Kim kimin kardeşi?

Haberin Devamı

Barış Manço ile Cem Karaca’nın absürd ve anlamsız ortak noktalarından dolayı kardeş oldukları iddia ediliyor. Bunun üzerine, biz de Radyo N 101’de (www.radion101.com) hafta içi her sabah 07.00-10.00 arası yayınlanan “Back Up Morning Show”da dinleyicilerimize sorduk:
“Sizce ünlülerden kim kiminle kardeş ve neden?”
İşte ünlü ’hayali’ kardeşler ve ’komik’ nedenleri:

Bülent Ersoy ile Seda Sayan: Çünkü ikisi de şarkıcı, ikisi de gençleri seviyor ve ikisi de eski eşlerini piyasadan siliyor.
Sinem Kobal ile Blake Lively: Çünkü ikisinin de ağız ve dişleri benziyor. İkisi de sarışın ve güzel. İkisinin de sevgilisi kendilerinden kısa duruyor. İkisinin de canlandırdıkları karakterlerin isimleri nerdeyse aynı: ’Selena’ ve ’Serena.’

Emrah ve Ceylan: Çünkü kardeş gibi büyüdüler. Türk sinemasında bir ara esen “küçük oyuncu” furyasının pastasını bile kardeş payı yapıp bölüştüler.

Hülya Avşar ile Gülben Ergen: Çünkü önce birbirlerini kıskanarak karşılıklı atıştılar. Sonra sarmaş dolaş oldular.

Ayşe Özyılmazel ile İclal Aydın: Çünkü ikisi de ayrıldıkları erkekleri unutamıyor. Fırsatını bulunca da lafı gediğine oturtuyorlar.

Mustafa Topaloğlu ile Reyhan Karaca: Çünkü ikisinin de uzaylı tanıdıkları var.

Hugh Hefner ile Nuri Alço: Çünkü ikisi de robdöşambır giyiyor, ellerinden içecek, yanlarından kızlar eksik olmuyor.

Esra Ceyhan ile Serap Ezgü: Çünkü ikisi de televizyonda reyting uğruna herşeyi göze aldılar ve aynı anda ekrandan kayboldular.

Mahsun Kırmızıgül ile Yılmaz Morgül: Çünkü ikisi de şarkıcı. İsimleri 6 harfli, soyadları da aynı çiçeğin ailesinden...

Cüppeli Ahmet Hoca ile Cüppesiz Cem Yılmaz: Çünkü ikisi de komik ve şalvar giyiyor.

Acun Ilıcalı ile ‘Var Mısın Yok Musun’ Yarışmacıları: Çünkü bir türlü birbirlerinden kopamıyorlar. Aralarında müthiş bir bağ oluştu.

Robbie Williams ile Hande Ataizi: Çünkü ikisinin de kaderi tuvalette değişti. Birinin ‘gay’ olduğu ortaya çıktı; diğeri ‘şöhret’ oldu.

Müslüm Gürses, Orhan Gencebay ve Süleyman Demirel: Çünkü üçünün de lakabı ‘Baba’...

Oya Başar ile Kürşat Başar: Çünkü soyadları aynı ve evli değiller.

Ajda Pekkan ile Ender Saraç: Çünkü ikisi de aynı diyeti uyguluyor. Yedikleri, içtikleri bir.

Şahan ile Okan Bayülgen: Çünkü ikisinin de egosu fena halde şişik. İkisi de saçmalıyor. Biri diğerini tanımadığını iddia ederken, diğeri de ‘O beni iyi tanır’ diye beyanatlar veriyor.

Arda’yı bu yıl ‘SİNEM’ aşkı mı bitirdi?

