Meryem Uzerli ortada olmayan bir dizi için ‘Tükenmişlik Sendomu’ yüzünden kaçtığı ve bir bebek doğurduğu Almanya’dan apar topar dönüp paraya para demeyen bir televizyon kanalına transfer oldu.
Parasını peşin aldı.
İki yıllık mı ne? bir de sözleşme imzaladı.
Önce kendisine uygun bir rol arkadaşı arandı.
Buldular mı bulmadılar mı pek önemi kalmadı.
Çünkü kendisine uygun bir senaryo yazılamadı.
Aslında dizinin ne olduğu belli olmadan Meryem’e rol arkadaşı aramaları da çok ilginçti.
Demek konuya monuya göre değil Meryem’in tipine göre bir partner arıyorlardı.
Yakışıp yakışmayacağı önemliydi.
Role uygun olup olmayacağı değil.
Aradan bir hayli zaman geçti. Ama Meryem önüne konulan hiçbir senaryoyu beğenmedi.
Bu yüzden dizi çekilemiyor.
Bu arada Meryem Uzerli kendisini transfer eden kanalın sezon tanıtımlarında boy gösteriyor.
Senaryo bulunana kadar Hürrem Sultan olduğu filan unutulacak diyeceğim ama…
Meryem’in yüzü yeter!
Vefakar Babla
Diva Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca Babla, Suriyeli mültecilere yardım etmeyeceğini söylemesi çok tepki çekti.
Babla "Bizim sefaletle uğraşan insanlarımız var. Bunlar hassas konular. Benim kanım, canım vatandaşlarım dururken zannetmiyorum ki oraya yardım edeyim. İsteyen kızsın ama benim görüşüm bu" dedi. Babla’nın bu sözleri uzun süre gündemden düşmedi.
Divamız duyarsızlıkla suçlandı. Hiçbir şeyden haberi yok dendi. Oysa Babla kendi düşüncelerini samimi bir şekilde ifade etti.
Popülist davranmadı.
Kendini topluma sempatik göstermek için herkesin duymaktan hoşlanacağı şekilde konuşmadı. Nev-i şahsına münhasır bildiğimiz Babla gibi davrandı.
Sözlerinin maksadını aşmaması için kelimelerini daha dikkatli seçebilirdi.
Ancak o zaman da yıllardır tanıdığımız lafını esirgemeyen Babla olmazdı.
Babla aslında çok iyi kalplidir. Son derece sadık bir dosttur. Gazeteci dostu Vehbi Dinçcan’ı son yolculuğuna uğurlarken mezarının başında göz yaşları içinde "Susadın mı canım benim?" diyerek toprağına su döküp, dua edecek kadar duygusaldır.
İçi dışı bir.
Dünya umrunda değil.
Sevdiklerine ve inandıklarına karşı her zaman fedakar.
Vefakar Babla!
Hacı adaylarının meydan kavgası
İstanbul’daki Atatürk Havalimanı’nda hareketli günler yaşanıyor.
Hem bayramcılar hem hacı adayları sayesinde AHL dolup taşıyor. Hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklara uçacak olan bir gurup Türk hacı adayı ile yabancı uyruklu bir yolcu arasında tartışma çıkmış. Hacı adayları dış hatlar terminalinde THY’nda uçan Business Class yolcuları için ayrılan CIP salonunda ellerine ne geçtiyse fırlatmaya başlamış. Kızgınlıkları geçmek bilmeyen hacı adaylarını zor sakinleştirmişler.
Salondaki diğer yolcular kavga anlarını cep telefonlarına kaydetmiş.
Bu ne hiddet ne öfke ?
Hac yolculuğuna gidiyorsun.
Kutsak topraklara gidiyorsun. İnancının gücünü gösterek herkese örnek olacaksın. Giderayak ortalığı birbirine katmak yakışık alır mı? Haklı olsan bile!
Sana taş atana ekmek at gül at derler.
Eline geçeni değil.
Hacı adaylarının meydan kavgası.
Şık olmamış!
Metrobüs koçu
Kurban Bayramı her zamanki gibi ilginç kurbanlık manzaralarına sahne oluyor.
İstanbul Yenibosna’da vatandaşın biri sırtladığı kurbanlık koçla metrobüse binmiş. Kendisini uyaran güvenlik görevlilerini dinlememiş. "Eskiden bu işler böyleymiş, niye garibinize gidiyor?" şeklinde karşılık vermiş.
Bazı yolcular bu manzarayı görüntülemiş ve Twitter hesaplarından paylaşmış.
Bazıları ise tepki göstermiş.
Acaba adam koçuna bilet aldı mı?
Eskiden yollarda Kamil Koç vardı.
Artık ‘metrobüs koçu’ da var!