Midye fesadı

İstanbul’da aniden seyyar simitçilerimizi kaldırdılar hiç sesimizi çıkartmadık. Midye dolması satanlara dokunurlarsa bakın işte o zaman külahları değişiriz. Simidi fırında, bakkalda, markette bulabiliriz.

Midye dolması satan şarküteri mi arayacağız?

Ayrıca simitten ayıkken en fazla bir, iki tane yenir. Midye dolması ise sarhoşken düzinelerce tüketiliyor.

Çünkü alkolü fazla kaçıranların beyinleri gibi iştahları da şuursuzlaşıyor.

Mideleri kazınmaya başlayınca yedikleri konusunda ne seçmesini biliyorlar ne de durmasını. Örneğin şarkıcı Teoman bir gece kulübünde sabah saat 05.00’e kadar eğlenmiş. Çıkışta rastladığı midye tezgahından 20 tane midyeyi ayaküstü mideye indirmiş.

Ondan çok daha fazlasını yiyenler var.

Oyuncu Naz Elmas’ın Çeşme’de 80 tane midye ile rekor kırdığı iddia ediliyor.

Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca Babla, tezgahta midye filan bırakmıyordur. Siz ne diyorsunuz?

Bodrum’dayaz sıcağında kızgın güneşin altında kıtlıktan çıkmış gibi midyelere saldıran akşamdan kalma tatilciler görmüştüm. Onun için simitlerimizi alabilirsiniz. Ama midye dolmalarımıza karışmayın.

Sonra nasıl midye fesadına uğrayacağız?

Kurt Seyit’e veda vakti

Televizyonda Kıvanç Tatlıtuğ’un başrolde olduğu bir dizinin tutmaması zor. Özellikle kadın izleyiciler sırf yakışıklı oyuncu var diye ekran başına toplanıyor. ‘Kurt Seyit ve Şura’ adlı dizide zor olanı başardılar.

Kıvanç’ı reytinglerde yüz kızartcı sıralara indirdiler. Geçen sezon iğne ipliğiyle tutunan diziye bu yıl Fahriye Evcen dopingi yaptılar.

Ters tepti!

Bu kez bizim Makaron ekinin atttığı süper başlık gibi ‘Fahriyeli Fiyasko’ oldu.

Sorun hikayede diyorlar.

İzleyici inandırıcı bulmuyormuş.

Sanki bizim televizyon seyircisi izlediğinin inandırıcı olmasına çok meraklı. Haber bültenleri, yarışmalar,tartışma programları,ekranda inandırıcı ne var? Kıvanç Tatlıtuğ’un karizmasını daha fazla çizdirmeden Kurt Seyit’e veda vakti gelmiş hatta bir iki bölüm geçmiştir bile.

Yoksa bundan sonraki dizisi de tutmayabilir!

Etek giyen erkekler

Modanın isyankar ismi Roger Salas’ın ‘Men in Skirts’ yani etek giyen erkekler projesi Londra, Madrid, New York ve San Francisco’dan sonra İstanbul’da da modaseverlerle buluşmuş.

Etek giyen erkek mankenler kadın konuklardan bol alkış almış.

Bazılarının üstü çıplakmış.

İskoç olmadıkları sürece erkeklerin etekle dolaşması komik.

Onların giydiğine de etek değil kilt deniliyor.

Bizim buralarda bıyıklı sakallı bir erkek eteğe benzer bir şey giyiyorsa hamamda demektir. Ona da peştamal deniliyor. Defileyi izleyen sosyetik hatunların eşlerine etek aldıklarını hiç sanmıyorum.

San Fransisco’da olsa anlarım da İstanbul’da etek giyip dolaşan bir erkeğin evine sağ salim ağzı burnu yamulmadan dönmesi mucize olur.

Bir eteğimiz eksikti!