Galatasaray’ın başarılı kaptanı Arda Turan çok sempatik bir genç... Sinem Kobal, da gençler tarafından beğenilen güzel bir oyuncu... Bu ikisi birbirlerine aşık olunca medyada büyük olay oldu. Nazar değmesin birbirlerine çok yakışıyorlar. Her gittikleri yerde basının ilgi odağı oluyorlar. Durum böyle olunca aralarındaki ilişki ‘özel’ olmaktan çıktı. Sinema kapatmalar, baş başa tatile, alışverişe çıkmalar, yüzük almalar, haber niteliği taşımaya başladı. Ne kadar olgun davranıyor gözükürlerse gözüksünler Arda ile Sinem’in bu durumdan etkilenmemiş olmaları imkansız.

Bu ‘anormal’ ilgi en olgun çiftleri bile olumsuz etkiler. Hele bir sporcuyu moral olarak da yıpratır.

Arda’nın son haftalardaki sakatlığından sonra Galatasaray’ın ezeli rakibine boyun eğmesi bardağı taşıran damla oldu. Sinem’in daha önce giydiği Fenerbahçe formasını bırakıp Galatasaray formasıyla sevgilisini desteklemek için derbiye gitmesi de ayrı bir polemik yarattı. Sonuçta “Arda’sız Galatasaray” şampiyonluk iddiasını büyük ölçüde yitirdi. Bunun nedeni Arda’nın Sinem’e aşık olup kendini maçlara verememesi, gerektiği gibi kendine bakmaması olabilir mi? Bir futbolcunun aklı dışarıda olunca vücudunun sahada olması zor. Hele Arda gibi kıvrak zekasıyla sivrilmiş bir futbolcunun... En verimli olması gereken dönemde Arda takımda yok. Geçen hafta sakat sakat kendini zorladı. Daha beter oldu. Takımlarının yenilgisinden sonra sabahlara kadar alem yapan profesyonel futbolcuların utanmadan etrafta cirit attığı bir devirde yaşıyoruz. O bakımdan kimse Arda’yı masum aşkından dolayı suçlayamaz. Formasını ne kadar severse sevsin, uğruna milyonlarca doları ne kadar teperse tepsin, öyle görülüyor ki Arda için aşk her zaman futboldan önce gelecek. Ancak bu ‘Sinem’ aşkının bu yıl Arda’yı bitirdiği gerçeğini de değiştirmeyecek.

Futbolun şakası yok...

Geçen hafta kendi sahamızda Fener’e enayi bir golle 1-0 yenildikten sonra doğma büyüme bir Galatasaraylı olarak “Ben artık Fenerbahçeli oluyorum” dedim. “Habire bizi yeniyorlar. Bıktım artık. İyi bir Galatasaraylıydım şimdi kötü bir Fenerbahçeli olacağım. En azından bundan sonra Fenerbahçe kazandığında üzülmem” diye aklımca dalga geçtim. Aman efendim, aman! Sanki din değiştiriyorum.

Müslümandım, gavur oluyorum. Gelen tepkilerden kendimi “vatan haini” gibi hissettim. Önce Galatasaraylılar, sonra ‘şaka’ olduğunu öğrenince Fenerliler bana ‘dönek’ damgasını yapıştırdılar. Yok efendim ben sözümde durmuyormuşum. Yahu söz benim. Kendime verdim. İster dururum, ister durmam. Kime ne? Kendime verdiğim sözleri tutabilsem 3 beden küçük olurdum! Allah’tan radyo programımda bu şakayı sürdürürken sevgili patronum Ferit Bey, beni uyardı. “Bunun şakası olmaz!” dedi. Ferit Şahenk, çok iyi bir Fenerbahçeli olduğu kadar dünyanın da en iyi insanıdır. Ezeli rekabete inanan ve Galatasaraysız bir Fenerbahçe’yi ya da Fenerbahçesiz bir Galatasaray’ı düşünemeyen medeni bir vizyona sahiptir. Zaten o müdahale edince akan sular durdu, biz de şaka kaka olmadan olaya son verdik.

DİĞER YENİ YAZILAR