Keşke yapsaydımlar

Canım Türkiyem

Haberin Devamı

İki Oscar ödüllü bir zamanların ünlü politik aktivisti, aktör Henry Fonda’nın kızı, Fransız yönetmen Roger Vadim, politikacı Tom Hayden ve CNN’in kurucusu Ted Turner’ın 73 yaşındaki eski eşi oyuncu Jane Fonda yakında piyasaya çıkacak biografisinde hayattaki en büyük pişmanlığının Che Guevara ile yatmamak olduğunu açıklamış. Küba’nın enternasyonalist gerilla lideri Che’ye ölümünden sonra birçok kişinin hayran olup onu rol modeli veya idol olarak algıladığını duymuştum. Hatta bunlardan birisi de ünlü Türk türkücüsü ve amatör felsefeci Nihat Doğan’dı. Nihat Bey, Survivor furyasında Che’ye hayran olduğunu ve kendisini ona benzettiğini söylemişti. Ama bugüne kadar kimsenin ‘keşke onunla yatsaydım’ diye hayıflandığını hiç duymamıştım.
Demek Jane Fonda, Che ile zamanında bayağı bir yakınlaşmış. Yani bir yatağa girme ihtimali doğmuş. Yoksa hiçbir kadın olmadık bir ilişki için keşke yapsaymışım demez. Che, hayata veda ettiğinde Jane Fonda 30 yaşlarına yaklaşmıştı. Çok da seksi ve güzel bir kadındı. Deli dolu ve isyancı bir karakteri vardı. Şimdiki ağırbaşlılığından eser yoktu. Che, deseniz her tarafından karizma akıyordu. Bizim devrimci gerillardan Deniz Gezmiş gibi hoş ve havalıydı. Yani mantık olarak Che ile Jane’ninki olmayacak bir ilişki değil. Jane’nin istekli olması dışında Che de onu asiliğini ve cazibesini beğenirdi gibime geliyor. Bu hepimize ders olsun. Fırsatlar kaçınca bir daha geri gelmiyor. Nur içinde yatsın muhterem babacığımın rahmetli ve çok değerli dostlarından Sayın Nejat Eczacıbaşı, pederimin hatırını kırmayıp kariyerim için bana nasihat verdiğinde hiç unutmam "Eğitimin seni hayatta eline geçecek fırsatları görmene ve bunları değerlendirmek için hazır olmaya hazırladı. Bundan sonrası sana kalıyor" demişti. İşte Jane Fonda’nınki de o hesap. Fırsat geçince görüp değerlendireceksin. Yoksa yıllar geçer yine unutamazsın. Yine Jane o kadar şanssız sayılmaz. Che’den başka elinden kurtulan erkek pek olmadı!

Fazıl’ı rahat bırakın

Dünyaca ünlü dahi piyanistimiz Fazıl Say nedense basında kamuoyuna antipatik biri olarak gösteriliyor. Sokakta gezdirdiği köpeğinin dışkısını plastik ambalaja koymamasına kadar her fırsatta olumsuz bir haberi çıkıyor. Son olarak Burgazada’da dostlarıyla bir restoranda içip keyif yaparken bir televizyon programcısı ve Alman eşiyle tartışmış. Fazıl Bey sinirlenirine hakim olamayıp tartıştığı çifte pet şişe fırlatmış. Bir iddiaya göre de viski kadehini üstlerine boşaltmış. Bunlar tabii ki son derece gereksiz ve çirkin hareketler. Fazıl Say kadar medeni bir sanatçıdan beklenmeyen davranışlar. Ama adam sanatçı. Sanatçı ruhu var. İçinde bir şey saklayamıyor. Ne varsa ortaya döküyor. Bu kalıcı bir eser de olabilir, geçici bir öfke de. Fazıl Say’ın asabi bir mizaça sahip olduğunu aşağı yukarı herkes biliyor. Aslında tipik Türk insanından hiç farkı yok. Alkollüymüş, sinirlenmiş yapmış. Durup dururken saldırganlaşmadı herhalde. Fazıl Bey’e göre de olayda tahrik var. Tahrik bile olsa yaptığı hoş değil. Hiç muhatap olmaması gerekirken adını tatsız bir olaya karıştırdı. Gülü seven dikenine katlanır misali ben Fazıl Say’ı seviyorum ve ona karşı daha anlayışlı olmamız gerektiğine inanıyorum. Adam sanatıyla ülkemizi tüm dünyaya tanıtıyor. El üstünde tutmamız gerekirken biz her fırsatta yerin dibine sokuyoruz.

Uçaktaki pencere

Televizyoncu Cüneyt Özdemir, Twitter’daki sayfasına ünlü reklamcı Alinur Velidedeoğlu’nun THY’nın, İstanbul-Los Angeles seferinde olay çıkardığını yazmış. Cüneyt Bey, Alinur Bey’in 15 saat süren uçuş boyunca yolcu ve kabin görevlilerin ısrarına rağmen penceresinin gölgeliğini kapatmadığını ve kabinde herkesin içeri sızan ışıktan rahatsız olduğunu, uyuyamadığını ve bu nedenle uçakta tartışma yaşandığını öne sürmüş. Cüneyt Bey’in iddialarına göre Alinur Bey kendisini uyaran yolcularla dalga da geçmiş. Cüneyt Bey ayrıca, ‘’Birkaç yolcu dövecekti ki hostesler araya girdi. Asıl üzüldüğüm hamile yolcuların uyuyamamasıydı. Hostesler ağlamaklıydı’’ diye de olayı trajik bir hale getirmiş. Bunlar herhalde Business Class uçuyordu. Bu saatten sonra Alinur, 15 saat Ekonomi uçmaz gibime geliyor. Yani bir koltuk için tonla para vermiştir. Uçakla çok yolculuk yaptım. Aynı olayı bende defalarca yaşadım. Çıkıntı bir yolcunun penceresinin gölgeliğini kapatmadığına defalarca tanık oldum. Ama hiçbirinde olay Özdemir’in yansıttığı kadar abartılmamıştı.
Kabindeki diğer yolcuların içeri giren ışıktan rahatsız olmaları doğaldır. Ancak uyumak isteyen Business Class uçuşlarında yolculara verilen siyah göz bandını takar paşalar gibi uyur. Hamile kadınların hepsi de sanki Business uçuyordu ki Cüneyt Bey en çok onların uykusuz kalmasına üzülmüş. Acaba THY hamile yolcuları otomatikman Business Class bölümüne mi alıyor? Onu da merak ettim doğrusu. Hosteslerin ağlamaklı olması filan da bana biraz abartılı geldi... Alinur’un Cüneyt Bey’in tarif ettiği uçaktaki ‘kabin haini’ biri olarak düşünemiyorum. Ancak bu konuda biri kendisine terbiyesizce bir şey söylediyse inat edip gölgeliğini kapatmamış olabilir. Bunu yapmasında da hiçbir suç yok. Cüneyt Özdemir, yine kabine sızanın ışık olduğuna şükretsin. Ya ünlü Fransız aktör Gerard Depardieu gibi kendini bilmezin biri kalkıp kabinin ortasına işeseydi? Beterin de beteri vardır!

DİĞER YENİ YAZILAR