Ekranın popüler ünlülerini bir araya toplamak için sanki herkese ya bir ödül verdiler, ya da verecekmiş gibi yaptılar. Ödül kategorileri de kafaları karıştırdı. Örneğin, gençlik dizisine ödül var da yaşlıların dizisine neden yok? Oysa, benim gördüğüm kadarıyla gençlerden çok yaşlılar televizyon izliyor. Allah’tan ’Gençlik Dizisi’ ödüllerini yaşlılar kazandı da alınan olmadı. Uyarlama ve özgün senaryo var da, neden uydurma senaryo yok? Çoğu senaryo aslında uydurma değil mi? Bir de en iyi çıkış yapana ödül veriyorlar ama en iyi iniş yapanı ihmal ediyorlar. Asıl en iyi iniş yapanın moral açısından ödüle ihtiyacı var. En iyi fragmana bile ödül vermişler. Fragman bu yahu... Rüşvetin belgesinin olmadığı gibi fragmanın da ödülü mü olurmuş? Ya ’Unutulmaz Sahne Ödülü’ne ne demeli? Seneye o sahne unutulduğunda verdikleri ödülü geri mi alacaklar? Yaşam boyu başarı ödüllerinden birini sevgili Uğur Dündar’a vermişler. Zaten Uğur Dündar’ın ödül kazanmadığı bir törenin kamuoyu açısından bir geçerliliği olamaz. Antalya özel ödülünü ise Perran Kutman, Güneri Civaoğlu ve Müjdat Gezen’e vermişler. Bu üçü yaz tatillerini hep Antalya’da yapıyor olmalı. Yoksa özellikle onlara bu ödülü vermezlerdi herhalde... Antalya değil ’Bodrum özel ödülü’ olsaydı, mesela Akrep Nalan ödülü kapmıştı. Ayrıca, bu ödüller sayesinde televizyonda ’Bir Kelime Bir İşlem’ diye bir yarışma programı olduğunu öğrenmiş olduk. ’Ayı ve İnsan’ diye de bir belgesel varmış! İnternet desteği ödülünü düşünene bravo... Onsuz eksik kalırdı bu tören sanki!
’Kurtlar Vadisi’ dizisinin yapımcıları bu yıl aday olmak istememiş. Yani kaybedeceklerini baştan anlayıp “erkeklik bizde kalsın” deyip adaylıktan çekilmişler. Ben olsam onlara da “En Uyanık Dizi Yapımcıları” ödülünü verirdim. ’İsmail Cem Ödülleri’ ile birlikte Antalya bir ödül törenine daha kavuştu. Darısı diğer turistik yörelerimizin başına... Verin ödülleri, toplayın ünlüleri.
HELİN’İN FAYTONCU MASALI
Canım Türkiyem’in ünlüleri bir alem. Günlük hayatta bir gün önce yediklerini unutuyorlar ama ekrana çıkınca 20 yıl öncesini dün gibi hatırlıyorlar. Son olarak Helin Avşar, bir TV programında 13 yaşındayken bir faytoncu tarafından kaçırıldığını iddia etmiş. Hikâyeye göre Helin ile arkadaşı İzmir, Kordon’da faytonla gezmeye çıkmışlar. Bir süre sonra kendilerini bilmedikleri bir yerde bulmuşlar.
Faytoncu ara sokaklara giriyormuş. Helin ile arkadaşı panikleyip “Neden buralara geldik amca?” diye sormuş. Faytoncu cevap vermemiş. Bunlar kaçırıldıklarını anlayıp korkmuş. Fakat o anda önlerine bir taksi çıkmış ve faytona çarpmış. Fayton ikiye ayrılmış. Faytoncunun beli kırılmış. Helin ile arkadaşının hayatı kurtulmuş. Yıllar önce de şarkıcı Gökhan Özen jet skisiyle açık denizde kaybolup 10 metrelik dalgalar ve köpek balıklarıyla 24 saat boğuşmuş, sonra da helikopterle kurtarılmıştı. Helin’in hikâyesi bana bu olayı anımsattı. Kordon’da değil, herhangi bir yerde faytonla kız kaçırıldığını ilk defa duyuyorum. Bunların faytonu herhalde araba kadar hızlı gidiyordu, atlayamadılar. Belki faytoncu Nalkapon’du!
