Kurbağa gözlü

Haberin Devamı

Emekli hakem, televizyon yorumcusu ve yarışma programı sunucusu Ahmet Çakar’ın şarkıcı Hadise’ye “kurbağa gözlü” demesi tepki çekti. İnsanları hayvanlara benzetmek nedense farklı tepkilere neden oluyor. Örneğin, Ahmet Çakar kurbağa yerine ceylan gözlü deseydi iltifat olurdu. Birine aslan deyince yüceltmiş oluyorsun, ayı deyince aşağılamış. Neden? Ayının ne günahı var. Kuğuya benzetilirsen güzelsin, kargaya benzetilirsen kaknem. En çok eşekler için üzülüyorum. Hiç suçları olmadığı halde ezelden beri küfür niyetine kullanılıyorlar.

Oysa eşek ailece çok masum ve sempatik bir hayvan. Eşekten kime zarar gelmiş ki? Yani birine “eşeğolueşek” demekle aslında okkalı küfür etmiş sayılmayız. Hatta eşeğin kocaman, çok da güzel gözleri vardır. Ama Hadise’ye eşek gözlü denseydi Allah bilir ortalık birbirine girerdi. Keçi gibi inatçı dediklerinde sesimizi çıkartmayız. Katır gibi dediklerinde ise sinirimiz bozulur. Sülün gibi denince ince, fil gibi denince obez.

Kedi gibi olunca iyi, köpeğe benzetilince kötü. Kartal, timsah cesaret ve güç simgesi. Fare, sıçan tam tersi. Neden? Timsahların dansı var da sıçanların yok mu sanki? Belki onlar her bir araya geldiğinde diskoya gidip deliler gibi dansediyorlar.

Nereden biliyorsunuz? İnsanlar tuhaf yaratıklar. Bazen sevilen hayvanlara benzetildiklerinde de bozulabiliyorlar. Atlar asil hayvanlardır. Ancak uzun boylu bir kadına at gibi dediğinizde kulağa pek hoş gelmiyor. Hadise’ye kurbağa gözlü deniliyorsa Edip Akbayram, Levent Kırca, Sertab Erener, Gülriz Sururi, Yasemin Yalçın, Halit Ergenç, Beyaz, Demet Evgar, Cem Uzan, Zerrin Tekindor, Umut Akyürek, Oya Başar’a ne demeli? Kurbağa gözlü mü? Asla! Hepsinin de gözleri ceylan gibi maşallah. Hayvanlar arasında ayırımcılığa son vermek gerek. Tümünü rahat bıraksak daha doğru olacak. Bakın onlar bizimle uğraşıyor mu? Hadise’nin gözlerinin kurbağaya benzetilmesinden kurbağaların alınmadığı ne malum?

Kim kimsiz olamaz?

Fatih Terim: Müfit Erkasap olmadan takım çalıştırmıyor. Nereye gitse bavulu gibi yanında götürüyor.

Şansal Büyüka: Erman Toroğlu, Lig TV’den uzaklaştırılmış olabilir ama sevgili Şansal Hoca’nın gönlünden kopmadı.

Uğur Dündar: Yılmaz Özdil olmazsa olmazı. Futbol yorumlarını bile birlikte yapmaya başladılar.

Adnan Polat: Galatasaray’ın Başkanı, futbolda sonuç ne kadar başarısız olursa olsun Adnan Sezgin olmadan adım atmıyor.

Aziz Yıldırım: Fenerbahçe’nin asabi başkanı yöneticileri arasında en çok Şekip Mosturoğlu’na güveniyor. Şekip Bey de çıkıp sanki Aziz Bey’miş gibi konuşuyor.

Deniz Baykal: CHP’nin eski lideri kaset skandalından sonra koltuğunu kaybetti ama sabırlı eşi Olcay Baykal’ın desteğini yitirmedi. Kadın kapı gibi sapasağlam, her zaman onun arkasında duruyor.

Bülent Ersoy: Bülent Abla ya da kısaca Babla, kafasına uygun sanatçı arkadaşı Oya Aydoğan ile birlikte gezmekten keyif duyuyor.

Ajda Pekkan: Süperstarın fıstık gibi olmasında diyetisyen Ender Saraç’ın rolü büyük. Ayurverda rejimi Ajda’yı her zaman genç ve güzel yaparkan Ender Bey de onun vazgeçilmezlerinden oldu.

Paran kadar gülersin

Komedyen Şahan Gökbakar ile yapılan bir röportajı izlerken Şahan’ın gittikçe Cem Yılmaz’a benzemeye başladığını fark ettim. Tip olarak değil tabii. Sorulara cevap verme tarzı ve hemen akabinde attığı kahkahalardan dolayı. Cem Yılmaz’ın kendisine sorulan her soruya esprili bir cevap vermeye çalışıp kahkaha atma huyu vardır. Şahan da aynısını yapıyor. Kahkahalarının tonu bile Cem Yılmaz’ınkine benziyor. Kendi söylediğine gülebilmek güzel şey. Recep İvedik filmleri sayesinde Şahan gişede Cem’i yakaladı ve hatta geçti. Şimdi kendi söylediklerine attığı kahkahalarda da onu geçmeye çalışıyor.

Eylem ayrı pislik ayrı

İsrail’in ambargo altındaki Gazze’ye yardım ulaştırmaya çalışan Mavi Marmara isimli gemiye yaptığı alçakça saldırı canım Türkiyem’de nefretle karşılandı. Sevgili Güngör Mengi, “İsrail bizim değil dünyanın sonu” diyerek olayı en çarpıcı şekilde yorumladı. Bu arada İstanbul, masum insanları hunharca öldüren İsrail aleyhine yapılan çeşitli eylemlere sahne oldu. Bu eylemlerden benim aklımda kalan en önemli şey ise maalesef eylemcilerin arkalarında bıraktıkları inanılmaz çöp yığını oldu. Levent’ten geçerken çöp kamyonları yüklerini sokaklara boşaltmışlar sandım. Davamda haklıysam eylem yapmaya sonuna kadar varım arkadaşlar. Ama eylem yaptığım alanı çöplüğe çevirmeye yokum. Kusura bakmayın. Sen kendi arkandan toplayamıyorsan başkalarının pisliğini nasıl kınayacaksın? Eylem ayrı, pislik ayrı!

DİĞER YENİ YAZILAR