmaz lezzetli. Yemekleri pişirmesini ve de soslamasını çok iyi biliyorlar. Fiyatlar makul. Bizden daha ucuz. Turistik ama kaliteli balıkçı restoranları var. “Old Town” dedikleri şehrin merkezindeki kale manzaralı “Nautika” ve “Proto” en iyileri. Gil’s denilen bir başka popüler mekanın manzarası mükemmel ama yemekleri iyi değil. Ayrıca tekne ile gidebileceğiniz yerlerden Lopud Adası’ndaki “Obala”yı, Kobaş’taki “Niko’nun Yeri”ni ve özellikle Şipan’da Marko Prizmiç’in tarihi, otantik Çekoslavak porselen tabaklar üstünde gurme yemekler sunduğu Kod-Marka’yı da tavsiye edebilirim. Ben Dubrovnik’e inanılmaz rahat gittim. Pronto Tour her hafta Pazar günleri oraya haftalık bir tur düzenliyor. THY ile İstanbul’dan 1.5 saatte direkt uçuyorsunuz. Bu çok büyük bir avantaj. Aksi halde Belgrad’tan aktarmalı gitmek ve saatlerce çile çekmek zorundasınız. Bütçenize göre her türlü konforda otel var. Transferleri de ayarlamışlar. Bosna dahil bir dolu tur düzenliyorlar. Rehberleri bilgili ve çok profesyonel. Pronto Tour’un sahibi sevgili Ali Onaran’ı taşın altına elini koyarak Dubrovnik’i ilk kez bu yıl Türk turistlere açtığı için kutluyorum. Önümüzdeki yıllarda çok popüler bir yer olacak. Avrupa hatta dünya jet sosyetesi orayı keşfetmiş bile. Geçenlerde açılışı yapılan bizim Rixos’ta kendinizi yabancı hissetmezsiniz. Şef aşçı Özgür, hem yaratıcı hem de çok başarılı. Dubrovnik gezisi Ramazan Bayramı için ideal bir seçenek. Mutlaka gidin ve bir görün!


Ver oyunu kessinler parmağını

Afganistan’da aşırı dinci Taliban seçimde oy kullananları, boyalı parmaklarını keserek cezalandırıyormuş. Ülkede bu yüzden seçimlere katılım yüzde 40’ta kalmış. Bizdeki seçimlerde parmağınızı kesmiyorlar. Seçimlere katılım oranı da her defasında artıyor. Ancak bu iyi haber mi bilemiyorum. Çünkü bizde parmağı kesilmeyen seçmen, oyunu verdikten sonra kafasını duvardan duvara vuruyor!

DİĞER YENİ YAZILAR