Faytonunu çeksin diye sütçü beygirleri değil, yarış atları kullanıyordu. İşin garibi, taksi gelip bunlara çarpıyor ve faytoncunun beli kırılıyor ama Helin ile arkadaşına bir şey olmuyor. ‘Nasıl bir şey olmaz’ demeyin. Gerçek hayatta olur ama masallarda olmaz. Helin, herhalde o yaşlarda La Fontaine masalları okuyordu. “Öküz Olmak İsteyen Kurbağa”, “Karga ile Tilki” gibi masallardan esinlenip “Faytoncu ile Kızlar” diye bir masal yazdı. 20 yıl sonra da TV’de bu masalı anlattı. Ben de 7- 8 yaşlarında Büyükada’da eşekten düşmüştüm. Eşek su içmek için eğildi. Ben de kayıp düştüm ve kendimi eşeğin içtiği bulanık suyun içinde buldum. İlk çıktığım televizyon programında bunu “Issız adada kudurmuş eşek beni bataklığa nasıl fırlatıp canıma kıymak istedi?” diye anlatacağım. Nasılsa ekranda atış serbest!
SAINT PETERSBURG
Geçen hafta ETS Tur ile Rusya’nın en güzel kenti Saint Petersburg’a gittim. ETS Tur çok başarılı... Son derece akıllıca bir gezi programı düzenliyorlar. Rehberimiz Serge’nin iyi derecede Türkçe bilmesi çok işe yaradı. Çünkü Rusların çoğu İngilizce bilmiyor ve konuşmak da istemiyor. Saint Petersburg eski adıyla Leningrad gerçekten görülmeye değer bir yer. Şehir turundan hemen büyüsüne kapılıyorsunuz. Tarihi dokusuyla şehrin güzelliği bütünleşmiş. Çarlık Rusyası modern bir metropole dönüşmüş. Avrupa kentlerinden bir farkları yok. Müzeler, kiliseler, anıtlar bol bol gezilecek turistik yer var. Muhteşem Hermitage Sarayı bütün bir gününüzü alabilir. Tur ile gitmek çok avantajlı oluyor. Hiç vakit kaybetmiyorsunuz.
Kendi başınıza zor bulacağınız yerleri bir çırpıda geziyorsunuz. Kentin dışındaki saraylara da uzandık. Pushkin Sarayı ve görkemli bahçesi müthişti. Rus yemekleri lezzetli. Restoranlar oldukça pahalı ancak paranızın karşılığını alıyorsunuz.
Örneğin Strogonof’un saray yavrusu malikanesindeki restoranda kendi adını verdiği dünyaca ünlü “böf strogonof” yemeğini bir başka türlü yapıyorlar.
Gece kulüplerindeki eğlence belli bir saatten sonra sınırları aşabiliyor. Saint Petersburg, azgın Rus Rasputin’in yuvası olduğunu renkli geceleriyle kanıtlıyor.
Çoğu yerde sigara içiliyor ve ucuz olduğu için Ruslar çok sigara içiyor. Trafik kötü. Taksi bulmak zor. Taksimetreleri olmadığı için kazık yemek normal. Hediyelik eşya alışverişi için bir dolu dükkan var.
Ancak pazarlık etmiyorlar. En güzel ve lüks otelleri şehrin göbeğindeki tarihi Grand Hotel Europe... Odaları, restoranları, yemeği ve servisi dört dörtlük... Saint Petersburg, geniş ve ferah sokakları, kanalları ve etrafta dolaşan güzel insanları, temiz ve serin havasıyla romantik bir kent... Yeniden aşık olmanın en kestirme yolu Saint Petersburg gezisi...
TÜRK KADINI RUS’TAN GÜZEL!
Saint Petersburg’da çok güzel Rus kadınları gördüm. Hepsi beyaz tenli ve bebek gibi güzeldi. Ama Türk kadınlarının Rus hemcinslerinden daha bakımlı ve daha güzel olduklarına inanıyorum. Hele 30’undan sonra Rus kadını güzellikte Türk kadının eline su dökemez. Bizimkilerin kıymetini bilelim beyler!
İsmail Cem ödülleri
Bu yıl ilki düzenlenen “İsmail Cem Televizyon Ödülleri” sahiplerini buldu
Haberin Devamı